PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
SURİYE’YE “OSMANLI YÖNETİM MODELİ” LAZIMDIR.
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Bitcoin altına rakip olabilir mi?
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
Yeni Bir Yıla
BİZ YAPTIK BİZ
“Ver Korkuyu” Değil; “Ver Coşkuyu”
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Konya Aydınlar Ocağının düzenlediği Salı Sohbetlerinde Kahramanmaraş merkezli deprem konuşuldu. Adıyaman'a giderek yardım çalışmalarına katılan Dr. Hasan Çiftçi, Dr. Abdullah Özüdoğru ve depremi memleketi Kahramanmaraş'ta yaşayan Muhammet Kara İl Halk Kütüphanesindeki programda gözlemlerini anlattı.
Nasreddin Hocamızın;
"Yanıma damdan düşenler gelsin” dediği gibi, depremi, depremde kalanlara, depremi yaşayanlara sormak lazım. Hani güzel bir sözümüz daha var ya;
"davulun sesi uzaktan hoş gelir”. Allah hiçbir zaman afat vermesin duasıyla yazıma başlamak istiyorum. Depremi bizzat yaşayan ve deprem bölgesinde sağlık hizmeti sunan kahramanların hikayelerini gözyaşları içinde pür dikkat dinledik.
Konya İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı başkanı Dr. Hasan Çiftçi;
"Kahramanmaraş depremi bugüne kadar karada meydana gelmiş en büyük depremdir. Yıkım gücü çok yüksek bir deprem yaşadık. Depremden etkilenen bölge, dünyanın pek çok ülkesinin yüz ölçümünden daha büyük bir alanı kapsıyor. Konya sağlık ekibinin görev yaptığı Adıyaman, depremin öksüz çocuğu. Depremin merkezi Pazarcık'ta çok az sayıda yıkılmış bina görünce ben ucuz atlattığımızı düşünüp sevinmiştim ama Adıyaman'a varınca öyle olmadığını gördük. Eski Adıyaman diye tarif edilen yer neredeyse hiç kalmadan yıkılmıştı. Neyse ki ilçelerinde çok hasar yoktu da insanların bir kısmı oralara gitti.
Çok fazla yıkıntı olması sebebiyle bütün enkazlara aynı anda müdahale etmek imkansız haldeydi. Çok doğal olarak kurtarma ekipleri enkaz seçmek zorunda kaldı. Bunu anlayışla karşılamamız lazım.
Depremin meydana geldiği doğa şartlarını da dikkate almak gerek. Konya'dan Yarma beldesine normal zamanda yirmi dakikada varabiliyorken deprem günü hava şartları sebebiyle ilk yardım ekiplerimiz üç saatte varabildi. Deprem bölgesindeki olumsuz mevsim şartlarında patlayan yolları da eklediğimizde ne denli bir zorlukla karşı karşıya olduğumuz daha iyi anlaşılır.
İnsanlar acılarının ve ne yaşadıklarının halen farkında değiller. Hislerini yitiren, mimiklerini bile kaybeden insanlar gördük. Sadece Adıyaman'da ilk gece bir hastaneye getirilen ceset sayısı bin 250 adet olmuştu. Kamyonlarla ceset taşındı ve insanlar defin ruhsatı için sıraya girerken market kasasında gibi (Benim bir tane var, beklemeden önden belge verebilir misiniz) diye ricada bulunuyorlardı. Bölgenin hali ilk gün tamamen çığlıktan ibaretti. Enkaz altından ve sokaklardan feryatlar yükseliyordu. Sonraki günlerde buralar sessiz şehir oldu. Yaşanan küçük kıyametti ve ben (Allah beterinden korusun) diye dua edenlere (Hayır, Allah bundan da korusun) diyorum. Mali boyutu 100 milyar doların üzerinde öngörülüyor ve bu çok büyük bir rakam. Yakın geçmişte Türkiye'nin IMF'den 1 milyar dolar borç alabilmek için aylarca kapısında beklediğini düşünürsek depremin bize verdiği zararın mali boyutunu daha iyi anlamış oluruz.
Konya'dan bin 300'den fazla sağlık personeli bölgede görev yaptı, yüzden fazla sağlık aracının sevk edildi. Konya kadim başkent olmanın gereğini bu depremde layıkıyla yaptı. Mutlu değiliz ama görevimizi yapmanın huzurundayız. Coğrafyamızın kaderi deprem, terör, savaş ve yangınlar olarak görünüyor ve bu imtihana daima hazırlık içinde olmamız gerekiyor. Tarım arazilerine konut yapıp tepeleri boş bırakmış olmakla tedbirden uzaklaştığımızı söyleyebiliriz. Hazırlıklı olmak çadırları, konteyner evleri hazır tutmaktan evvel sarsıntılarda yıkılmayacak evler yapmak demektir.
Her şehri bir deprem bölgesinden sorumlu kılacak bir planlamamız olsa daha iyi olur. Mesela ben Adıyaman'da suya klor attırmak için belediye görevlilerini bulmakta zorlandım. Oysa aynı bölgeden gelmiş ekipler olsaydık koordinasyonumuz daha pratik olurdu”
Adıyaman'daki çalışmalara katılan Konya İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Başkan Yardımcısı Abdullah Özüdoğru da bölgedeki sağlık tesislerinin depreme karşı dayanıklı yeni binalar olmasının avantajına dikkat çekti ve şu tespitlerde bulundu;
"Büyük bir arama, kurtarma ve yardım seferberliği vardı ve bu bir savaşta ilk planda sağlıkçılar vardı. Öyle de olmalıydı. Herkes nefsini, egosunu bir kenara bırakarak gayret edip yorulmak bilmeden çalıştı. Biz sağlık merkezini hizmete açınca eczacılar odası da harekete geçip seyyar eczaneler oluşmasını sağladı. İnternet olmadığı için protokol numarası vererek ilaçların alınması mümkün kılındı.
Maya bozuksa yoğurt tutmazmış. Depremden bir gün önce bir lira olan ürünü ertesi gün on liraya çıkaran, bir gün önce üç lira olan ev kirasını ertesi gün üç katına çıkaran insanlarda maya sorunu olduğunu söylememiz mümkün. Allah insanlara tokat atıyorsa sebebi vardır. Buna da (Bozuk mayanın suyunu almak) diyebiliriz”
Depremi Kahramanmaraş'ta yaşayan Muhammed Kara;
"Deprem anında uyanıktım. 80-90 saniye sürdü ama bu süre bizim için adeta bir ömür gibi geldi. Binayı ilk sarsıntıda terk etmiş olanlar şanslıydı, çünkü ilk 6-7 dakika sonra ikinci şiddetli sarsıntı geldi ve büyük hasar o zaman oluştu. İnsanın aciz bir varlık olduğunu depremlerde en net şekilde hissediyoruz. Mesela yangında kaçabiliyorsunuz, sel için bir tedbir alabiliyorsunuz ama depreme karşı çaresizsiniz.
Telefonlara ulaşılmaması kaos oluşturdu. Devletin yardımda geciktiği söylentisi ise asla gerçek değil. Ana yollarım büyük bölümü depremin ilk günü öğleden önce açılmıştı. Hatta bazı enkazlarda da arama kurtarma çalışmaları başlamıştı. Yine birinci gün binlerce çadır bölgeye sevk edilmişti”.
Bekleyin Görün!
İslamî anlayış yok olduğunda,
Vicdanda depremi bekleyin görün,
İnkârca tavırlar çok olduğunda,
İrfanda depremi bekleyin görün!
Utanma duygusu iflas ederse,
Allah'a saygımız elden giderse,
Şuur anlayışı bir gün biterse,
İz'anda depremi bekleyin görün!
Gönüllerimize şefkat girmezse,
Gözler kör olur da hakkı görmezse,
Ellerimiz merhametle sarmazsa,
İnsanda depremi bekleyin görün!
Akıllarımızı kullanmayınca,
Kurallar yasalar dinlenmeyince,
İş bilenler doğru yönlenmeyince,
İhsanda depremi bekleyin görün!
Hakka samimiyetle uymadıkça,
"Doğru olun” sözünü duymadıkça,
Yaratılanları can saymadıkça,
İmanda depremi bekleyin görün! (11 MART 2023)PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
SÖZLERDE KENDİMİZİ ARAMAK
SEVGİ, İNSANA HAS BİR MEZİYETTİR!
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
YAZARLIK HAYATIM-YAYIMLANAN KİTAPLARIM VE EVRENSEL MESAJLAR SERİSİ
VAKT-İ MUHABBET
VUSLATININ 751. YILINDA MEVLANA
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
TEVHİD’İN HAYATA YANSIMASI
PAYİTAHTA RUH VERENLER