DEPREM VE YAPACAKLARIMIZ!

 

 

Sabaha doğru Düzce'de deprem meydana geldi. İstanbul, Ankara ve civar illerden hissedildi. Artçı depremlerin olabileceini söylüyor uzmanlar. 

Depremde yaralanan kardeşlerime acil şifalar dilerim. Rabbim, beterinden korusun. Ölüm, her an hazır bekliyor. Nerede, nasıl olacağı belli değil. Doğduğumuz andan itibaren ölüme hazırlıklı olmak durumundayız. Ne zaman bir afet olsa, aklıma Tahir'ül Mevlevi gelir. 

 

          Şöyle der:

 

"Eli boş gidilmez gidilen yere,

Rabbim boş gelmedim suç getirdim,

Dünyalar çekemezken bu ağır yükü,

İki büklüm sırtımda pek güç getirdim"

 

Cahit Sıtkı Tarancı da 35 Yaş isimli Şiirinde şunları söyler;

 

"Neylersin ölüm herkesin başında,

Uyudun uyanamadın olacak,

Kim bilir nerde nasıl kaş yaşında,

Bir namazlık saltanatın olacak,

Taht misali o musalla taşında! 

 

         Ölüm kaçınılmaz son. Dünya kapısından çıkış, ahirete giriştir ölüm. O yüzden yaşarken; "iyi bir insandı" dedirtmek çok önemli. Ölüm, en gerçek olay. Onun maskesi yoktur. O halde ölüm gelmeden önce tedbir almak, hazırlıklı olmak durumundayız. 

Sevgili peygamberimiz;

"Tedbir gibi akıllılık yoktur” bururur.   Rabbimiz de; "kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın” diyerek, bizleri uyarmakta ve aklımızı kullanmaya sevk etmektedir. 

Bu sözleri söylerken Düzce depreminde bir çok ölüm olmuş gibi bir hava estirdiğim sanılmasın. Demek istediğim, ister yaralanma olsun, isterse ölüm fark etmez. Önemli olan tehlike gelmeden önce gerekli tedbiri almak. Türkiye'miz deprem kuşağında. O yüzden binalarımızı depreme dayanıklı yapmak zorundayız. Ama buna rağmen ölüm bizi bulur mu? Elbette bulur, ondan kaçış mümkün değil. 

Kur'an'da;

"Nereye kaçıyorsunuz?” der Allah'ımız. Öyle değil mi, Allah'tan kaçış mümkün mü? Nereye kaçabileceğiz? Polisten, Jandarmadan, güvenlik güçlerinden, insanlardan… kaçabiliriz. Pekiyi ya Allah'tan nereye kaçacağız? O'ndan, yine O'na kaçacağız. 

Sevgililer sevgilisi Peygamberimiz şöyle buyurur:

"Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bilin; Ölüm gelmeden hayatın, hastalık gelmeden sağlığın, yaşlılık gelmeden gençliğin, meşguliyet gelmeden boş vaktin, fakirlik gelmeden zenginliğin.” 

Karnımızı, midemizi doyurduğumuz kadar mana açlığımızı da doyurmak zorundayız. Dünyaya önem verdiğimiz kadar ukbaya da hazırlık yapmak mecburiyetindeyiz. Çünkü bu dünya sona erecek. Herkesin, ölümle kıyameti kopacak. Kıyametimiz kopmadan uyanık olup, azık hazırlamamaız lazım.   

 

Geçmiş olsun Düzce, geçmiş olsun Türkiye.

 

        Deprem!

 

Bilinmez zamanda bina titredi,

Her şeyler yıkıldı fena titredi,

Dağ taş yer kükredi sema titredi,

Bin bir dertle gelen bir afet deprem!

 

Depremde insanı korkular sardı,

Moraller bozuldu umut karardı,

Ölümü hisseden Hakka yakardı,

Canlarımız alan felaket deprem!

 

Kimi evden çıktı yollara aktı,

Kimi gözü yaşlı hüzün bıraktı,

Kimi hükme razı, boynunu yıktı,

Korkuları salan bir afet deprem!

 

Her an uykudayız yani rüyada,

Garantimiz var mı fani dünyada?

Hep aldanıyoruz malu hülyada,

Kederlerle kalan felaket deprem!

 

Allah yanımızda gündüz ve gece,

Varlığını hissettirir hece hece,

Kader, çözülemeyen bir bilmece,

Yaşayanı bulan bir afet deprem!  (24 KASIM 2022)

 

 

 

              

 

 

 


Yazarın Diğer Yazıları