PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
SURİYE’YE “OSMANLI YÖNETİM MODELİ” LAZIMDIR.
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Bitcoin altına rakip olabilir mi?
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
Yeni Bir Yıla
BİZ YAPTIK BİZ
“Ver Korkuyu” Değil; “Ver Coşkuyu”
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Ülkeyi rahatlatacak, herkesi insan yerine koyacak, haksızlıkları giderecek, Türkiye’yi aranan ülke konumuna yükseltecek olan, “demokratikleşme paketi” açıklandı!
Akılselim sahibi herkesin memnun olduğu bu paket, yeni anayasa ile garanti altına alınmalı, perçinlenmelidir. Durmadan, ülkeyi germekten, karanlık bir ortam oluşturmaktan, ilerlemesine engel olmaktan, ilme, akla ve mantığa uymayan çeşitli şeyler ihdas etmekten kurtulmak, daha doğrusu kurtarmak için yeni ve sivil anayasaya şiddetle ihtiyaç var.
Daha önceleri; “darbe anayasası değişmeli, sivil bir anayasa yapılmalı, 12 Eylül Anayasasıyla ülke yönetilmez, TBMM’deki siyasi partilerle uyuşmaya girerek anayasayı çıkartmalıyız, bizim herhangi bir önşartımız yok,…” diyenler şimdi sessizliğe büründü!
Eğer yeni anayasa yapılırsa, artık Türkiye’nin önünde hiçbir engel kalmayacak, darbeler tarihe karışacak, terör denilen baş belası bir daha ülkemizde can alamayacak, tam bağımsız bir ülke konumuna yükseleceğiz, başkalarına el avuç açma durumunda olmayacağız, Atatürk’ün deyimiyle, “muasır medeniyet seviyesi”ne ulaşacağız, partiler kapatılamayacak, herkes inancından, düşüncesinden, fikrinden dolayı cezalanmayacak, din ve vicdan hürriyeti tam anlamıyla uygulanacak, ayırımcılık sona erecek, ülkenin her tarafı eşit olarak yatırım alacak, işsizlik sıfırlanacak!...
Yeni, sivil, darbelere kapı kapayan ayanasayı yapmaya yanaşmayanların, bu ülkeyi yönetmeye hakkı yoktur. Yapıcı olmayan, halkını sevmeyen, halka insan muamelesi yapmayan; “şimdi acıma zamanı değil, tepeleme zamanı,” diyen, camilere ayakkabıyla girip, içki içen, tuvaletini yapan, devletin polisine taş atan, Molotof fırlatan, devlet malını tahrip eden, bu hareketleri destekleyen ve alkış tutan zihniyetlerin konuşmaya hakları olmasa gerek!
Madem siyasi partiler, iktidar olmak için mucadele veriyor-ki her siyasi partinin amacı iktidar olmaktır- kendileri iktidar oldukları zaman, muhalefetin nasıl davranması gerekirse öyle davranmaları, hep birlikte, elele vererek, bu ülke gemisinin, batmadan, su almadan yüzdürülmesi gerekir. Gemide kimlerin, hangi insanların ve ne tür yolcuların olması o kadar önem arz etmiyor.
“Biz yeni anayasaya hayır demiyoruz, sadece başkanlık dayatmasını istemiyoruz. Bunun dışındaki bütün hususlara yeşil ışık yakarız” diyenler de var. Pekiyi, o zaman mesele kalmamış demektir. Öyleyse neden hala yapılamıyor? TBMM Başkanının serzenişi boşuna mı? Meclis’teki partiler, yeni anayasaya yeşil ışık yakmıyorlarsa, o zaman referanduma gidilsin. Referandum için gerekli destek verilsin.
Anlamakta zorlanıyorum doğrusu! Siyasi partiler niçin muhalefette iken, hükümetlerin icraatlarında; ülkeye yararlı, Ülkeyi ileriye götürecek, vesayetten kurtaracak, terörden temizleyecek, barışı, kardeşliği, sevgiyi, dostluğu… ikame edecek olan uygulamalarına, “istemezzük” diyerek karşı çıkıyorlar? Böyle yapmakla, ülkeye ihanet ettiklerini bilmeleri gerekir. Muhalefet demek; denetlemek demektir. Yapılanların yanlış olanlarını, hatası bulunanları, alternatif getirerek, doğrusunu ve ülkeye yararlı olanını- oy kaygısı düşünmeden, ayak kaydırmaya girmeden- ortaya koyup en iyisini bulmaya çalışmak ve yol göstermektir. O kadar ki, halk ile birlikte olup, gerçekleri göz önüne serip, delilleriyle, eğmeden, bükmeden, yalana, iftiraya, hakarete varmadan en güzelini yapmak için çaba sarf etmektir. Bu hususta muhalefetin, hükümetlerin yanında, hükümetlerin de muhalefete yardımcı olması en akıllıca bir iş değil mi?
İster muhalefet olsun, ister hükümet olsun, planlarını, projelerini, taslaklarını, programlarını, yapacaklarını… ortaya koyup tartışmaları gerekmez mi? Hangi platformda olursa olsun değişmez. Hangi televizyon kanalını istiyorlarsa, hangi kongre merkezi veya halkın da katılacağı hangi alan olursa olsun… katılıp, katılımcı anlayışla hareket edilirse sanırım, herkesin memnun olacağı bir anlayış benimsenmiş olur! O zaman ortak akıl devreye girer. O vakit, sıkıntılar birlikte aşılır! Dertler beraberce çareye kavuşur! Siyaset de rayına oturmuş olur! Bilmem yanılıyor muyum?
PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
SÖZLERDE KENDİMİZİ ARAMAK
SEVGİ, İNSANA HAS BİR MEZİYETTİR!
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
YAZARLIK HAYATIM-YAYIMLANAN KİTAPLARIM VE EVRENSEL MESAJLAR SERİSİ
VAKT-İ MUHABBET
VUSLATININ 751. YILINDA MEVLANA
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
TEVHİD’İN HAYATA YANSIMASI
PAYİTAHTA RUH VERENLER