DELİLER, DAHİLER, KAPILAR, KÖPRÜLER SEN BEN O

"İşinin delisi olmak, deli gibi çalışmak, deli olmadan veli olunmaz, adam bu işin delisi, sen deli misin be adam neden bunları yapıyorsun? Kendi başını bağlamaz gider gelin başı bağlar… V.B. birçok söz duyarız ve bu sözlerin muhtabı olarak bizzat yaşarız.

Evet, kendi iç alemimizin huzura kavuşması, insanların memnun olması, "veren el olmak”, "Komşusu açken tok yatmamak”, "Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapmamak”, "Bir engeli kaldırmak” peygamberi ilkelerini yerine getirmenin hazzını tatmak. "Bugün Allah için ne yaptın?” Rahmanî kelamın uygulayıcısı mevkiinde bulunmak, ağlayanı güldürmek, düşeni kaldırmak, gönüllere ve hanelere huzur ve mutluluk doldurmak, insan olmanın farkına varmak…

"İhtimam ahlakı”; Yapılan her şeyi ihtimamla, özveriyle, harbi ve hasbi olarak yapmak. Riyasız, maskesiz, gösterişsiz, bana "ne çok yardım sever” desinler diye değil, Allah razı olsun, eksiklerimizi gideriyor, yaramıza merhem oluyor, acımızı dindiriyor, hiçbir maddi beklentisi yok.

En önemli nokta, incitmeden, ifşa etmeden, evdeki anne ve babayı ocuğuna mahcup etmeden, anne ve babaya bakkaldan alışverişyaptığı poşetlerle eve gitmenin keyfini yaşatarak, böylece evdeki çocuğun, erzakı, yardım edeni değil anne ve babayı sevmesine sebep olmaktır İhtimam ahlakı.

"İnsanın merhameti, yumuşaklığı ve cömertliği kendisini düşmanlarına bile sevdirir” der Sadi Şirazi.   

 23 Kasım Cumartesi günü SELÇUKYA KÜLTÜR EVİNDE; "DELİLER, DAHİLER, KAPILAR, KÖPRÜLER SEN BEN O” kitabının yazarı Kemal Yarcı ile  kitabın imza gününde tanıştım. Kemal Yarcı diyor ki;

"her bir sıkıntılı süreci birlikte atlatalım, her bir kötülüğü bir iyilikle telafi edelim,unutulmuş her bir güzelliği yeniden yaşayalım, bir yerde yangın varsa söndürmeye hep beraber koşalım istiyorum.” bunlar insan olmanın, insan kalmanın özellik ve güzelliği değil mi?

Deliler, Dahiler, Kapılar, Köprüler sen ben o ile ilgili şunları sıralıyor Kemal Yarcı:

"sarılmanın dört eli, beklemenin dört gözü, muhabbetin dört köşesi, düşmenin dört ayağı”. Gönle girmek için sen ben o fark etmez.

Kitabı imzalatıp eve gittiğimde her sayfasını adeta didikledim, elimden bırakamadım. Kitap hikâyelerle dolu. Yaşanmış hayat hikayeleri var içinde. İster inanın ister inanmayın her bölümünde gözyaşlarıma hakim olamıyorum.

Kitaptan bir anekdot;

Bizim sokakta yokluk vardı fakat birlik de vardı. Makarnalar toplu kesilier, o sene makarna kesemeyenin de makarna ihtiyacı onuincitmeden temin edilirdi.

Bizim çocukluğumuzda çok çeşitli içecekler yokdu. Fakat hatada bir yayık yayan teyzelerimiz, ninelerimiz vardı. O gün çocuklar ayran içmek için sıraya girer, bir çocuk dahi eksik olsa hemen onu fark eder ve onun da bu güzellikten faydalanmasını isterdi büyüklerimiz.

………………………………..

Gönlüne, kalemine sağlık kıymetli Kemal Yarcı dostumuz. Rabbim sıratı müstakiminden ayırmasın, riyaya, gösterişe düşürmesin. Yolun açık, yüzün pak olsun.

Her birimiz bir Kemal Yarcı olamaz mıyız? Olmamaya engel var mı? Bizi kim engelliyor nefsimizden başka? Bize kim; "aman sana ne, sen mi düşüneceksin bunları?” diye vesvese veren şeytandan gayrı. "Ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et” hatırlatması bunun için değil mi? Öyleyse neden ilgisiz kalınıyor? İlgisiz duruyoruz? Bu insanlar bizim değil mi?


Yazarın Diğer Yazıları