Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
AİLE VE MUALLİMLİK
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
FIRSAT
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Bu sene Cumhurbaşkanlığı seçimi var. İlk defa halk tarafından seçilecek! 2010 referandumunda anayasaya; “Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi” hükmü girdi! Bu demektir ki artık, eskiden olduğu gibi seçimler günlerce sürmeyecek, azami iki turda bitecek!
Asıl güzel olanı şu; bundan böyle; halkın sevdiği, halkın tasvip ettiği, halkın; “bu, Cumhurbaşkanı olabilir, ben bunu tercih ediyorum” dediği, halka tepeden bakmayan, halkın değer yargılarını hiçe saymayan, gerçek anlamıyla cumhurun başı olma niteliklerine sahip, fildişi kulelerde oturan değil, halkın derdiyle dertlenenlere yeşil ışık yakılacaktır! Zaten şu anki Cumhurbaşkanımız sayın Abdullah Gül, bunun en güzel örneğini vermiştir!
CHP genel Başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu, geçen gün kafasındaki Cumhurbaşkanı adayını açıkladı. Onun gönlünde yatan aday, esasında halkın seçeceği adaydır. Durum böyle olunca; başbakan sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı garanti gibi! Nereden mi belli? Seçimlerde aldığı oylardan! Nasıl mı tahmin ediyorum? Bu, tahmin değil, görünen köy misali bir şey! Yani ister sağdan sayın, ister soldan sayın, ister önden, ister arkadan sayın… hükümetin ortaya koyacağı aday, halkın da teveccüh göstereceği adaydır!
Bunu kendileri de biliyor. Onun için çeşitli mahfilleri şimdiden devreye soktular! Mesela Gül ile Erdoğan arasını açabilmenin formüllerini arıyorlar! Her zaman olduğu, her daim uyguladıkları gibi, adeta temcid pilavı misali, pişirip pişirip önümüze koymaya gayret ediyorlar ve edecekler!
Hangi mahfilleri devreye sokarlarsa soksunlar, hangi karanlık güçleri harekete geçirirlerse geçirsinler, hangi marjinal grupları sokağa dökerlerse döksünler- ki bu tiplerin yapacağı şeylerden en çok olanı insanları sokağa dökmektir- başarılı olamayacaklar! Eğer başarılı olsalardı her seçimde AK PARTİ, oylarını artırarak tekrar tekrar işbaşına gelemezdi! Esasında bu, AK PARTİ’nin değil, halkın iktidara gelmesidir!
“Tamam şimdi anladık, bu adam AK PARTİ zihniyetli bir insanın Cumhurbaşkanı olmasını istiyor” diyenler çıkacaktır. Her zaman söyledim ve şimdi yine söylüyorum; şayet diğer siyasi partiler de, aynen AK PARTİ’nin yaptıklarını yapsınlar, bunlar da; ülkenin kalkınmasında, ilerlemesinde, bağımsızlığında, değer yargılarına verdiği önemde, tarihi ve kültürel eserlere saygıda, insan sevgisinde, dini ve milli değerlere gerekli özeni göstermede…üstün başarı sergilerlerse niçin halk, iktidar vermesin? Ülkenin demokratikleşme sürecinde ellerini taşın altına sokarlar, terörün bitirilmesi konusunda her türlü mücadeleyi verirlerse… seçimlerde neden iktidara koşacak oy almasınlar? Halkın hissiyatına tecüman olsalar, millet neden seçmesin bunları? Neden bunlara yetki vermesin?
Ezanı; “tanrı uludur, tanrı uludur, tanrıdan başka yoktur tapacak…diye okutan, camileri ahır ve samanlık yapan, tesettürlü kızları okullardan geri çeviren, başıörtülü anneleri kışlaların nizamiyesinden içeri almayan, sakallı olanlara olmadık hakaretleri yapan, dükkanının tabelasında; “Osmanlı Bakkalı” yazılı olduğu için dünyayı başına zindan eden, kitapları arasında Osmanlıca yazılı kitapları görünce, “gerici, şeriatçı…” yaftasıyla yaftalayıp işkencelere maruz bırakan, şapka giymedi diyerek İskilipli Atıf Hocayı idam eden, bir gecede alimleri cahil bırakan, başıörtülü bir Milletvekili TBMM’ye örtüsüyle girince, adeta gözleri dönüp; “burası devlete meydan okuyacak yer değil, bu kadına haddini bildirin” diye kükreyen ve bununla da yetinmeyip, vatandaşlıktan çıkaran, yine bir milletvekili başını örttüğü için partisi tarafından kınanıp zorla başı açtırılan, ülkeye hizmetten başka derdi olmayan bir Başbakanı, iki bakanı idam eden, radyodan ihtilal çığırtkanlığı yapanlara… halk, yetki verir mi? Böyle olduğu için 1960 yılından beri halk, bu zihniyete iktidar yüz göstermedi ve göstermeyecek!
İNCİTME GÖNÜL
Çiçeklerle hoş geçin,
Balı incitme gönül.
Bir küçük meyve için
Dalı incitme gönül.
Konuşmak bize mahsus,
Olsa da bir güzel süs,
‘Ya hayır de, yahut sus,’
Dili incitme gönül.
Sevmekten geri kalma,
Yapan ol, yıkan olma,
Sevene diken olma,
Gülü incitme gönül.
Başın olsa da yüksek,
Gözün enginde gerek,
Kibirle yürüyerek
Yolu incitme gönül.
Mevlâ verince azma,
Geri alınca kızma,
Tüten ocağı bozma,
Külü incitme gönül.
Dokunur gayretine,
Karışma hikmetine.
Sahibi hürmetine
Kulu incitme gönül. (Bestami YAZGAN)
AİLE VE MUALLİMLİK
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
NE KADAR SAMİMİYİZ?
MIZRAK ÇUVALA GİRMEZ
MANKURTLAR
SELÇUKYA NELER YAPIYOR?
GÖNÜL FATİHLERİ
16 KONYA EFSANESİ
ERENLER DÜNYASI
VAKT-İ MUHABBET