Cinsel İstismarlar

Maalesef çocuk istismarı son günlerde 3. sayfa haberlerine çok sık konu olur hale geldi. Hangi gazeteyi elimize alsak, hangi ana haber bültenini seyre koyulsak, hangi haber portalını ziyaret etsek, çocukların cinsel istismara maruz kalışına şahitlik eder olduk. Üstelik bu şiddetin zanlıları kimi zaman anne, kimi zaman baba, kimi zaman okuldaki öğretmen, kimi zaman yakın bir akraba...
Ülkemizde özellikle çocuğa cinsel istismar olayları önü alınamaz bir hal almaya başladı. Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nün verileri de bu vahim tabloyu doğrular nitelikte. 2009 yılından 2014’e kadar açılan dava sayıları yüzde 50 artarak 18 bin 104 olmuş. Yıl yıl inceleyecek olursak rakamlarla adli vakalar şu şekilde: 2009: 12.635, 2010: 16.135, 211: 16.828, 2012: 17.589. 2013: 17.948, 2014: 18.104.
Türkiye’de geçtiğimiz yılın başındaki verilere göre bin 377’si erkek, 9 bin 718’i kız çocuğu olmak üzere toplam 11 bin 95 çocuk cinsel istismar mağduriyeti yaşadı. TÜİK'in verilerine göre en fazla cinsel istismara maruz kalan da 7-14 yaşlarındaki çocuklar. Çocuklara uygulanan cinsel istismar suçlarında birinci il İstanbul olurken, İstanbul’un hemen ardından İzmir ve Adana çocuğa istismar suçlarında iki ve üçüncü sırayı aldı. 
Tabii bu tablo, istismar suçunun adli makamlara yansıyan bölümü. Bir de dile getirilmeyen, üzeri örtülen istismar vakaları var ki; sayısı hakkında hiçbir bilgi yok. Burada en büyük handikap, çocuğun cinsel istismarı dile getirememesi veya türlü sebeplerle istismarların aileler tarafından gizlenmesi. Yapılan araştırmalara göre, Türkiye’de ergenlerin de yaklaşık 10’da biri en az bir kez cinsel istismar mağduriyeti yaşıyor.
Maalesef günümüzün hayat şartları, eğitim seviyesi ve anne babalık konusunda bilinçsizlik gibi sebeplerle birlikte aileler, çocukları ile yeterince ilgilenmiyor. Bunun üzerine cinsel konularla ilgili yeterli bilgiye sahip olmamaları da çocukların daha rahat cinsel istismara maruz kalabilmesine zemin hazırlıyor. Yaşanan istismarlar sonucu çocuklarda çok büyük travmalar görülebiliyor. İstismara maruz kalmış çocuklar üzerinde yapılan araştırmalarda ailelerin çocukları ile yeterince ilgilenmediği ve çocukların başlarına gelebilecek bir kötü olay sonrasında ailelerine bu olayı anlatamadığı anlaşılıyor.
Her ailenin önce kendisini eğitmesi ve çocuğunu bilinçlendirmesi gerekli. Çocuğa bedeninin kendine ait olduğunu ve o izin vermediği sürece ona kimsenin dokunamayacağı algısını yerleştirmek önemli bir detay.
İşin daha vahim tarafı da istismar suçuna ortak olmak! Cinsel istismar vakalarının büyük çoğunluğunda suçlu, aile içinden ya da ailenin yakın çevresinden biri oluyor. Bilinçsiz toplum içinde istismara uğramış olan kişinin dışlanması, aşağılanması gibi vakaların yaşanması aileyi çocuğunu korumak adına sessiz kalmaya itebiliyor. 'Elalem ne der?' düşüncesi istismar olayının sümen altı edilmesine yol açıyor.
Bir başka sebep de istismar olayının birkaç aileyi birden kapsaması. Örnek verecek olursak; kuzenler arasında yaşanan bir istismar hadisesi öğrenildiğinde mağdurun şikayetçi olması durumunda tüm ailenin dağılma tehlikesine girmesi nedeniyle aileler sessiz kalabiliyor. Olayın konuşulmaması durumunda unutulup gideceğini düşünen aileler istismara uğrayan çocuğun hayatıyla oynuyorlar.
Öncelikle çocuğun karşılaşacağı her türlü istismara karşı aile önlem almalı elbet. Ancak önlenememiş bir istismar söz konusuysa aile bunu konuşmaktan kaçmamalı. Aksi takdirde çocuğun yaşadığı travmayı çok daha ağırlaştırabilir. İstismar suçunu örtbas etmek çözüm değil tam tersi bu da ayrı bir suç. Peki böyle bir olay yaşandığında aileler nasıl hareket etmeli? Bunun için önce bilmeniz gerekenler var...
-İlk ve en kuvvetli ihtimal çocuğun yaşadığı olayı anlayamamasıdır. Unutulmamalı ki çocuk, olayın ne olduğunu anlayamadığı gibi bunu kelimelerle ifade edemeyecek kadar küçük olabilir.
-İstismarı gerçekleştiren kişi ya da kişiler tarafından, yaşanan olayı kimseyle paylaşmaması için tehdit edilebilirler.
-Ailenin veya çevresinin kendilerine inanmayacağını düşünebilirler.
-Kendilerini suçlayabilirler ya da yapılan istismarın kendileri için bir ceza olduğu duygusuna kapılabilirler.
-Utanabilirler.
-Cinsel istismar sebebiyle gösterilen ilgiden ötürü kafaları karışabilir ve duygu karmaşası yaşayabilirler.
-Cezalandırılma korkusuyla karşı karşıya kalabilirler.
-Sevdikleri kişilerin sorun yaşamasından korkarak hareket edebilirler.
Çocukların genellikle yaşanılan cinsel istismar olaylarını dile getiremediğini artık sebepleriyle biliyoruz. O halde bunun duygusal, davranışsal ve bedensel belirtileri olduğunu da bilmeliyiz. O belirtileri sıralayacak olursak; 'öfke nöbetleri, kâbus, altına kaçırma (küçük ya da büyük tuvalet), uyku ve yeme alışkanlıklarında değişiklik meydana gelmesi, oyun ve resimlerde cinsel içerik, mutsuzluk ve hüzünlü bir hal içinde olma, içe kapanıklık, nedensiz korku, kendini güvende hissetmeme, ağlama krizleri, anneye aşırı bağlılık, yalnız yatamamak.' gibi olağandışı değişiklikleri örnek gösterilebilir.

Yazarın Diğer Yazıları