PAYİTAHTA RUH VERENLER
Konya için tehlike çanları çalıyor
HER NEFİS ÖLÜMÜ TADACAKTIR
PUZZLE
MUSİBETLER BİZİM ESERİMİZDİR
Eğitim de denetim de şart
FACİALAR KADER DEĞİL
MODERN DÖNEM ARAP EDEBİYATÇILARININ TÜRKİYE VE TÜRKLERE BAKIŞI 1
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
Keyifsiz Maç, Ortada Hakem Yok
Felaketlerin İlk Adımı Suçlunun Masa İlan Edilmesiydi
SURİYE
Enflasyonu düşürmek için talebi öldürmek yerine, üretim arzındaki sorunlara çözüm aramalıyız
AVRUPA’NIN KARANLIK TARİHİ
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -3-
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Alfa Romeo Junior
DİLARA; Gönül alan, gönül kapan, gönül okşayan, gönlü dinlendiren anlamındadır. Bu yönüyle şiirlerde DİLARA özellik vardır.
Aslında bütün edebi türler dilaradır. Gönlü okşayan bir roman, gönül alan bir deneme, gönlü dinlendiren bir hikaye…
Edebiyat bu yüzden önemlidir. Edebiyat bu bakımdan asırlar ötesine kadar gider. Devlet başkanlarından, hükümdar ve meliklerden, hakanlara kadar bir çok insan, edebiyat ile meşgul olmuştur.
Bendeniz de, ilham geldikçe şiirler terennüm etmeye, dilara tavırlar sergilemeye çalışıyorum. Şimdiye kadar yazdığım şiirleri; "DİLARA” ismiyle kitaplaştırmak istedim.
Şiir sıralamamı, ilk günkü şiirden son şiire doğru sıralamaya çalıştım. Her şiirimi kitaba almadım. Okurlar tarafından "www.antoloji.com' da çok beğenilen, çokça tıklanan şiirlerime ağırlık vermeye gayret ettim.
500'ü aşkın şiirim mevcut. "Edebiyat Defteri”nde de yayımlıyorum. Köşe yazılarımı ve makalelerimi şiirlerimle süsleyerek okura sunuyorum.
Çıkacak ilk şiir kitabım; "DİLARA” dan birkaç şiirle sizleri baş başa bırakıyorum.
Modernizm
Modernizm adıyla değerlerimiz gitti,
ne çağdaş olduk, ne de gerçek insan.
anayı, babayı tanımak bitti,
ahlakı da rafa kaldırdık gitti.
sevgi deyince; çağ dışı dediler,
saygıyı ise hiç söylemediler,
dünya kana boyandı,
işte çağdaşlık bu; dediler.
Çıkmaz Sokak
Beyaz tülbende kan damladı,
Temizleyemedik bir türlü,
Bir labirente girdik, uçsuz bucaksız,
Her yol çıkmaz sokak, her köşe gürültü.
Beyaz sayfa yok, kalmadı.
Ufuklar kara, gönüller kara,
Beyinler iflasta, akıl maskara.
Hicret
Karanlıktan aydınlığa,
Bedbahtlıktan, bahtlığa,
Günahtan, sevaba,
İnançsızlıktan, imana,
Karamsarlıktan, ümide....
Hicret, vesile kurtulmaya.
Hayatın her anı,
Ömrün her alanı,
İnsanlığın her zamanı,
Hicrete giden yoldur.
Hicret; sevgiye açılan kapı,
Sevilmeye, görülmeye değen bir yapı.
Hicret; bir kurtuluş,
Meskenetten, çamurdan,
Bir müjde İnsanlığa,
Dokunuş berraklığa...
Uçmak melekler gibi,
Ummana, sonsuzluğa...
Etki
İlk örnek, ilk misal;
Dalga dalga ittisal...
Hicran, gözyaşı; bir visal.
İlk damla, ilk katre,
Bir bakış, bir vuruş,
Selam, hatır ve bir gülüş,
İlk söz, ilk fikir, ilk tutuş...
Kaldırılmaz davalar,
Zirve olmuş kafalar,
Fikir veren düşünce,
Teker teker bir aşı..
Labirent
Kafam karmakarışık,
Tortulu duygularım,
Kasvetli kalbim,
Karamsar kararlarım....
Düşüncelerim çıkmazda,
Sanki yağmurlu hava....
Fikirlerimde çelişki var,
Hangisi doğru? Hangisi yanlış?
Kim doğru söylüyor? Kim gerçek?
Söyleyin ne olur, kim karar verecek?
Gün bugün mü?
Yarın neden olmuyor?
Zaman niçin bitmiyor?
Saatler işlemiyor mu?
Yollar neden kalabalık?
Bir olay mı var?
Bir miting, bir yürüyüş! ...
Nedir bu hengame? nereye bu gidiş?
Yüzler neden solgun?
Suratlar niçin asık?
Niçin selamlaşmıyor insanlar?
Aralarında kırgınlık mı var?
Camiden çıkan bu insanların hali ne?
Namaz mı kıldılar? Kavga mı ettiler ne?
Esnafların hepsi sirke mi satıyor?
Hiç pekmez satan yok mu?
Tatlı dil o kadar zor mu?
Parayla mı gülmek? Metelikle mi tebessüm?
Bu kadın çocuğunu mu arıyor?
Kimi, neyi, niçin soruyor?
Şu bankamatikten para çeken yaşlı kim?
Bir emekli mi? bir gazi mi? bir dul mu? ...
Alacağı üç beş kuruşa bu rezillik olur mu?
Yürüyorum, ayaklarım geri gidiyor,
Sadece ben değil, herkeste aynı tablolar,
Gündüz, ortalık akşam gibi, güneş gülmüyor,
Kuşlar öfkeli, bulutlar yüz vermiyor..
Aynalar da gerçeği göstermez olmuş,
Sırrı dökülmüş, berraklığı iletmez olmuş...
Düşünüyorum, başımı ellerimin arasına alıp,
Pencereden bakıyorum hayale dalıp...
Bu Gemi Batmasın
Bu gemi; yıllardır yüzüyor,
Derin denizlerde, okyanuslarda,
Fırtınalarda, boralarda,
Bu gemi, Nuh'un gemisi,
Bu gemi; Vatan gemisi,
Bu gemi, millet gemisi,
Atalarımın bize vergisi....
Şehit kanıdır boyası,
Ay yıldız arması..
Geminin katları çok,
Her katta değişik insanlar,
Rengi başka, şivesi başka,
Fikri başka, düşüncesi başka...
Geminin omurgası;
Din, millet, iman, bayrak, ezan...
Bunlar iksir, lazım her an...
Geminin ilkesi; dostluk, birlik,
Huzur, kardeşlik...
Bin huzur gemisine,
Sür ileriye, gitsin uzaklara,
Açılsın açık denizlere, okyanuslara....
Ansızın
Bir gün evde dururken,
Belki sohbet eder,
Belki otururken,
Ansızın gidersin.
Nefes alır, veremezsin,
Gözlerinle göremezsin,
Muradına eremezsin,
Ansızın gidersin.
Hazır ol yolculuğa,
Bu yol ne uzun ne de kısa,
Eceli müsemma, eceli kaza,
Ansızın gidersin.
Sanma ömrüm uzun,
Yaşım genç,
Daha sağlamım ve de dinç,
Ansızın gidersin.
Ömür denen şey,
Bir nefesten ibaret,
Üflenir geçer,
Ansızın gidersin.
Malım var deme,
Çocuğuna güvenme,
Kendine gel, kendine,
Ansızın gidersin.
Mezarları gördün mü?
Ölenleri bildin mi?
Ölüme hazır ol,
Ansızın gidersin.
PAYİTAHTA RUH VERENLER
DOSTLARDAN KURTULUŞ YOK
RUBAİLERİMDEN SEÇMELER
VATAN SEVGİSİ LAF İLE OLMAZ
AYMANAS’TA ZAMAN
İNSANLIĞI KAYBETMEYELİM!
ASR-I SAADETTE ŞİİR
GERÇEKTEN SAMİMİ MİYİZ?
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
HAYATA BAKIŞ