CEMİL MERİÇ

Gönül insanları, dava adamları, aklını ve alnını terletenler, fikir işçileri, mütefekkirler, "Bu ülkeye ve bu dünyaya benim de fikri yönden katkım olmalı” diye düşünenler…bütün idealistlerin mekanı ve değerlerinin unutulmadığı Dost Meclisi TYB, yine bir kıymetimizi değerlendirdi.

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi mütefekkir şair, yazar Cemil Meriç'i vefatının 35. Yılında anmak üzere "Cemil Merç'in Bu Ülke'sinden Bu Güne Bakmak” konulu bir konferans düzenledi. Prof. Dr. Bekir Biçer'in yönettiği programda konuşan şair yazar Burhan Sakallı, şu giriş cümlesiyle sözüne başladı:

"Cemil Meriç sağcı, solcu değil ama antiemperyalist olduğu kadar büyük idealleri olan, büyük bedeller ödeyen, kültür ve inanç sancıları çekmiş, Türkiyeli bir yerli aydındır” dedi ve devam etti;

Meriç neredeyse çocukluğundan ölümüne kadar; kimi zaman kendi iradesiyle, kimi zaman da iradesi dışında, hayatının sonuna kadar münzevi yaşamıştır. Bir metinde kendini

"…Ben de kendimi tahlil edeyim mi? Ya Reyhaniye kahvehanelerinde ömür çürüten, vaktiyle lisede okuyan ve çalışan fakat istidadı olmadığı için vazgeçen basit, âdi bir genç veya gözlerini, hayatını hakikat uğruna feda ederek nesli âti destanlarına bir zafer ve fedakârlık numunesi olarak kalacak bir insan” diye tarif ediyor.

Meriç ortaokuldan itibaren önce yerel gazetelerde, sonra dergilerde ve ulusal gazetelerde yazan, tercümeler yapan birisi. Fakat kitabı ‘Bu Ülke' bir anlamda Cemil Meriç'in; Hint'i anlattığı Bir Dünya'nın Eşiğinde diye sonradan isimleştirilen kitabını saymayacak olursak en önemli kitaplarından belki de ilkidir.

Rus Romancılar "Hepimiz Gogol'un paltosundan çıktık” derler. Galiba Abdullah Harmancı da bunu "Hepimiz Mustafa Kutlu'nun cebinden çıktık” diye tevil etti, Türkçeye çevirdi. Bu anlamda belki Cemil Meriç'in sonra yazdığı bütün kitapları Bu Ülke'nin paltosundan ya da başka deyimle cebinden çıkmıştır denilebilir. Bu Ülke onun bütün kitaplarının çekirdeğidir. ‘Bu Ülke' ile ilgi bir tanımlamasında "Eğer ‘Bu Ülke' olmamış olsaydı muhtemelen bundan sonra yazacağım bir sürü kitap yazılamazdı” diyor. İlk defa 1974 yılında yayınlanan ‘Bu Ülke' 1985'e kadar beş baskı yaptı. 1985'de anlaştıkları yayınevi ise bugüne kadar 65. baskıya ulaştı.

Beş bölümden oluşan Bu Ülke Siham-ı Kaza diye başlıyor, Biz ve Onlar diye devam ediyor. Siham-ı Kaza Türk edebiyatının en büyük şairlerinden Nef'i'nin bir anlamda Kaza Okları diye tercüme edebileceğimiz meşhur hicviyeleridir… Nef'i'nin başına gelenlerin bir bölümü Cemil Meriç'in de başına geliyor. Nef'i hicviyelerinde babasından başlayarak dönemin sultanlarına kadar herkesi tenkit ediyordu ve bunu hayatıyla ödedi. Cemil Meriç de iyi bir hiciv ustası, iyi bir tenkitçi ve henüz 23 yaşındayken idamla yargılandı. Bundan kısa bir süre donra 1939'da, Hatay Türkiye'ye iltihak ediyor.

Cemil Meriç şiir yazıyor ama şair değil. Basılmış şiir kitabı yok. Şöyle bir öyküsü var;

"Henüz 11 yaşındayken, yazdığım ilk şiirimi Dar-ül Muallim mezunu edebiyat öğretmenime gösterdim. Şiiri okuduktan sonra, yarım saat o şiirim aleyhinde nutuk çekti, beni sınıfta paçavraya çevirdi. Yetmezmiş gibi gidip babama beni şikâyet etti”

Cemil Meriç babasının kendisine bir ayar verdiğini, öğretmeninin bu davranışından sonra başka kabiliyetlerinin ortaya çıktığını ve resim yapmaya başladığını anlatıyor. Ve iki hafta da bir defter dolduracak kadar şiir yazdığını da anlatıyor. Peki, Cemil Meriç bir romancı mı? Hayır, romancı değil ama roman denemeleri var. Ve hem Türk romanını hem de dünya romanını çok iyi biliyor. Mesela ben Ahmet Mithat Efendi'nin çocuğuyum diyor. Ahmet Mithat Türk romanını en fazla halka indiren, en fazla yazan ve üreten, Türk edebiyatının en önemli yazarlarından ve romancılarından birisidir. Dolayısıyla Cemil Meriç'in bir romancı boyutu da var. 38 yaşında Kenzven hastanesinde göz ameliyatı için Paris'e gittiğinde burada 7-8 ay geçiriyor ve orada ‘Kenzven Geceleri' diye bir roman denemesi olmuş, formel anlamda sosyolog da diyemeyiz ama hem dünya sosyolojisini hem de Türkiye sosyolojisini iyi bilen biridir. Bir kitabında dediği gibi ilk sosyolog, ilk sosyalist; şair tabiatlı, şiir yazan, romana yatkın birisi olduğunu söyleyebiliriz.

1966 yılında bir Konya yolculuğu var. Burada tanıştığı bir insan Cemil Meriç'e "Sen kimsin, zaten bizden değilsin” diyor. "İlk defa kendimin dışında birisiyle temasım o Konya yolculuğunda bana ‘Sen bizden değilsin' diyen o gençle oldu, diye anlatır.

 

Az Bulunuyor!

 

Gezsen kâinatı bulurum diye,

Ruhu temiz duran az bulunuyor,

Sohbetle derdini alırım diye,

Gönüllere giren az bulunuyor!

 

Hakka ibadettir halka hizmetler,

Kur'an içindeki nice hikmetler,

Allah'ın lütfudur güzel nimetler,

Gerçekleri gören az bulunuyor!

 

Kılık kıyafetler adam etmiyor,

Şölen ziyafetler lezzet katmıyor,

Maskeli tavırlar özde tutmuyor,

Sevdiğini saran az bulunuyor!

 

Rabtan uzak kalan tefekkür bilmez,

Masivaya dalan tezekkür bilmez,

Kula nankör olan teşekkür bilmez,

Kalbi Hakka varan az bulunuyor!

 

Leyla'yı bulanlar Mecnunu bilir,

Müslüman olanlar mahbubu bulur,

Nefsini bilenler Rabbini bilir,

Hakikate eren az bulunuyor!

 

Aşkı Yaşayan Bilir!

 

Elle tutulmayan, yaşanan hayat,

Aşkı yaşayanlar, gelsin meydana,

Damarda kan gibi, taşınan hayat,

Aşkı yaşayanlar, gelsin meydana!

 

Canı canan bilir, var da ona sor,

Mecnun'u Leyla'yı, gör de ona sor,

Aşk oduna düşüver de ona sor,

Aşkı yaşayanlar, gelsin meydana!

 

Allah'ı bilenler, aşk içindedir,

Hak yolda gidenler, meşk içindedir,

Dilara gönüller köşk içindedir,

Aşkı yaşayanlar, gelsin meydana!

 

Hacerler misali, çöllere dalan,

İsmail'ler gibi, kurbanlar olan,

Hatice timsali, Habibi bulan,

Aşkla yaşayanlar, gelsin meydana! (23 HAZİRAN 2022)

 


Yazarın Diğer Yazıları