Çanakkale, Asla Unutulmamalı, Unutturulmamalı

Bugünlere kolay gelmedik. Ne zaman ayağa kalkmaya, ne zaman koşmaya, ne vakit bağımsız, özgür bir ülke olma yolunda adım atılmışsa hemen; Hıristiyanı, Yahudisi, Ermenisi, Yunan’ı, Alman’ı, İngiliz’i, Fransız’ı….. devreye giriyor bu, yüce Müslüman Türk milletini kendi aklınca diz çöktürmek istiyorlar! Yani; bütün Haçlılar kısa zamanda kenetleniyor, Müslümanlara karşı cephe oluşturuyor!
Savaşlarda kazanmamızın sebebini herkes biliyor; İman, sadakat, azim, vatan için her şeyi feda etmek!... işte bu yüzden Çanakkale geçilemedi! Aynı ruh, aynı duygu, aynı şuur var olduğu sürece hiçbir zaman ne Çanakkale, ne de Türkiye geçilemeyecek! Müslüman Türk milletinin gönlünde; anaya babaya saygı, eşe sonsuz sadakat yerleşmiştir! Size çanakkale’den bir mektup örneği sunmak istiyorum;
          Kolağası (Ön Yüzbaşı) Bölük Komutanı – Mehmet TEVFİK- 1881 İstanbul
          Sebebi hayatım, feyz-ü refikim,
          Sevgili babacığım, valideciğim,
          Arıburnu’nda ilk girdiğim müthiş muharebede sağ yanımdan ve pantolonumdan kurşun geçti, hamdolsun kurtuldum. Fakat bundan sonra gireceğim muharebelerden kurtulacağımdan ümidim olmadığından bir hatıra olmak üzere şu yazılarımı yazıyorum.
          Hamdü senalar olsun Cenab-ı Hakka beni bu rütbeye kadar isal (ulaştırdı) etti. Yine mukadderatı ilahiye olarak beni asker yaptı. Siz de ebeveynim olmak dolayısıyla beni vatan ve millete hizmet etmek için ne suretle yetiştirmek mümkün ise öylece yetiştirdiniz. Sebeb-i Feyz-ü refikim ve hayatım oldunuz. Cenab-ı Hakk’a ve sizlere çok teşekkürler ederim.
         Şimdiye kadar milletin bana verdiği parayı hak etmek zamanıdır. Vazife-i mukaddese-i vataniyeyi ifaya cehdediyorum. Rütbe-işehadete suudedersem Cenab-ı Hakk’ın en sevimli kulu olduğuma kanaat edeceğim. Asker olduğum için bu her zaman bana pek yakındır, sevgili babacığım ve valideciğim. Göz bebeğim olan zevcem Münevver ve oğlum Nezih’ciğimi evvele Cenab-ı Hakk’ın saniyen sizin himayenize tevdi ediyorum. Onlar hakkında ne mümkün ise lütfen yapınız.
         Oğlumun talim ve terbiyesine siz de refikamla birlikte lütfen sayediniz. Servetimizin olmadığı malumdur. Mümkün olandan fazla birşeyi isteyemem, istesem de pek beyhudedir. Refikama hitaben yazdığım matuf mektubu lütfen kendi eline veriniz. Fakat çok müteessir olacaktır, o teessürü izale edecek vechile veriniz. Ağlayacak üzülecek tabi teselli ediniz. Mukadderat-ı ilahiye böyleymiş. Malumat ve düyunatın hakkında refikam mektubunda laf ettiğim deftere ehemmiyet veriniz. Münevver’in hafızasında ve yahut kendi defterinde mukayyet düyunat da doğrudur. Münevver’e yazdığım mektubum daha mufassaldır. Kendisinden sorunuz.
         Sevgili baba ve valideciğim,
         Belki bilmeyerek size karşı birçok kusurlarda bulunmuşumdur. Beni affediniz, hakkınızı helal ediniz, ruhumu şadediniz, işlerimizi tavsiyesinde refikama muavenet ediniz ve muin olunuz.
         Sevgili Hemşirem Lütfiye’ciğim,
         Bilirsiniz ki sizi çok severdim. Sizin için vesayemin yettiği nisbette ne yapmak lazımsa yapmak isterdim. Belki size karşı da kusur etmişimdir, beni affet, mukadderatı ilahiye böyle imiş hakkını helal et ruhumu şadet, yengeniz Münevver hanımla oğlum Nezih’e sen de yardım et, sizi de Cenab-ı Hakk’ın lütuf ve himayesine tevdi ediyorum.
         Ey akraba ve ehibba ve evda, cümlenize elveda, cümleniz hakkınızı helal ediniz. Benim tarafımdan cümlenize hakkım helal olsu. Elveda, elveda..Cümlenizi Cenab-ı Hakk’a tevdi ve emanet ediyorum..
         Ebediyen Allah’a ısmarladım.
         Sevgili Babacığım ve Valideciğim….
         Oğlunuz Mehmet Tevfik
         * * *
         (Mehmet Tevfik, 2 Haziran 1915 günü yaralanmış ve Çanakkale Askeri Hastanesi’nde şehitlik rütbesine ulaşmıştır.) 


Yazarın Diğer Yazıları