Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
AİLE VE MUALLİMLİK
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
FIRSAT
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Cami terimi "c-m-a” kökünden gelmektedir. Bu kökten türeyen kelimeler toplanma, birleşme, bütünleşme ve bir araya gelme gibi birbirine yakın anlamlar ifade ederler. Dolayısıyla bu kökten gelen "cami” terimi toplayan, bir araya getiren, birleştiren demektir. O halde cami, Müslümanları aynı amaç etrafında bir araya getirdiği ve onları birleştirip bütünleştirdiği için bu ismi almıştır.
Yeryüzünde insanlar için inşa edilen ilk mabed Kâbe, ikincisi ise Mescid-i Aksa'dır. Hz. Peygamber, İslam'ı tebliğe başladığı zaman Mekke müşriklerinin tepkisiyle karşılaşmıştı. İlk müslümanlar, Dâru'l Erkam'ı mescid haline getirmişlerdi. Ayrıca, evlerinde, vadilerde gizlice ibadet ediyorlardı. Hz. Ebubekir, evinin bahçesinde yaptığı küçük mescitte; müşrik çocuk ve kadınlarının İslam'a sempati duymasına vesile oluyor, bu da müşriklerin tepkisini çekiyordu. Hz. Ömer Müslüman olduktan sonra Müslümanlar, açıkça Mescid-i Haram'da namaz kılmaya başladılar.
Hicretten sonra Hz. Peygamber, mahallelerde ve kabilelerin içinde Müslümanların sayısı artınca buralarda mescitler inşa edilmesini emretti.
Mescit ve camiler başlangıçta; idare, eğitim ve öğretim merkezi gibi amaçlarla kullanılmıştı. İslam'da yeryüzünün mescit kabul edilmesi ve namazların cemaatle camide kılınması, sevap bakımından olduğu kadar sosyal yönden de büyük anlam taşır.
Camiler aynı zamanda eğitim, öğretim ve kültür merkezleridir. Hz. Peygamber, bir gün mescide girdiğinde cemaatin bir kısmının dua ve zikirle, diğer bir kısmının ilimle meşgul olduğunu görmüş ve;
-"Ben muallim olarak gönderildim” diyerek, ilimle meşgul olanların yanına oturmuştur. Tarihte, camilerin sadece namaz kılmaya yönelik olmadığının örnekleri çoktur. İmran'ın karısının, doğacak çocuğunu mescitte yetiştirmek üzere adaması, Mescid-i Aksa'nın buna uygun olduğunu görmekteyiz.
İslam'da ilk eğitim- öğretim Mekke döneminde Dâru'l Erkam'da başlamış, Medine'de Mescid-i Nebevi'nin inşasından sonra burada, eğitim ve öğretim faaliyetlerine hız verilmiştir.
Mescitlerde eğitim- öğretim sadece erkeklere has değildi. Kadınlar için de Mescid-i Nebevi'de ayrı bir gün tahsis edilmiştir. Kadınların, dini konulardaki geniş kültürleri, kendilerine Hz. Ömer gibi sertliğiyle tanınan bir halifeye çekinmeden itiraz edebilme cesareti vermiştir.
Mezhep imamları camide yetişmiş, buralarda ders okutmuşlardır. Ebu Hanife, kendi mescidinde ders okutur, öğrencilerinin mescitte yüksek sesle müzakere yapmalarına izin vermiştir.
İslam kültür ve medeniyetinin yayılmasında fevkalade rolü bulunan camilerin, eğitim ve öğretim tarihi ile yakından alakası vardır. Bu bakımdan İslam eğitim tarihinden bahsederken camilerden de söz etmemiz gerekir. Esasen, İslam'ın ilk dönemlerinden itibaren mescidlerde ders halakaları teşekkül etmeye başlamış ve bu, günümüze kadar devam edegelmiştir. Hatta bu manada ilk eğitim öğretim müessesesi camidir denilebilir. Müslümanların fethettikleri yerlerde inşa ettikleri cami, gerek ibadet merkezi olarak, gerekse eğitim kurumu olarak büyük vazifeler icra etmiştir.
İslam'ın ilk dönemlerinden itibaren mescitler ve camiler, birer eğitim kurumu olarak çok önemli fonksiyonlar üstlenmiş ve kuruluşundan günümüze, İslam tarihi boyunca eğitim öğretim ve kültür merkezi olmanın yanında devlet müesseseleri olarak da karşımıza çıkmışlardır9 Bu çerçevede cami ve mescitlerde, vahyin müminlere tebliğiyle başlayan eğitim süreci, vahyin bir hayat tarzına dönüştürülmesinde merkezî bir role sahip olmuştur. Bu açıdan cami her yaşta ve her düzeydeki şahısların hiçbir şarta bağlı kalmaksızın faydalanabildikleri din eğitiminin mekânı olması bakımından büyük öneme sahiptir.
Camiler; ilmi eserlerin korunması ve Âlimlerin yararlanmaları yönünde de görev yapmıştır. O dönemlerde şehir ve mahalle camilerine, isteyenlerin okuması için eserlerini hibe etmişlerdir. Eserler, camiinin bir köşesinde kurulan ve adına; "Hizane” denilen dolaplarda muhafaza edilir, camide kütüphane oluşturulurdu.
Camilerin; eğitim- öğretim ve Kültür faaliyeti Osmanlı Devleti zamanında da devam etmiştir. Hz. Peygamber, diplomatik görüşmelerini camide yapar, yabancı elçileri burada Kabul ederdi. (TDV İslam Ansiklopedisi, c. 7, s. 46)
Okulların yaz tatiline girdiği şu günlerde, çocuklarımızı Cami eğitiminden, Kur'an öğretiminden mahrum etmeyelim. Okuyan, aklını terleten ve beynini; ilimle, ahlakla, irfanla dolduran nesiller yarına emin adımlarla ilerler. Ahlaklı ve arif insanlardan insanlığa zarar gelmez.
AİLE VE MUALLİMLİK
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
NE KADAR SAMİMİYİZ?
MIZRAK ÇUVALA GİRMEZ
MANKURTLAR
SELÇUKYA NELER YAPIYOR?
GÖNÜL FATİHLERİ
16 KONYA EFSANESİ
ERENLER DÜNYASI
VAKT-İ MUHABBET