PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
SURİYE’YE “OSMANLI YÖNETİM MODELİ” LAZIMDIR.
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Bitcoin altına rakip olabilir mi?
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
Yeni Bir Yıla
BİZ YAPTIK BİZ
“Ver Korkuyu” Değil; “Ver Coşkuyu”
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
28 OCAK 2013 tarihli Yeni Konya Gazetesi’nde aynen şunları yazmıştım;
Camiler; halkın sorunlarının dinlendiği ve çözüldüğü yerlerdir. Birleştirici, bir araya getirici özelliğe sahiptir. Cami, emin yerdir, bir sığınaktır. Onun için; “Allah’ın evi” dir.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, ''Gönlüm şunu istiyor, sokak çocuklarının bile sığınabildiği yer Allah'ın evleri olsun. Ankara'ya, İstanbul'a gelip otel parası bulamayan kimsesiz, sokakta kalmış insanların sığınacağı yer yine Allah'ın evleri olsun. Allah'ın evinin kapısına kilit vuramayız. Camilerin yanı başında, müştemilatında oluşturulacak küçük bir yer sayesinde bir gariban, aç kalmış, susuz kalmış, sığınacak bir yer bulamamış insanlar Allah'ın evlerine sığınma imkanı bulsun. Bu bir hayal gibi görülebilir ancak bu hayali hep birlikte gerçekleştireceğiz. Camileri bütün gün açık hale getirmeliyiz. Hiçbir endişe ve korku camilerin kilitli olmasını haklı kılmaz. Unutulmamalı ki hırsızlık endişesi ile camilerimizi kapalı tutarak yaptığımız hırsızlık, hırsızların camilerden götürdüklerinden daha büyük bir hırsızlıktır.”
“Seccade tipi halı safları kişiselleştirerek aradaki o birliği baltalıyor. Oysa cemaat olmak bedenlerimizin ve ruhlarımızın birlikte olması, kaynaşması ile olur. Seccade tipi halılardan vazgeçmeliyiz. Bizim böyle bir talebimiz olmazsa halı üreticileri de bu tip halıları üretmekten vazgeçerler.”
“Kocatepe'nin altında bir mağaza olması bana ağır geliyor, kabullenemiyorum. Orada alışveriş yapmayı hiç içime sindiremiyorum. Kocatepe'nin altında sürekli devam eden bir kitap kültür fuarı olmalı, çocuklar, gençler ve kadınlar için ayrı mekanlar olmalı. Orada bir taraftan çocuklar oyunlar oynarken, bir taraftan Kur'an-ı Kerim öğrenmeliler, her türlü kültürel ve ilmi faaliyetin yaşandığı bir mekan olmalı. Gençlerimiz ve çocuklarımız camiye geldiğinde caminin kütüphanesine geçip ödevini yapabilmeli. Orada oturup kitap okuyarak vakitlerini geçirebilmeli. Cami ve kitap kadar birbirine çok yakışan başka bir şey yoktur. Camilerimizde kilitli dolaplar ardına hapsedilen birkaç kitap yerine herkesin kullanımına açık, kolay ulaşılabilen, zengin içerikli kütüphaneler oluşturulmalıdır. Gençler orada oturup sohbetler yaparak, kitap okuyarak, bilgi merkezi olan camilerimizden faydalanabilmeli. Camiler kitap ve kültürle buluşmalı.”
''Önceden inşa edilen camilerimizde gereken düzenlemeleri yapmalı, yeni inşa edilecek camilerimizi de kadınların en güzel şekilde ibadetlerini yapabilecekleri, rahatlıkla abdestlerini alabilecekleri ibadet mekanları olarak düzenlenmeliyiz. Osmanlı'da camilerin en güzel yerleri hünkar mahfilleri ile kadınların ibadet edeceği mekanlardır. Biz de aynı estetik anlayışı ile hareket etmeliyiz''.
''İslam ibadet yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz, kolaylaştırır sadece. Bir mahallede 3 engelli kardeşimiz olsa sadece onlar için dahi o mahallenin camisini onların kullanımına göre düzenlemek gerekir'' diye söyledi.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, camilerde toplanan yardımlar konusunda da yeni bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç olduğunu belirterek, camilerde toplanan yardımlar İslam dünyasında önemli hizmetlerde kullanılıyor. Mabedi olmayan bölgeler var. Buralara hizmetin götürülmesi, o bölgelere camiler yapılması son derece önemlidir. Bu hizmetler vatandaşların yardımları sayesinde devam ediyor. Toplanan yardımlar, insanların hayır işlemelerine vesile oluyor. Ancak toplanan yardımlar ihtiyaca binaen toplanmalı'' diyerek, camiler konusundaki düşüncelerini ortaya koydu.
Zamanında camilerin altına, yanına; camiye gelir getirsin diye vakıflar yapılmış! Bu vakıflar sayesinde; camide görev yapanların maaşları ödenmiş, caminin ihtiyaçları karşılanmıştır! Dolayısıyla her hafta Cuma günleri cemaate el açma sıkıntısının önüne geçilmiştir! Ama nasıl bir düşüncedir ki, bunlar elden çıkarılmış! Bu gün her Cuma olmasa da, Cuma günleri cemaatten para toplanıyor! Buna da cemaatin canı sıkılıyor! Hatta bazı cemaatin, “yahu diyanet Vakfı yok mu? Bu ne iş yapar? Vakıf, devreye girerek; akarı olmayan camilere akar temin etse, onlara gelir getirici yerler yapsa, alsa daha iyi olmaz mı?” diyerek tepkilerini dile getirdiklerini duydum…….
O günden bugüne değişen var mı? Acaba bizler cemaat olarak din görevlisi kardeşlerimize ne kadar destek ve yardımcı oluyoruz? Sadece camiye gelip namazımızı kılmakla, ibadet yaptığımızı mı sanıyoruz? Veya sosyal görevimizi yerine getirmiş oluyor muyuz? Yoksa, aynı safta küs, kırgın, birbirine kurşun atacak şekilde namaz mı kılıyoruz?
PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
SÖZLERDE KENDİMİZİ ARAMAK
SEVGİ, İNSANA HAS BİR MEZİYETTİR!
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
YAZARLIK HAYATIM-YAYIMLANAN KİTAPLARIM VE EVRENSEL MESAJLAR SERİSİ
VAKT-İ MUHABBET
VUSLATININ 751. YILINDA MEVLANA
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
TEVHİD’İN HAYATA YANSIMASI
PAYİTAHTA RUH VERENLER