BUGÜN BABALAR GÜNÜ, BABAMIN GÜNÜ!

Babalar gününün tarihçesi beni ilgilendirmiyor. Şu millette çıkmış, şunlardan gelmiş…bunların benim nazarımda hiç değeri yok. Bu fakiri ilgilendiren; babalık yapan, baba olan, dağ gibi ayakta duran, namerde muhtaç olmayan, Allah'tan başkasına boyun eğmeyen, ailesi uğruna her türlü tehlikeye göğüs geren kahramanların günüdür.

Bugün ailelerde problem var; anne eşine, baba çocuklarına, evlat atasına saygısızlık yapıyor…babasını öldüren, babasına küsen bir çok evlat görüyoruz!

Çözüm mü? Çözüm Kur'an'da. Kur'an bize; yön çizer, yol gösterir, hayatımızın düzenli olması için ışık olur, rehberlik yapar. Her birimiz Kur'an'ın rehberliğine "evet” dersek, onu hayatımızın odak noktasına koyarsak, gündemimiz yaparsak hayatımız düzene girer. Bu istikamette yürüyenler ne anasına, ne babasına ve ne de bir başkasına hakaret edemez. Kur'an'lı gençliğin kurduğu yuvalar sağlam olur.

Ne zaman; Anneler ve babalar günü gelirse sol yanımda ağrılar başlar, içimde bir sızı belirir. Annemi de babamı da küçük yaşta kaybettim. Onlarsız hayatım geçti. "Anne ve baba” gönlümde bir ukde olarak kaldı. Kim; "Anne, baba” dese, bayramlarda; "Annemin elini öptüm, babama sarıldım, hayır dualarını almaya gidiyorum” lafını etse, içimde bir haller olur!

Anneme, babama kazancımdan ekmek yediremedim. Bana verdikleri emeklerin karşılığını veremedim. Nefeslerine hasretim biliyor musunuz? Siz hiç annesiz, babasız kaldınız mı? Anne, baba hakkı ödenmez. Hayat boyu mutlu olmak isteyen anasına, babasına "öf” demesin.

Babam!

 

Dokuz yüz altı Temmuz ayında,

Çavuş beldesi Bükçe köyünde,

Bir çocuk doğdu Öztürk soyunda,

Neşeye boğdu sevgili babam!

 

Köy köy dolaştı gitti illere,

Avuç açmadı namert ellere,

Sırtında heybe düştü yollara,

Hasrete ağdı sevgili babam!

 

Hayatı kahır ömrü de çile,

Huzuru bulup gülmedi bile,

Kalemim suskun gelmiyor dile,

Derdiyle doğdu sevgili babam!

 

Temiz kazandı helalden yedi,

Hakkı savundu doğru söyledi,

Kanaat etti sabır eyledi,

İnsana değdi sevgili babam!

 

Yaşı elli beş hüzünlü bir yaz,

Eşin kaybetti yüreği ayaz,

Gözyaşı döküp ederdi niyaz,

Kederi yığdı sevgili babam!

 

Kalbi kan ağlar günleri yaslı,

Can evi kilit elemler aslı,

Eylül ayında kapattı faslı,

Mezara doğdu sevgili babam!

 

 

Yürek Yaralar!

 

İstemiyorum atın, bütün cismini,

Siliverin tarihten, günün ismini

Tümden unutuverin, hüzün resmini

Bitmiyor acı günler, yürek yaralar;

Biri anneler günü, biri babalar!

 

Sıvazlamıyor artık, kimse başımı,

Yapan çıkmıyor şimdi, sıcak aşımı,

Sonu gelmez hüznüm var, gör telaşımı,

Istırap yüklü günler, yürek yaralar;

Biri anneler günü, biri babalar!

 

Bu günler boynum büker, canım dağlatır,

Kirpiklerim ıslatır, gözüm ağlatır,

Hüzün pınarlarımı, durmaz çağlatır,

Öksüz yetim günlerim, yürek yaralar;

Biri anneler günü, biri babalar!

 

 

 

 

 

 

 

Gel de Bana Sor

 

(Annemin Vefatı; 11 Temmuz 1963- babamın Vefatı; 08 Eylül 1963)

 

Dokuz yüz altmış üç, dert boyum aştı,
Mevsim yazdı, lakin yüreğim kıştı.
Annem öldüğünde feleğim şaştı,
Öksüzlük ne imiş gel de bana sor.

Araları kısa, üç aylık zaman,
Bir anda öldüler, halim pek yaman,
Dört kardeş döküldük, aman ki aman,
Öksüzlük ne imiş gel de bana sor.

Yaş o zaman on beş, çocuktum belki,
Yediğim darbenin ilkiydi ilki,
Unutulmaz, derin yara bu yılki,
Öksüzlük ne imiş gel de bana sor.

  1. ruhuma bir "akar” oldu,
    Gariplik boynumu hep yıkar oldu,
    Tattığım acılar pek yakar oldu,
    Öksüzlük ne imiş gel de bana sor.

Yazarın Diğer Yazıları