PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
SURİYE’YE “OSMANLI YÖNETİM MODELİ” LAZIMDIR.
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Bitcoin altına rakip olabilir mi?
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
Yeni Bir Yıla
BİZ YAPTIK BİZ
“Ver Korkuyu” Değil; “Ver Coşkuyu”
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Dini bir mesele olduğu zaman en iyi çözüm "Bozkırlı Hoca” olarak bilinen Bozkırlı Mustafa Efendiden gelirdi. Konya'nın, tabir yerindeyse fetva makamıydı. İlim çevrelerinde, bir çok âlim ve din görevlisi yad edilirken, Bozkırlı hocamızın hatırlanmaması doğrusu üzücü bir olaydı. Şükürler olsun ki Konya Büyükşehir Belediyesi ile Konya Fikir ve Sanat Adamları Derneği ve SÜ Selçuklu Araştırma Merkezi'nin ortaklaşa düzenlediği Yaşayan Konya Hafızası İkindi Sohbetlerindeki programda Bozkırlı Mustafa (Parlaktürk) Hoca Efendi anlatıldı.
63 yaşında 30 Eylül 1979 Pazar günü vefat eden ve halk arasında Bozkırlı Mustafa Efendi olarak bilinen Mustafa Parlaktürk Hoca, yeğeni olan eski TİMAV başkanı Mehmet Emin Parlaktürk ve İlim Yayma Cemiyeti Konya Şube Başkanı Mehmet İncili Hoca tarafından Koyunoğlu Müze ve Kütüphanesi konferans salonunda vefatının 38.yılında anıldı.
Çok yoğun ve çok programlı çalışan Bozkırlı Mustafa Efendi, hafta içinde yaptığı vaazlarda Pazartesi Kapı Camii'nde Fıkıh, Çarşamba Aziziye Camii'nde Tefsir, Pazar günü de Tahtatepen Camii'nde Hadis dersleri verirdi.
Evinde mütalâa yaparken de planlı çalışır, her gün için bir ilim dalını seçip hafta boyu araştırmalarını sürdürürdü. Münzevî bir hayatı vardı. Geceleyin teheccüt için kalkar, sarığını yanından hiç eksik etmezdi. En yakın arkadaşları kitaplarıydı. Konya'da ayaklı kütüphane olarak şöhret bulmuştu. Yeğeni Mehmet Emin Parlaktürk, amcasını şöyle anlattı;
"Fetvaları asla kafadan fetva vermezdi. Bilerek ve okuduğu kitaptan alıntı yaparak fetva verirdi. Ben amcamın evine sık giderdim ve çok defa şahit olmuşumdur, gelenler olurdu fetva için, gelenler sorularını sorardı, amcam da, ya bize söyler ya da kendisi kalkar kütüphanesinden ilgili kitapları çıkarır, sayfasını açar ve fetvayı bildiği halde oradan okurdu.
Amcama: "neden böyle yapıyorsun, sen zaten bu cevabı ezbere biliyorsun” diye sorduğumuzda
"Evladım soruyu soran kişi kafadan söylemediğim, kitaptan okuduğum için daha çok tatmin olur” diye cevap verirdi. Aynı taktiği uzun yıllar ben de taklit ettim ve çok faydasını gördüm. ‘Kitaptan konuşuyor, kafadan değil' derlerdi.” Diyerek, amcası hakkındaki anekdotları aktardı.
İlim Yayma Konya Şubesi Başkanı Mehmet İncili de, Bozkırlı Mustafa Efendi hakkında şu tespitleri paylaştı;
"Bozkırlı Mustafa Efendi, Diyanet İşleri Başkanlığından ve müftülüklerden de sorulan birçok fetvaya cevap vermiştir. Ünlü İslâm âlimi Prof. Dr. Muhammed Hamidullah hoca Konya'ya geldiğinde, birçok hoca ile görüştürülüyor ve en son Bozkırlı Mustafa Efendiyle görüştükten sonra, Hamidullah;
"Burada İmam-ı Âzâm varmış, siz bana niye başkalarıyla zaman kaybettirdiniz?” diye sitemde bulunuyor. Bozkırlı Mustafa Efendi için ‘İmim-ı Âzâm var burada'demiş. Yani fıkıh bilgisini bu şekilde ifade etmiş.
Mezheplerin hepsinin fıkhını bilirdi. Yaşantısı çok mükemmeldi. İnandığı gibi yaşardı. Takva üzere hareket ederdi. Şüpheli bir lokmadan son derece kaçınırdı. Her yere girip çıkmazdı. Onu ziyarete gelenler çok istifade ederlerdi. Bidatlara çok karşıydı; meselâ vefatında ‘Cenazemde kabristanda şeker dağıtmayın, selâ verdirmeyin' diye vasiyet etmiş.”dedi.
Her alandaki değerlerimizin kıymetini bilelim. Sadece öldükten sonra değil, yaşarken de unutulmasınlar. Yalnızca hep bilinen insanların ön plana çıkarılması yerine, geride kalan, kendini göstermek istemeyen, gösterişten uzak kalanların da yad edilmesi, vefa açısından önemlidir.
Ah Vefa!
Yoksa bir semt ismi mi?
Veya bir anka kuşu mu?
Serap gibi görünen hayal mi?
Kendimizi aldatmayalım,
Avutmayalım da!
Nerede o samimiyet, içtenlik?
Dost deyince canını verecek!
Aşk deyince ölecek!
Kendisi için istediğini,
Dostu için de isteyecek,
Ahde vefa gösterecek!
Bir fincan kahve için,
Kırk yıl hatır güdecek,
Hayatını insanlığa hibe edecek!
PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
SÖZLERDE KENDİMİZİ ARAMAK
SEVGİ, İNSANA HAS BİR MEZİYETTİR!
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
YAZARLIK HAYATIM-YAYIMLANAN KİTAPLARIM VE EVRENSEL MESAJLAR SERİSİ
VAKT-İ MUHABBET
VUSLATININ 751. YILINDA MEVLANA
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
TEVHİD’İN HAYATA YANSIMASI
PAYİTAHTA RUH VERENLER