PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
SURİYE’YE “OSMANLI YÖNETİM MODELİ” LAZIMDIR.
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Bitcoin altına rakip olabilir mi?
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
Yeni Bir Yıla
BİZ YAPTIK BİZ
“Ver Korkuyu” Değil; “Ver Coşkuyu”
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Gönül dostu, Konya'nın değeri, şair edebiyatçı Sevgili İsmail Detseli, "ANADOLU'NUN GÜZEL İNSANLARI” adıyla yaşanmış bir hikaye göndermiş. Sevgili dostuma teşekkür ediyor, hikayeyi siznle paylaşıyorum:
"ANADOLU'NUN GÜZEL İNSANLARI
Bundan 60-70 yıl kadar önceleriymiş, Genç bir delikanlı Tıp Fakültesi'ni yeni bitirmiş, pratisyen doktor olarak ilk görev yapacağı yere, yani Konya'ya bağlı bir beldedeki sağlık ocağına tayin edilerek giden bir doktorun anlattıkları.
"Gençtim ve bekârdım. Gittiğim yer küçük bir beldeydi sanki bir köy gibiydi. Daha hiçbir yer bilmem. Vardığım beldede ilk gece bir evde misafir ettiler beni. Kimseyi tanımadığımdan utana sıkıla akşam yemeğinden sonra çaylarımız geldi içtik, oradan buradan sohbetler ettik. Üzerimde hem yol yorgunluğu, hem de geldiğim yeni yerin yabancılığı var. Saatler ilerliyor, ağır bir uyku bastırıyor bir türlü gözlerimi açamıyordum, beni adeta yer içine çekiyordu.
Ev sahibine de bir şey diyemiyordum. Epey bir müddet daha böyle sıkıcı geçti; ortalıkta yine yatak serme oda hazırlama gibi bir harekette yoktu.
Evin büyüğü olan Osmanlı, vakur, oturaklı Hacı anneye sıkılarak:
– Anneciğim, affedersiniz sizin buralarda gece saat kaçta yatılıyor” dedim?
Hacı anne:
–Haaa, Evlâdım treni bekliyoruz. Az sonra tren gelecek, onu bekliyoruz” dedi. Çok Merak ettim ve tekrar sordum:
– Trenle sizin bir yakınınız, oğlunuz, kızınız, akrabanız mı gelecek” dedim?
Hacı anne;
– Hayır, evladım, beklediğimiz trende bir tanıdığımız ya da akrabamız filan yok. Ancak burası kırsal ve şehre uzak bir yer. Trenden buraların yabancısı birileri inebilir. Eee bu saatte nereye gidecek yabancı, yakınlarda, ışığı yanan bir ev bulamazsa, sokakta kalır. Buraların yabancısı biri geldiğinde, ‘Işığı yanan bir ev bulsun diye geç vakti bekliyoruz.”
Ya dostlarım!
Böyledir Güzel Anadolu'nun insanı... Vefakâr, yardımsever, misafirperver... Bu toprakların hamuru sevgi ve hoşgörülü olan, insana insanca bakan aileler ile yoğrulmuştur. Selam Olsun Güzel gönüllü, Koca yürekli yaratılanı yaratandan ötürü seven Anadolu insanına...”
Kaybettik!
Dilarayı zayettik,
Dilrubaya aybettik,
Hiç dilşad olamadık,
İrfanımız kaybettik!
Gülzarlarda har olduk,
Yüzsüzlere yar olduk,
Yarana ağyar olduk,
İz'anımız kaybettik!
Musa'ları bilmedik,
İsa'ları bulmadık,
Sevgiliye varmadık,
İhlasımız kaybettik!
Dil kıraat almadı,
Kalp tilavet kılmadı,
Düşünceye dalmadı,
Tefekkürü kaybettik!
Kazım Öztürk
ÖZLEDİM;
Bir ev ki, çiçeklerle bezenmiş!
Etrafına; ıhlamurlar, begonyalar dizilmiş.
Dağdağa gitmiş, kirli hava süzülmüş;
Toprak yeşil, dağlar yeşil, su yeşil...
Toprağa, yeşile hasret kalan bir nesil!
Orman, her varlığa hayat verir, can verir,
Tek ağaç bile olsa insana heyecan verir!
Evler sanallaştı, duygular paha etmiyor,
Bahçeler harap oldu, çiçekler bitmiyor,
Gülleri küstürdük, bülbüller ötmüyor!
Betonlar arasına yapay güller kondurduk,
Ruhları mumyaladık, fikirleri dondurduk! Kazım Öztürk
PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
SÖZLERDE KENDİMİZİ ARAMAK
SEVGİ, İNSANA HAS BİR MEZİYETTİR!
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
YAZARLIK HAYATIM-YAYIMLANAN KİTAPLARIM VE EVRENSEL MESAJLAR SERİSİ
VAKT-İ MUHABBET
VUSLATININ 751. YILINDA MEVLANA
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
TEVHİD’İN HAYATA YANSIMASI
PAYİTAHTA RUH VERENLER