BİRLİK OLMADIKÇA KURTULAMAYIZ

Sık sık gündeme getiriyorum; "Dünyada barışın, kardeşliğin, sevginin, huzurun yolu TÜRK-İSLÂM ÜLKELERİ BİRLİĞİ'NDEN GEÇER. Şimdiye kadar batı bu birliğin kurulmaması için elinden ne geliyorsa yaptı hala da yapıyor! Bize; ne AB, ne ABD, ne Batı tandanslı birlikler…

Bugün bağımsızlığını ilan eden; Azerbaycan, Tataristan, Türkmenistan, Çeçenistan…ve diğerleri birer birer Komünizm belasından kurtulmuş, inancını, özgürlüğünü, insanlığını rahatça yaşamanın huzuruna ermişlerdir. Ama yeterli mi? Hayır. ”Müslüman'ım” demekle işin bittiğini sanıyoruz! MÜSLÜMANLIK; uygulama ister, aksiyon adamı olmayı gerektirir. "bir kötülük gördüğün zaman elinle, dilinle ve kalben gidermeyi” emreden ilkelere uymak icap etmez mi? "niçin yapmadığınızı söylersiniz?” talimatı bağlamıyor mu? "Müslüman, Müslüman'ın kardeşidir” hatırlatması bize bir şey söylemiyor mu?

Kur'an dışı uygulamalarla hareketin zamanı geçti. Kurân, hukuk demek, Kur'an; adalet demek. Artık hukuksuzlukla dünyada varlığını sürdüren ülke kalmadı. Hiç bir insan ve hiç bir ülke; demir yumrukla yönetilemiyor. Eğer bu mümkün olsaydı Tunus bu hale gelmezdi. Mısır'da halk ayaklanmaz, Mübarek yönetimine karşı isyan bayrağını çekmezdi. Önümüzdeki günlerde bu ateş, diğer Arap ülkelerini de yakacağa benziyor.

Zaman, İslâm ülkelerinin birlikte hareket etme zamanıdır. Zaman; "armudun sapı, üzümün çöpü var” deme zamanı değildir. Yıllarca böyle bir hareket tarzı izlendi de ne oldu? Şimdiye kadar hangi İslâm ülkesi, hangi zor durumdaki ülkelerin yarasına merhem oldu? 31 Mayıs 2010'da İsrail'in, Mavi Marmara gemisine yaptığı insanlık dışı saldırı sonucunda Mısır'a gitmek isteyen Filistinlilere sınır kapısını kapattı Hüsnü Mübarek! Yıllardır Filistin, Gazze yanıyor, hangi Arap ülkesinden İsrail'e karşı; "bu saldırıyı durdur, değilse karşında bizi bulursun” deme durumunda kaldı? Hep İsrail ile zalimlerle kol kola girmediler mi? Her zaman Müslümanlar ezilmedi mi? Ezilmiyor mu? Hep Haçlılara karşı sıcak ilgi içine girilip, Kur'anı yar, Allah'ı dost edenlere şaşı bakılmadı mı?

Bugün dünyada; fakir, muhtaç, kimsesiz, yoksul insanlar varsa-ki sayısı çok fazla- Afrika'da açlıktan ölen binlerce insan varken hiçbir şey olmamış gibi davranmak İslâm ülkelerine yakışmıyor. Eğer; "İslâm ülkeleri bu ülkelere yardım ediyor” denirse, pekiyi o zaman bu ıstırap, bu gözyaşı neyin nesi? Diye sormayacak mıyız? İslâm ülkeleri zekâtını tam ve zamanında verirlerse, fakirler, muhtaçlar gözetilirse dünyada aç ve açık kalmaz.
Bakıyorum İslâm ülkesi yöneticileri lüks ve israf içinde! Bir elleri yağda, bir elleri balda. Halbuki İslâm dini böyle mi emrediyor? Hz.Muhammed (SAV), Hz. Ömer ve dört halife böyle mi yaptı? Saadet asrı dediğimiz asır; insanların adalet, hukukun üstünlüğü ve insan haklarının zirve yaptığı bir asırdı!

Lafla olmuyor, güzel söz söylemekle İslâm hayat dini olma özelliğini insanlara gösteremiyor. Kur'an, sayfalar arasında kalıp, kılıf halinde yükseklerde muhafaza edilerek, okumaksızın, anlamı üzerinde düşünmeksizin, hayatımıza hakim kılmaksızın insanlığa yarar sağlamıyor! Kur'ana sahip olmadıkça, Kur'anın dediğini yapmadıkça dünyada; huzuru, barışı, kardeşliği, sevgiyi, insanlığı yakalamamız mümkün olmayacak, cehennem gibi bir dünya bizi bekleyecektir!

 

     Çok Günahı Var!

 

Garip gurabanın bizde ahı var,

Hali sormayanın çok günahı var,

İçinde bir boşluk her gün vahı var,

Candan sarmayanın çok günahı var!

 

Allah'ı anlatıp şuur vermedik

İçtenlikle sevip gönle girmedik

Mana kapısından bakıp görmedik

Öze varmayanın çok günahı var!

 

Her an nefret ettik daim dışladık,

Hiç örnek olmadık sıkça taşladık,

Çokça iteledik ve de fişledik,

Gönle girmeyenin çok günahı var!

 

Kalbe sevgileri aktıramadık,

Kur'an'a saygıyla baktıramadık,

Barış ışığını yaktıramadık,

Şuur vermeyenin çok günahı var!

 

Samimi olmadık riyaya koştuk,

Kur'an'ı bıraktık batılla coştuk,

Dünya yalanına şaştıkça şaştık,

Hakka ermeyenin çok günahı var!


Yazarın Diğer Yazıları