Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
AİLE VE MUALLİMLİK
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
FIRSAT
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Konya Aydınlar Ocağı yine bir güzelliğe imza attı, her zaman olduğu gibi. Seydişehir'li şair Cemal Oğuz Öcal'ı, Eğitimci/ Tarihçi/ Yazar Ercan Arslan
tanıttı…
Seydişehir'in İncesu köyünde dünyaya geldi. İlkokuldan sonra tahsiline Konya Öğretmen okulunda devam etti. İstanbul Erkek Öğretmen Okulu'ndan mezun olarak 1935 yılında öğretmenliğe başladı. Değişik yerlerde sekiz yıl ilkokul öğretmenliğinden sonra Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji Bölümüne girdi. 3 Mayıs 1944 yılında Hüseyin Nihal Atsız'ın Ankara'ya gelişi dolayısıyla düzenlenen öğrenci nümayişine katıldığı için devrin idaresi marifetiyle okuldan tardedildi. Bu nümayiş dolayısıyla Tek Parti İdaresi tarafından Irkçılık-Turancılık davasına dahil edilerek Hüseyin Nihal Atsız, Alparslan Türkeş, Ankara Musiki Muallim Mektebi müdürü Orhan Şaik Gökyay, Hikmet Tanyu, Türk Tarihi Profesörü Zeki Velidi Togan, Reha Oğuz Türkkan, Cihat Savaş Fer, Nurullah Barıman, Cihat Fethi Tevetoğlu, Nejdet Sançar, Cebbar Şenel Hamza Sadi Özbek, Hasan Ferit Cansever gibi Türkçülerin de bulunduğu davada tutuklandı, tabutluklarda hapsedildi. On bir aya mahkûm edilmesine karşılık dava temyizden döndü ve diğer sanıklarla beraber beraat ederek hapisten çıktı. Öğretmenliğe dönemediği için piyasada değişik işlerle uğraştı. 1947 yılında zorluklarla döndüğü öğretmenlik mesleğinde döndü.
1971 yılında İstanbul'da vefat etti. Cenazesi Sakızağacı Mezarlığı'nda 4. adada toprağa verildi.
Öğretmen olarak yurdun birçok il ve ilçelerini gezdi. Gezdiği yörelerde yurdumuzun güzelliklerini şiirlerine yansıttı. Bu güzellikleri millî bir sevgiye dönüştürdü. Şiirlerinde ağırlıklı olarak Türkçülük yolundaki duygularına yer verdi. Hece ölçüsünü başarıyla kullanan Cemal Oğuz Öcal, coşkunluk yüklü şiirleriyle okul çağındaki çocukların aradığı bir şair oldu. Bir eserini bu yönde çocuk şiirleriyle oluşturdu. Millî duyguları terennüm eden şiirleriyle tanınan bir şair oldu.
Şiirleri Orhun, Bozkurt, Çınaraltı, Tanrıdağ, Bucak, Serdengeçti, Toprak, Türkeli, Büyük Dâvâ, Ocak, Büyük Türkeli gibi Türkçü, milliyetçi dergilerde yayınlanmıştır. İmzasını Türk isim kalıbına uygun olarak Fâzıloğlu Cemal Oğuz Öcal şeklinde kullanmıştır.
SELAM
Selam sana candan ey güzel Konya
Suyun gibi temiz diline selam!
Çalamadan gitti bir doya doya,
Dertli kopuzumun teline selam!
Gerçek aşıkların ulu pirine
"İnce Minare”nin taştan şiirine,
"Sultan Aleettin”in (!) binbir erine
Tarihe karışan seline selam!
"Akyokuş Yolu”ndan gelip geçene,
Yaylaadan yaylaya konup göçene
Bahçenden tomurcuk bir gül seçene,
Fidan boylu kıza, geline selam!
"Koçhisar"dan gelene kaymak tuzuna
"Sille'nin dillere destan kızına,
Kışın çamuruna, yazın tozuna,
Ilgıt, ılgıt esen yeline selâm!..
Arslanlı Kışla"nın koçaklarına,
Topuna, Tüfeğine, uçaklarına
Bilgi, şefkat, ülkü ocaklarına
Hudutsuz ovana, beline selâm!
Rahmetli "Ata" nın tunçtan heykeli,
Kılıç, Başak tutan sihirli eli
Bu hasretlik beni edecek deli,
Doğduğum o Türkmen iline selam!..
"Dede Bahçesi"ne, güzel "Havzan"a.
O cennet yerleri gezip tozana,
"Aşık Mehmet” adlı büyük ozana,
Kalpleri bağlayan yoluna selam!
Sözün de, sazın da, ehli sendedir,
Türklük için çarpan yürek tendedir
Bu yola baş koyan kuluna selâm!
Dertlere şifadır Bağın, bostanın,
Yazmakla tükenmez şanlı destanın,
Etlekmek pişiren "Ali Usta"nın,
Mübarek eline, koluna Selâm…
"Karatay", "Sırçalı" medresesine,
"Babalık", "Ekokon" gazetesine,
"Tahira"nın yaz, kış şen kahvesine,
Caddenin, sağına, soluna selâm!..
Alettin Tepesi" cennet mi, nedir?
Görmedim yüzünü üç, dört senedir
Her kadının birer müşfik annedir
Körpe yetimine, duluna selâm!
En güzel eserin "meram"dır, "Meram",
Onsuz dünya haramdır haram
Yine sızlamaya başladı yaram
Eski hasırına, çuluna selam!
"Takkeli Dağ” "Loras” "Kızlar Kayası”
Cilveyle yoğrulmuş yarin mayası
Yatmadın koynunda bir gün doyası
Burcu burcu kokan gülüne selam!
Uçarken ufkunda yeşil turnalar
Çalınır meydanda davul, zurnalar,
Gürül gürül akar cömert kurnalar,
"Beyşehir” "Karaveren” gölüne selam
Tütüyor burnumda "Çebiç Asması”
Mis kokulu divlek, "Balcan Basması”
"Höşmerim”dir tatlıların yosması,
"Tandır ekmeği”nin külüne selamé
Şükür Hak'ka boldur, ekmeğin, aşın,
Ölçülmez ne ayla, ne günle yaşın
Cevahir gibidir toprağın, taşın
Çiçek, meyve yüklü dalına selam!.
"Aşıkan yolu”na, Millet Parkı'na
Ruhları coşturan ünlü şarkına
Vardım bu sevdanın yeni farkına
Çayırdan, çimenden halına selam
Bandonun çaldığı İzmir marşına
"İspa Pazarı”na uzun çarşına
Kurban olam pilavına, turşuna
Canım pekmezine balına selam
Konuya, komşuya, gence kocaya:
Bayan "Sabile"ye de "Ali Hoca"ya
Gece, gündüz tüten mutlu bacaya
"Emine Abla" nın falına selam,
Vatanı bir baştan bir başa gezdin
Gurbet elde tatlı canından bezdin
"ÖCAL"ın uzunca bir destan düzdün
Verme şu dünyanın malına selam!
AİLE VE MUALLİMLİK
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
NE KADAR SAMİMİYİZ?
MIZRAK ÇUVALA GİRMEZ
MANKURTLAR
SELÇUKYA NELER YAPIYOR?
GÖNÜL FATİHLERİ
16 KONYA EFSANESİ
ERENLER DÜNYASI
VAKT-İ MUHABBET