BİR DÖNER HİKÂYESİ VE TİCARİ AHLAK

Neden bu konuyu seçtim? Geçenlerde bir dost karnını doyurmak için bir dönerciye uğramış. Bakmış ki dönercinin camında; "Döner 40 Lira” yazıyor. Tabii bu fiyatı görünce sevinmiş, ucuz döner yiyeceğim diye. "Döner 40 lira” yazıyor ya, hiç sorgusuz sualsiz: "Bana bir döner yapar mısınız?” demiş. Uzun bir beklemeden sonra döner hazırlanmış. O da 40 lirayı hazırlamış kasaya varınca; "bey efendi 150 lira” demez mi dönerci? Döner isteyen dost şoke olmuş ve: "camda 40 lira yazıyor” deyince dönerci diklenmiş; "o tavuk döner” adam: "neden cama; "Tavuk döner 40 lira, et döner 150 lira yazmıyorsunuz?” dediği zaman dönerci daha da celallenmiş; "ne demek istiyorsun?” diye.  

   Tüm dönercileri tenzih ederim ama böyle fiyat oyunu yapanlar var. Halbuki açık ve net olarak bunun fiyatı bu, şunun fiyatı şu…dense daha iyi olmaz mı? Daha çok itibar kazanma mısınız? Herkese o dönerciyi veya o lokantayı tavsiye etmez misiniz? Gelen misafirlerinizi oraya götürmez misiniz?

Elinize ne geçecek aldatmakla? Aslında aldatan aldanır. Müşteri kandırarak, çok kazanacağım sananlar bilsinler ki zarar ediyorlar, kendi elleriyle kendilerini tehlikeye atıyorlar.

Bakınız bu hususta Rabbimiz ne buyuruyor;  

 

"Ey inananlar! Allah'a karşı saygılı olun ve özü-sözü doğru olanlarla beraber bulunun.” (Tevbe 119)

 

 "Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hali müstesna, mallarınızı, batıl (haksız ve haram yollar) ile aranızda (alıp vererek) yemeyin. Ve kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah, sizi esirgeyecektir.” (Nisa/29)

"Ey iman edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak ticareti size göstereyim mi? Allah'a ve peygamberine inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihat edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır.

(Bunu yapınız ki) Allah, günahlarınızı bağışlasın, sizi içinden ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koysun. İşte bu büyük başarıdır. Seveceğiniz başka bir kazanç daha var: Allah'tan bir yardım ve yakın bir fetih (Mekke'nin fethi). (Ey Muhammed!) Mü'minleri müjdele!” (Saf/10-13)

 "De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah'tan, Resûlünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.” (Tevbe/24)

 "Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.” (Nur/37)

Sevgili Peygamberimiz de şu hususlara parmak başara;

 

"Alışveriş yapanlar birbirlerinden ayrılmadıkları sürece (alışverişi kabul edip etmeme konusunda) serbesttirler. Eğer dürüst davranırlar ve (malın kusurunu) açıkça söylerlerse, alışverişleri bereketlenir. Fakat kusuru gizler ve yalan söylerlerse, (yaptıkları) alışverişin bereketi gider.”

 

 "Tarttığınızda fazlasıyla (tartarak) verin.”

"Satarken, satın alırken, alacağını talep ederken hoşgörülü davranıp kolaylık gösteren kimseye Allah (cc) rahmetiyle muamele eylesin.”

"Bizi aldatan, bizden değildir.”

"Allah, sizin namazlarınıza, oruçlarınıza değil, para münâsebetlerinize bakar.”

Hazret-i Ömer -radıyAllahü anh-, bir kimse methedildiği zaman, methedene, üç şeyi yâni:
          "Hiç sen onunla; komşuluk, yolculuk veya ticâret yaptın mı?” diye sordu.
Muhâtabı üçünü de yapmadığını söyleyince:
           "Zannedersem, sen onun câmîde Kur'ân okurken başını salladığını gördün!” dedi.
          Adamın da:
       "Evet, yâ Ömer! Benim gördüğüm öyle idi.” ifâdesi üzerine Ömer -radıyAllahü anh-:
"O zaman medihte bulunma! Zîrâ ihlâs, kulun boynunda değildir.” buyurdu.

Dostlar, sözle, yapmacık hareketlerle dürüstlük olmaz. Dürüstlük; yaşanan bir hayattır, her zaman geçerli olan bir insanlık ilkesidir. Mümin asla yalan söylemez ve hile yapmaz. Hele ayak oyunları içine hiçbir vakit girmez


Yazarın Diğer Yazıları