Bir Darbenin Çağrıştırdıkları!

Sevgili gönül dostu, değerli insan Ali Gündem, 27 Mayıs ile ilgili bir hatırasını gönderdi. Bendeniz de, "bunu paylaşabilir miyim?” diye sordum. Cevaben; "Memnuniyetle” dedi. Bunun için sizinle paylaşmak istiyorum.
 

UNUTULMAYAN HATIRALAR…
" GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ… HAYALİ CİHAN DEĞER . "
" KÜLLER , KORLARI ; HATIRALAR ; SEVGİLERİ BESLER . "

BUNDAN TAM ( 58 ) SENE EVVEL

27 mayıs.1960 CUMA Günü ilk okulu bitirmiş, mezun olmuştum. Evimizin karşısındaki şeker fabrikasına, Adnan Menderes gelecekti. Zaten her sene gelirdi. Herkes gibi bende yol kenarında çocukça bir sevinçle ve merakla başbakanı bekliyorduk. Fakat öğleden sonra , 
Başbakan bir türlü gelmediği gibi yol kenarına, asker, jandarma , polis, İnzibat , bekçi ve zabıta gibi güvenlik güçleri sıralanmaya başlamıştı.


O zaman iletişim olmadığı için, sebebini sonradan anladık. Afyon' da Başbakan tutuklanmış ve ihtilal olmuş dediler. O yaz, Kur'an kursları olmadığı için, " hoca ” lara giderdik. Ben de o yaz hocaya gitmiştim. Boş bir evin zemin katında hasırlar üzerinde 
hoca önünde Kur'an Dersi görürdük. Ben henüz Kur'an'a Yeni geçmiştim. 
Hocanın önünde dersimi okurken evin önüne bir jip durdu. Birkaç kişi paldır küldür baskın yaparak içeriye girdiler.

Bir tanesi bana dönerek:

" – Kapat oğlum o kitabı!” Diye bağırdı. 

Biz hepimiz korkmuş ve korkudan büzülmüş kalmıştık. Daha sonra o uğursuz kişi hocaya dönerek:

" – Hoca, çocuk okutma belgen var mı?” Diye sordu.

Hoca da:

" – Hayır yok! ” Deyince:

" – O zaman haydi karakola” diyerek hocayı zorla jipe bindirip götürürlerken, aynı uğursuz adam bizlere dönerek:

" – Haydi ulan! Siz de evlerinize gidin! "

Diye bağırdı. Bizi dağıttı. Biz de çocuk aklımızla; " tatil oldu” diye seviniyorduk.

Akşamleyin babam durumu öğrenince, hem ağladığını ve hem de onlara nasıl beddua ettiğini hiç unutamam.

O yıl Konya İmam-Hatip Okuluna Kaydoldum. İmam- Hatibe başladığım ilk günlerde,
rahmetli Adnan Menderes, O zamanki CHP başkanı sağır Paşa (ermeni dölü gavur paşa ) 
namıyla tanınan İsmet İnönü'nün etki entrika ve teşvikleri ile (17 Eylül 1961 günü ) idam edildi. Kimse protesto dahi edemedi…

Yaklaşık 30 sene kadar sonra o bizi okutan o hoca, (Derbent'li Mustafa Bağcı, nam-ı diğer , hafız fabrikası ) ile bizim camide karşılaşınca ellerini öptüm. 30 sene önceki olayı hatırlatınca, hemen ellerime sarıldı ve:

" – Hoca Mahşer Günü şahidim olacaksın inşallah” deyince, ben de;

" – Hocam, sen de benim şahidim ol!”  Dedim ve ahidleştik. 

30 seneye yakın liselerde görev yaptım. Her zaman sınıfa sorardım:

" – Kaç kişi Kur'an okumasını biliyor” Diye. Aldığım cevaplarda öğrencilerimin 
çoğunluğu Kur'an okumasını bilmediklerini görünce, ben de buna çok üzülürdüm. 

Buraya kadar üzüntü ve hüzün sebebini belirttim…

Sevincime gelince, Allah'ıma binlerce şükür, seçmeli de olsa, okullarda Kur'an-ı Kerim resmi ders statüsüne girdi. Her zaman bulunduğum meclislerde şunu söylerdim:

" – Eğer yetki bende olsa, Türkiye'deki bütün İmam-Hatip Liselerini Kapatırım.” Dediğim zaman, herkes bana tuhaf tuhaf bakarlardı.

Ben de şu ifadeyi ilave ederdim:

" – İmam – Hatiplerin Müfredatını Liselere uygulardım.”
Deyince... Herkes bir türlü bunun ( BU ŞEKİLDE ) olacağına inanamazlardı…

Teşekkür ediyorum Ali Gündem'e. Asıl teşekkür; Türkiye'de darbeleri sonlandıran, ihanet şebekelerine gerekli dersi veren devlet ricaline!


Yazarın Diğer Yazıları