BABASIZ GEÇEN ALTMIŞ BİR YIL

Aradan tan 61 sene geçti. Hala unutamadım. 08 Eylül 1963 tarihinde kaybettim babamı. Her ne kadar baba da olsam, dede de olsam "baba" duygusu başka.
Küçük yaşta (15 yaşında) anneyi, babayı kaybetmenin acısını yaşayan bilir. Ata sevgisi anlatılmayan olay. Bana ister kızın, ister yadırgayın, ne derseniz deyin sol tarafımın acısı geçmedi, geçmiyor. Her halde ölünceye kadar devam edecek bu.
Ne vakit, baba ve anne şiiri okunsa, ne zaman anne ve babalardan söz edilse bir başka oluyorum, gözyaşlarıyla doluyorum.

Annem ve Babam öldüğünde İmam Hatip Okulu ikinci sınıfa geçmiştim. O yaz mevsimi benim için kış oldu. Tabii o sene ikinci sınıfta kaldım. Hayatım bundan sonra hep kahırla, sıkıntıyla, dert ve hüzünle geçti!

Elbette Takdir-i ilahi, muhakkak bunda da bir hikmet var. Ama üzülmek, kederlenmeden, gözyaşı dökmeden, o günleri tekrar tekrar hatırlamadan da durulmuyor.     

 

Babam!

 

Bin Dokuz yüz altı Temmuz ayında,

Çavuş beldesinin Bükçe köyünde,

Türkmen yiğit doğdu Yörük soyunda,

Neşelere boğdu sevgili babam!

 

Köyleri dolaştı gitti illere,

El avuç açmadı namert ellere,

Sırtında heybesi düştü yollara,

Yokluklara değdi sevgili babam!

 

Hayatı kahırdı ömrü de çile,

Hiç huzur bulmadı gülmedi bile,

Çektiği sıkıntı gelemez dile,

Dertleriyle doğdu sevgili babam!

 

Hep temiz kazandı helalden yedi,

İslam'ı haykırdı Hakkı söyledi,

Kanaat ederek sabır eyledi,

Hakka boyun eğdi sevgili babam!

 

Yaş elli yediydi hüzünlü yazdı,

Annemi kaybetti gönlü ayazdı,

Takdir-i ilahi böylece yazdı,

Kederleri yığdı sevgili babam!

 

Kalbi kan ağladı günleri yaslı,

Can evinde kilit elemler aslı,

Altmış üç yılında kapattı faslı,

Mezarına sığdı sevgili babam!

 

 

 

Gel de Bana Sor

(Annemin Vefatı; 11 Temmuz 1963- Babamın Vefatı; 08 Eylül 1963)

 

Dokuz yüz altmış üç, gözyaşım taştı,
Mevsim yazdı, lakin yüreğim kıştı.
Annem öldüğünde feleğim şaştı,
Öksüzlük ne imiş gel de bana sor!

 

Araları kısa, üç aylık zaman,
Bir anda öldüler, halim pek yaman,
Dört kardeş döküldük, aman ki aman,
Öksüzlük ne imiş gel de bana sor.

 

Yaşım on beş idi, çocuktum belki,
Yediğim darbenin ilkiydi ilki,
Unutulmaz derin yara bu yılki,
Öksüzlük ne imiş gel de bana sor.

 

Üzüntüm ruhuma bir "akar” oldu,
Gariplik boynumu hep yıkar oldu,
Tattığım acılar pek yakar oldu,
Öksüzlük ne imiş gel de bana sor.

 

 

Bîçareyim Ben!

(Annesiz –Babasızlık Üzerine)

 

Susuz bir ırmağım akamıyorum,

Annesiz babasız bîçareyim ben,

Karanlığa daldım çıkamıyorum,

Öksüz ve yetimim bîçareyim ben!

 

Serabın içinde bir hayaldeyim,

Onlarsız durgunum çok melaldeyim,

Hayattan yorgunum bak ne haldeyim?

Hasret durağında bîçareyim ben!

 

Ebeveynin yoksa tutmaz hesaplar,

Ağyarlar gelir de bir hançer saplar,

Akar gözyaşları almıyor kaplar,

Kelamlarım bitti bîçareyim ben!

 

Öksüzlük derdini bildiniz mi hiç?

Resimde teselli buldunuz mu hiç?

Boynu bükük yaslı kaldınız mı hiç?

Sarardım hazanda bîçareyim ben!

 

 

Gel de Ağlama!

 

Her zaman her yerde yoksullar yorgun,

Ciğer delen hale gel de ağlama,

Derdinden bîçare kederle vurgun,

Görülen ahvale gel de ağlama!

 

Sormak gerekmez mi garibanları?

Nedir nerelidir nasıl anları?

Unutabilir mi hiç olanları?

Yapılan ihmale gel de ağlama!

 

Şefkat kanadını sermemek ayıp,

Başından geçeni sormamak ayıp,

Yaralı kalpleri sarmamak ayıp,

Yakıcı minvale gel de ağlama!

 

Bir hayat ki soru içinde soru,

Duygusuzca kalmak zorların zoru,

Sineleri yakar ateşin koru,

Girilen melale gel de ağlama!


Yazarın Diğer Yazıları