AYNI DUYGULARI PAYLAŞABİLMEK

"Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşır”.Gerçekten bu, çok değerli bir ifade. Her zaman karşılaşırız. O kadar ki evimizin içinde, arkadaş topluluğunda, dost meclislerinde…

Paylaşmak, başkalarına duyulan ilginin ve güvenin bir ifadesidir. Birbirine ilgi duyan ve güvenen insanlar güçlü topluluklar ve toplumlar oluştururlar. Bencilliğin yaygın olduğu, herkesin her şeyi kendisine istediği organizasyonlarda ve toplumlarda gerilim, kıskançlık, kızgınlık, nefret ve intikam duyguları yerleşir.

Paylaşmak yakınlaştırır. Onun için: "veren el, alan elden üstündür” buyurur sevgili peygamberimiz.

Aynı duyguları paylaşmak; Bayrak, Vatan, İnanç, milli ve manevi değerlerde aynı hedefe doğru yönelmektir.

Bu hususta çok hikâye ve fıkra bile var. Şöyle ki;

Adamın biri dört kişiye bir dirhem verdi. Adamlardan biri: - Bu parayla engûr alalım, dedi. Diğeri Arap'tı: - Hayır, dedi, ben inep isterim, engûr değil. Üçüncüsü Türk'tü:- Ne engûr, ne inep, bununla üzüm alalım, diye tutturdu. Dördüncü kişi Rum'du, o da itiraz etti: -Bırakın bunları bununla istafil alalım. Derken kavgaya başladılar. Pek çok dil bilen âlim onlara: - Durun, dedi, hepinizin de istediği olacak. Parayı aldı, onlara üzüm getirdi.” Aralarında anlaşamayan bu insanların her biri aslında aynı şeyi istemektedirler. Bu hikâyeden yola çıkarak "Aynı dili konuşan insanlar değil aynı duyguyu paylaşan insanlar birbirini anlayabilir.” Mevlâna felsefesinde ‘üzüm metaforu” evrensel manevî değerleri temsil ediyor. Mevlâna, oğlu Sultan Veled ve Şemsi Tebrizî eserlerinde akliyeci görüşe sert eleştiriler yaparlar.

 

TASAVVUF SIKINTI ANINDA İNSANA FERAHLIK HİSSİ VERİR

Hz. Mevlâna kuru bir akla dayalı kelâmcı değil ruh ikliminin kelâmcısıdır ve kendisi bu kelâm anlayışına göre hareket etmiştir. Tasavvuf, sıkıntı anında ferahlık hissetmesi olarak ifade edilir.

Tasavvufu; İslam'ın ahlak yönü veya İslamın yaşama biçimi şeklinde de anlayabiliriz. Hayatımızı ahlak ilkeleriyle doanntığımız vakit, aynı duyguları paylaşmış oluruz.

GÖNÜL DİLİ İLE OLAYLARA BAKMAK

İnsanî sorunların çözümünde bu yönler dikkate alınması gereken, kalbi muhatap alan ve keşfedici motivasyonları içeren bir ‘kelâm' anlayışı olmalıdır. Mevlâna'nın kelâmı "gönül ve mantık” bağının birlikte kurulduğu bir yapıdır. O, İslâm dünyasının kriz içerisinde bulunduğu bir dönemde yaşadı. Bütün bunlara rağmen, ümitsizliğin, kötümserliğin, geleceğine endişe ile bakmak yersizdir.

Aynı duyguları paylaşmanın bir başka adı; empatidir. Empatide kişinin duygu ve düşüncelerini kontrol altına alması, karşıya yardım etmek için olumlu tavır ve düşüncede olabilmesi önemli bir özelliktir. Aynı dili konuşmak için, aynı duyguları paylaşmak lazım.

 Aynı duyguları paylaşmak için, bedenlerin yanyana olması sart değil. Bazen, çok uzaklardaki sol yanım dediğinle, uyuyup uyanırsın yarınlara..Duyguları paylaşmak önemlidir. Değilse insanlar aynı evin içinde bile kendini yalnız hisseder.

 

     Çok Günahı Var!

 

Garip gurabanın bizde ahı var,

Hali sormayanın çok günahı var,

İçinde bir boşluk her gün vahı var,

Candan sarmayanın çok günahı var!

 

Allah'ı anlatıp şuur vermedik

İçtenlikle sevip gönle girmedik

Mana kapısından bakıp görmedik

Öze varmayanın çok günahı var!

 

Her an nefret ettik daim dışladık,

Hiç örnek olmadık sıkça taşladık,

Çokça iteledik ve de fişledik,

Gönle girmeyenin çok günahı var!

 

Kalbe sevgileri aktıramadık,

Kur'an'a saygıyla baktıramadık,

Barış ışığını yaktıramadık,

Şuur vermeyenin çok günahı var!

 

Samimi olmadık riyaya koştuk,

Kur'an'ı bıraktık batılla coştuk,

Dünya yalanına şaştıkça şaştık,

Hakka ermeyenin çok günahı var!


Yazarın Diğer Yazıları