Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
AİLE VE MUALLİMLİK
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
FIRSAT
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Yazmak ayrı bir güzellik. Yazmak için okumak şart. Okumayan, yazamaz. Yazmayan hayatın gerçeklerini bilemez ve olaylara anlam giydiremez. Onun için Rabbimiz:
"Oku, yaratan Rabbinin adıyla oku” der.
Yunus Emre;
"İlim, ilim bilmektir,
İlim kendin bilmektir,
Sen kendini bilmezsen,
Bu nice okumaktır.
Okumaktan mana ne,
Kişi Hakkı bilmektir,
Çün okudun bilmezsin,
Ha bir kuru emektir.”
Derken, insanoğlunun mutlaka okuması, okuduğunu anlaması, her cümleyi, her kelimeyi hayatına uygulamasını ister.
Eğer İlahiyat gibi manevi eğitim veren bir okuldan yetişmişse insan, o vakit yazmanın, topluma yararlı olmanın, olaylara bîgane kalmamanın önemi bir kez daha kendini gösterir. Bu abd-i aciz kulunuzun, 1976 yılında öğretmenliğe adım atar atmaz, yazarlık serüveni başlamıştır. Allah'a hamdolsun, o günden beri elimizden kalem düşmüyor.
1949 yılında Aymanas'ta doğdum, büyüdüm.
Aymanas
Yeşile boyanmış bahçesi bağı,
Sevdiğim mahalle şirin Aymanas,
Herkesi sarıyor dostluğun ağı,
Sevdiğim mahalle şirin Aymanas!
Dostluk bahçelerinde koşuyorduk,
Konya lehçeleriyle coşuyorduk,
Saf çocukluğumuzu yaşıyorduk,
Sevdiğim mahalle şirin Aymanas!
Tozlu sokaklarda oyun oynadık,
İksirli suyunu içtik doymadık,
Komşumuzdan kötü sözler duymadık,
Sevdiğim mahalle şirin Aymanas!
İlgiyle büyüdük bu yörelerde,
Büyüğe saygı vardı törelerde,
Arıyorum her an acep nerelerde?
Sevdiğim mahalle şirin Aymanas!
Bahar aylarında çiçek açardı,
Rengarenk gülleri koku saçardı,
Bülbül aşka gelir serden geçerdi,
Sevdiğim mahalle şirin Aymanas!
Tüm çocukluğuma el âlem tanık,
Verdiğim emeğe melalim tanık,
Camiler ezanlar hilalim tanık,
Sevdiğim mahalle şirin Aymanas!
Aymanas (Aya Mannis veya Aya Manos), Osmanlı döneminde bir köydür. Manosya isimli bir Hıristiyanın isminden dolayı bu semte; "Aymanas” adı verilmiştir. "Manosya” olarak da söylenir. Semt, Büyük Aymanas ve Küçük Aymanas olarak ikiye ayrılmaktaydı. Halk;
-"Aymanas” ismi,"Ayminas” isimli bir gayri Müslimden dolayı bu ismi almış” diyor.
Aymanos, XV. Yüzyılda Konya'ya bağlı bir köydü. Ahalisi, XVI. Yüzyılda, öşürden muaf olmak için Konya merkezine göç etti. Bu nedenle Aymanos, Konya'nın sayfiyesi haline geldi. Nitekim XVIII. Yüzyılda bağ ve bahçeleri ile meşhur bir yöre idi. Sonradan Konya ile birleşerek bir semt haline gelmiştir.
Küçük Aymanas; Kalfalar Mahallesi olarak isimlendi. Hacı kaymak Camiinin ilerisinde yol ikiye ayrılır. Sağdaki yoldan Hasan Köy'e gidilir. Hasan Köy; bugün mahalle olmuştur.
Yaradır!
Dili olsa konuşsa Konya'nın eski hali,
Sırtında sanki kambur asırların vebali,
Bize bir şeyler söyler mesaj yüklü ahvali,
Boşa giden tüm işler içimde hep yaradır!
Aymanaslı fakirdi imkânsızdı halleri,
Kuru ayaz olunca donuyordu elleri,
Diz boyu kar yüzünden zor giderdi yolları,
Canı üşüten kışlar içimde hep yaradır!
Hacı Kaymak adında, eskimiş bir han vardı,
Mecnun Mehmet ağamız, hep buraya uğrardı,
Neyi vardı acaba, neydi garibin derdi?
Hüzünlü o bakışlar içimde hep yaradır!
Ne velesbit, ne motor bineceğimiz yoktu,
Doğru dürüst paltomuz giyeceğimiz yoktu,
Okul azığı, evde yiyeceğimiz yoktu,
Yürek yakan gidişler içimde hep yaradır!
Mahallenin içinden hep can suyu akardı,
Bağları bahçeleri bereketle yıkardı,
Zümrüt gibi bağbandan ne gıdalar çıkardı,
Neşe olan o işler içimde hep yaradır!
Çocukluk Konya'm!
Bahçeli evimiz vardı sekili,
Muhabbet deminde aşk ekili,
Ailede sevgi şefkat dikili,
Sanki gülistandı çocukluk Konya'm!
Komşularım vardı Kalfa Solaklar,
Sessizdi cadde sakindi sokaklar,
Temizdi doğa berraktı sulaklar,
Samimi mekândı çocukluk Konya'm!
Yazın tozlu kışın çamurdu yollar,
Pazara giderdi üretken eller,
Yokluklar içinde kahırlı haller,
Kederlerle yandı çocukluk Konya'm!
Mahalleyi gezen çerçiler vardı,
Eski elbiseyle takas yapardı,
Hepsini para yerine sayardı,
Unutulmaz andı çocukluk Konya'm!
Hiçbir zaman yeni esvap giymedik,
Uykusuz geceleri hiç saymadık,
Herkes gibi nimetlere doymadık,
Eleme boyandı çocukluk Konya'm!
Bayramlar her vakit boynum bükerdi,
Ziyaret yapmayı canım çekerdi,
Kimsesiz oluşum içim yakardı,
Acı bir zamandı çocukluk Konya'm!
İyi ki Konya'da doğdum, Konya'nın ekmeğini yiyor, bu şehrin nimetlerinden yararlanıyorum. Bu başkentin; kültür ortamından faydalanıyorum. Hamdolsun yüce Rabbime.
Bu şehre borcum var. Yaşadığım sürece bu borcumu ödemek için elimi değil gövdemi taşın altına koydum ve aynı minvalde devam edeceğim. (21 MAYIS 2024)
AİLE VE MUALLİMLİK
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
NE KADAR SAMİMİYİZ?
MIZRAK ÇUVALA GİRMEZ
MANKURTLAR
SELÇUKYA NELER YAPIYOR?
GÖNÜL FATİHLERİ
16 KONYA EFSANESİ
ERENLER DÜNYASI
VAKT-İ MUHABBET