AVRUPA’NIN DÜŞTÜĞÜ DEREKE: “İNSAN HAYVANAT BAHÇESİ!”

"İnsanlık” dersi vermeye soyunan ama barbarlıkta sınır tanımayan Avrupa'nın en büyük insanlık ayıbı "İnsan Bahçeleri”nde insanlar ziyaretçi bekleyen birer hayvanmış gibi kafesler içinde teşhir edildi!

Dünya tatlısı siyahi bir çocuğa maymun muamelesi yapılıp çitlerin dışından ona yemek atarken çekilen resmi, yürekleri dağlar!

Birçok Siyu yerlisi, Eskimo ve Afrikalı yerliler, bu bahçelerde, yoğun bir iş günü geçiren insanları eğlendirmek için hafta sonlarında sergilendikleri kafeslerde hayatını kaybetti.

Yalnızca yeni bir medeniyete değil, aynı zamanda hiç tanımadıkları virüslerin neden olduğu hastalıklara da ayak uyduramayan bu insanların kimi yakalandıkları verem, veba, suçiçeği gibi hastalıklardan, kimisi de aşırı soğuk ve yetersiz beslenmeden dolayı hayatını kaybetti.

1904 yılında Samuel Verner adlı evrimci bir araştırmacı tarafından Kongo'dan getirilip zalimce zincirlenerek kafese kondu. Birkaç şempanze, bir goril ve bir orangutan ile birlikte "insanın eski ataları" adı altında kafes içine alınarak hayvanat bahçesindeki ziyaretçilere sergilendi!

Bu insanlar özel eğitimlere tabi tutulup, aslanlara, maymunlara, köpeklere öğretilen gösterileri yapmak zorunda bırakılmışlardı.

O dönem Paris'ten Riga'ya, Bern'den Varşova ve Bükreş'e kadar hemen hemen bütün Avrupa'yı dolaşan Michael, sirklerde ve yabancı halk ve ırkların teşhirinde nasıl rol aldığını hâlâ çok net hatırlıyor. Bugün 88 yaşında olan Michael, uzun süre o dönemden hiç bahsetmek istememiş. Yabancı halk ve ırkların teşhiri ve sirklerde yer almaktan, çok erken yaşta nefret etmeye başladığını kaydeden Michael, yıllar sonra kendi ve ailesinin hikâyesini anlatan bir kitap yazmaya karar vermiş;

Kitabın adı "Alman ve Üstüne Bir De Siyahî Olmak”.

Michael, "Biz siyahîlerden her zaman neler yapabildiğimizi kanıtlamamız ve yapmamız isteniyor. Benim ten rengime ve görünümüme sahip bir insan bir Alman gibi düşündüğünü nasıl kanıtlayabilir. Bana kimse güvenmek istemiyor. Sürekli bir şeyler kanıtlamak zorundayım. Bunun artık sona ermesini istiyorum. Alman olmanın da renkleri olduğu artık kabul edilmeli” diyor.

Çok değil bundan 55 yıl öncesine kadar Belçika, Hollanda, İspanya, Macaristan, Almanya, İsveç, İtalya, ABD'de, bir değil pek çok kentinde 1870'lerden 1960'lara kadar Afrika'dan getirilen insanlar etrafı dikenli tellerle çevrili hayvanat bahçelerinde teşhir ediliyorlardı.

"Vahşi insanlar, ilkeller, insana benziyorlar, insanoğluna en yakın varlık galiba” diye tasnif ediliyorlardı. Hayvanat bahçelerinde, fuarlarda, sergi alanlarında teşhir edilmek için binlerce insan kadın, erkek, çocuk Afrika'dan gemilerle taşınıyorlardı. İnsanlar nadir hayvanlarmış gibi seçiliyorlar ve kafese konuyorlardı.

Fuar alanının dışındaki levhada "Lütfen yiyecek vermeyin daha önce beslendiler” yazılıydı. Çoğunun üzerindekiler çıkarılıyordu, göğüsleri açıktaydı. Bazıları intihar etti, bazıları ise teşhir edilirken öldü. Ölen de sergilendi. Aynı dönemlerde bazı bilim adamlarının görüşleri de aktarılıyordu: "Haftalardır bunların üzerinde çalışıyoruz, bunların aklı aşırı derecede geri. Fevkalede saldırganlar ve hiçbir hisleri yok. İnsana en yakın vahşi örneği denebilir”

1931'de Paris'te, Eiffel'in altında açılan İnsan Hayvanat Bahçesi'ni 34 milyon kişi gezdi. 82 yıl önce yeni kıtada ekonomik buhran, Sovyetler'de kıtlık vardı. Avrupa'da ırkçılık yükselişteydi. Eiffel'in altında açılan insan hayvanat bahçesinin tanıtımında "Fransa'nın medeniyet misyonunu gerçekleştirirken nelerle meşgul olduğunu keşfedin” yazıyordu.

BELÇİKA'DAKİ BAHÇE 1958 YILINA KADAR ZİYARETE AÇIKTI
Öyle ki, Avrupa'daki son "İnsanat Bahçesi” ancak 1958 yılında, Belçika'da kapatılabilmişti. Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar...

1900'lerin başlarına kadar tutsak edilen Afrikalılar, Kızılderililer, Aborjinler Avrupalılar tarafından hapsedilerek seyrediliyordu. En çok ilgiyi Afrikalılar çekiyordu. 1889'da Paris'te yarı çıplak şekilde sergilenen çoğunluğu Afrikalı 400 tutsağı, 18 milyon insan ziyaret etmişti. Kısa süre sonra Kuzey Amerika da bu kervana katıldı.

 

En çok ilgiyi Afrikalılar çekiyordu. 1889 yılında Paris'te yarı çıplak şekilde sergilenen çoğunluğu Afrikalı 400 tutsağı, 18 milyon insan ziyaret etmişti. En çok aşağılanıp, rencide edilenlerden biri, Ota Benga adlı yerli Afrikalıydı. Çıktığı avdan köyüne döndüğünde karısının ve iki çocuğunun, kabilesinin çoğuyla birlikte öldürüldüğünü gördü. Bu vahşeti yapanlar, Amerika'dan gelmişlerdi. Sanki alışveriş listesi gibi tutuşturulmuş kâğıtla gelmişlerdi.

 

Batı Dedikleri!

 

"Medeniyet” diye yola çıktılar,

Demokrasi ile ülke yıktılar,

Terörle beslendi canlar yaktılar,

Batı dedikleri Firavun soyu!

 

"İnsanlık” diyerek hep kandırdılar,

Tüm dünyayı teröre yandırdılar,

Uyuşturucuya kan bandırdılar,

Batı dedikleri Firavun soyu!

 

 

 

Barışın adıyla barışamadı,

Hakkın davetine erişemedi,

Merhamet tadıyla buluşamadı,

Batı dedikleri Firavun soyu!

 

Ezelden beridir Hilal'e düşman,

Hasan'a Ahmet'e Bilal'e düşman,

İnsanlığa ait her hale düşman,

Batı dedikleri Firavun soyu!

 

Vampir devletlerle birlik oldular,

Siyonist hainle dirlik oldular,

Ülke sömürdüler varlık oldular,

Batı dedikleri Firavun soyu!

 

Beyin yıkadılar köle ettiler,

Bastıkları yeri çöle ittiler,

Petrole oturup çalıp gittiler,

Batı dedikleri Firavun soyu!

 

Müslüman'a kini dinmiyor asla,

Haçlı zihniyeti sönmüyor asla,

Domuzluk huyundan dönmüyor asla,

Batı dedikleri Firavun soyu!

 

Kur'an'a ezana yasak koyarlar,

"Yo” diyenlerin gözünü oyarlar,

Zalimlik yaparlar şerre uyarlar,

Batı dedikleri Firavun soyu!

 

Barışa huzura savaş açarlar,

Kardeşliğimize zehir saçarlar,

İnsanı yerler kanını içerler,

Batı dedikleri Firavun soyu! (18 ARALIK 2023)

 


Yazarın Diğer Yazıları