Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
AİLE VE MUALLİMLİK
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
FIRSAT
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
“ilk insan bir emanet yüklendi omuzlarına. O zaman başladı kıyamete kadar sürecek imtihanım..
“bir zaman Rabbim meleklere, “ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. ……
O’nun kulluğa ihtiyacı yoktu, ama kulluğun Rabbine ihtiyacı vardı. Bilmiyordum şükür denizinde nasıl yüzülür? Kaybolmayan düşleri bilmiyordum. Geleceğe gönderilmiş adressiz mektuplar gibiydim. Zamanın kesik parmaklarından içime sızan bir acı duyuyordum. Toprağıma yağmur karışıyordu. Yürüyebilir miydim kesik iplerinde kâinatın? Uyuyabilir miydim ağaçlar gibi göklere doğru? Köklerimle sana tutunabilir miydim? Senin “Ol” emrinle yoktan var olmayı bildim.
Havadan, sudan ve ateşten geçen ben miydim? Cansız bedenimin içinde yeniden şekillenen yeryüzünü, ırmakları, dağları taşıyordum içimde. Etten kemikten bir insandım ben. Bu iskelet beni mi taşıyacaktı? Yoksa ben mi onu taşıyacaktım? Be kemikler hareket ettiğinde nasıl dik tutacaktım onları? Onu kim besleyecekti? Bu haliyle gücü bedenimi beslemeye yeter miydi? Damarları bedenime bir ağaç gibi döşeyen yaratıcımın bilgisine emanet ediyordum kendimi. Ben ne kadar çamurdansam, kalbim o kadar Allah’tandı. Bedenimde bir ırmak gibi akacaktı kanım, o aktıkça ben ısınacaktım, beslenecektim, korunacaktım. Kanım kalbimde temizlenip yeniden akarken ben her an arınacaktım.
Kulaklarım vardı, duymayı öğrenecektim, gözlerim vardı gökyüzüm olacaktı. Kirpiklerim, tüyden muhafızlarım… emniyet üstüne emniyet, güven üstüne güven… kendimin kalesiydim, kalkan bendim, mızrak ben… Rabbim beni her şeyden korurken, ben korunabilecek miydim kendimden? Henüz tadını bilmediğim yemişlerin lezzeti yerleşecekti dimağıma.bedenimde taşıdığım her bir odacıkta milyonlarca hücrem ne zaman ne yapacaklarının bilgisini ne zaman edinmişlerdi acaba?...
………………
Evet bu cümlelerle devam ediyordu Sahura Yağmur Arıcan’ın kitabı. Alışılmışın ötesinde bir çalışmaydı bu. Şimdiye kadar okuduğum binlerce, on binlerce romandan bambaşka bir biçimde ele alınmıştı. Bu, orijinal ve değişik çalışmayla editör sayın Vural Kaya’yı tebrik ediyorum. Asıl şükranlarımı; değerli yazar kardeşim Sahura Yağmur Arıcan’a sunuyorum.
Kitabın her bölümü sonunda “satır arası” olarak, bir çeşit özetleme ve hatırlama notları yer alıyor. Yine her bölüme, değişik tarzda şiirler yerleştirilmiş.
Kitap; Hz. Adem’in yaratılışı, daha doğrusu insanın dünyaya geliş serüvenini konu ediniyor. Adem’in cennete konuluşu, yasak meyveden yemesiyle, cennetten çıkarılışı, tevbesi, Arafat’ta Hz. Havva ile buluşması…
Aralık ayı, Mevlana ihtifaline denk gelen bir ay! Hepsinden güzeli ve önemlisi, Konya Kitap günlerinde böylesine güzelliklerin yaşandığı, en güzel bir çalışma! Emeği geçenlere şükranlarımı bir kez daha yeniliyor, yeni çalışmalara imza atmalarını cenabı Allah’tan diliyorum. Her geçen gün, yazar sayısı artıyor! Her gün kültür, edebiyat ve bilim deryasında yelken açanların sayısında mutluluk verecek güzellikler yaşanıyor!
AİLE VE MUALLİMLİK
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
NE KADAR SAMİMİYİZ?
MIZRAK ÇUVALA GİRMEZ
MANKURTLAR
SELÇUKYA NELER YAPIYOR?
GÖNÜL FATİHLERİ
16 KONYA EFSANESİ
ERENLER DÜNYASI
VAKT-İ MUHABBET