PAYİTAHTA RUH VERENLER
Konya için tehlike çanları çalıyor
HER NEFİS ÖLÜMÜ TADACAKTIR
PUZZLE
MUSİBETLER BİZİM ESERİMİZDİR
Eğitim de denetim de şart
FACİALAR KADER DEĞİL
MODERN DÖNEM ARAP EDEBİYATÇILARININ TÜRKİYE VE TÜRKLERE BAKIŞI 1
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
Keyifsiz Maç, Ortada Hakem Yok
Felaketlerin İlk Adımı Suçlunun Masa İlan Edilmesiydi
SURİYE
Enflasyonu düşürmek için talebi öldürmek yerine, üretim arzındaki sorunlara çözüm aramalıyız
AVRUPA’NIN KARANLIK TARİHİ
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -3-
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Alfa Romeo Junior
Yarasalar rahatsız oluyor diye, güneş parlamaktan vazgeçmez. Bizim birbirimize söylediğimiz güzel sözleri, şu beli bükülmüş gökyüzü saklar; bir gün gelir, taşımaktan yorulur da, sırları yağmura söyler; gizlediğimiz sırlar, yağmurla yeryüzüne dökülür de otlar biter, çiçekler açar, sırlar âşikâr olur.
Şehrin merkezindeki Alaaddin camiinde Cuma namazını kıldıran Mevlana Muhammed Celaleddin, doğu kapısından çıktığında oğulları, müderris, müfti ve muidlerden oluşan kalabalık bir öğrenci ve mürid topluluğu arkasından geliyordu.
……………..
Sadedin Köpek; “Molla hazretleri, vaazlarınızdan büyük feyz alıyoruz. Ancak devlet işleri bazen bizi buradan uzaklaştırıyor malumunuz. Ama görüyorum ki babanız Sultanü'l ulema'ya yetiştiğiniz yönündeki haberler yanlışmış” diyerek muhatabının tepkisini ölçmeye çalıştı. Mevlana'nın cevabı; “estağfurullah ne haddimize…” oldu.
……………………………..
Kadr-i dürr-i gevheri âlem bilir,
Âdem'i amma gene Âdem bilir.
Biz gönüllerin hangi makamda durduğuna bakarız, göz göze geldiğimde diyebilirim.
“kaldır başını Celaleddin, bunları seni ümitsizliğe sevk etmek için söylemedim. Tebriz'den çıktığımdan beri gezmediğim İslâm diyarı, görüşmediğim şeyh, âlim kalmadı. Ama hep benlik, ilahlık iddiasında insanlar gördüm. Gerçek bir kul görmedim. Sende bu cevheri gördüğüm için buradayım.
…………………………..
Hekimim sen ol, hastalığımı sen teşhis ettin, sen tedavi edebilirsin.
……………………
“AŞK GÜNEŞE BENZER” bir Mevlana romanı. Fatma Polat kardeşimiz kaleme aldı. Paradoks yayınlarından çıktı ve 3. Baskısı yapıldı. Gayet akıcı bir üslup kullanılmış. Roman denilince akla; hayali, kurgu bilim niteliğinde, olayların, kişilerin gerçekle alakası olmayan bir tür gelir. Fakat bu roman öyle değil. Mevlana, Şems ve Mevlevilik ile ilgili kitaplar incelenmiş, Selçuklu tarihine göz atılmış, tarihi gerçekler ve olaylar tamamen doğru olarak ele alınmış. Artık roman havasına büründürmek için kelimeleri, cümleleri ustaca kullanıp, bizlere okuma zevki veriyor! Sayın Polat, edebî ustalıkla, gençleri okumaya yönlendiriyor. Adı geçen romanı zevkle okuyacak ve okudukça elinizden bırakamayacaksınız.
Zaten; edebiyatçının ustalığı da burada ortaya çıkıyor. Fatma Polat, hikâye'de ödül almış genç bir edebiyatçımız. Daha nice eserler vermesini diliyor, başarılarının devamını temenni ediyorum.
Birçok edebiyatçı ve yazar mevcut Konya'mızda! Hepsi ayrı bir değer, hepsinin eserleri cana can katıyor. Yeter ki bizler okumaya hevesli olalım, okumayı ibadet bilelim.
PAYİTAHTA RUH VERENLER
DOSTLARDAN KURTULUŞ YOK
RUBAİLERİMDEN SEÇMELER
VATAN SEVGİSİ LAF İLE OLMAZ
AYMANAS’TA ZAMAN
İNSANLIĞI KAYBETMEYELİM!
ASR-I SAADETTE ŞİİR
GERÇEKTEN SAMİMİ MİYİZ?
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
HAYATA BAKIŞ