PAYİTAHTA RUH VERENLER
Konya için tehlike çanları çalıyor
HER NEFİS ÖLÜMÜ TADACAKTIR
PUZZLE
MUSİBETLER BİZİM ESERİMİZDİR
Eğitim de denetim de şart
FACİALAR KADER DEĞİL
MODERN DÖNEM ARAP EDEBİYATÇILARININ TÜRKİYE VE TÜRKLERE BAKIŞI 1
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
Keyifsiz Maç, Ortada Hakem Yok
Felaketlerin İlk Adımı Suçlunun Masa İlan Edilmesiydi
SURİYE
Enflasyonu düşürmek için talebi öldürmek yerine, üretim arzındaki sorunlara çözüm aramalıyız
AVRUPA’NIN KARANLIK TARİHİ
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -3-
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Alfa Romeo Junior
1980 Anayasası’nı hiçbir siyasi parti, sivil toplum kuruluşu ve vatandaş beğenmemiş; “darbelere zemin hazırlayan, antidemokratik” buluyorlardı. Bu anlayıştan hareketle birçok maddelerinde değişiklik yapılmış, 2010 yılında da referandumla kabul görmüştür.
12 Haziran 2011 seçimleri öncesinde bütün siyasi partilerimiz tarafından gündeme getirilen yeni bir anayasa yapılması konusu, seçim sonrasında da gündemin en önemli maddelerinden biri olmuştur.
Türkiye’de ilk defa halkın da katılımıyla bir anayasa yapılacak olması, sürece ilişkin usul ve esasların iyi tespit edilmesini zorunlu kılmaktadır.
Yeni Anayasa çalışmalarını yürütmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen 4 siyasi parti (AK Parti, CHP, MHP ve BDP) üçer üye bildirmiştir.
Siyasi partiler, “yeni anayasa geniş katılımla ve herkes tarafından tartışılabilir” konusunu gündeme getirmiş, o günden itibaren her kesimle görüşmeler sürdürülmekte, halka yeni Anayasanın getirileri anlatılmaktadır.
Bugüne kadar tanık olduğumuz anayasa yapma ve değiştirme süreçlerinin ötesinde şeffaf ve katılımcı bir süreç tasarlayabilmek adına, örgütlü sivil toplumun anayasa gibi toplumsal bir uzlaşıyı yansıtması gereken en temel metin konusundaki görüşlerini derlemek ve belgelemek; bunun için mümkün olan en kapsamlı sivil toplum katılımını sağlamak.
Anayasa Platformu'ndan bağımsız olarak, anayasa yapım sürecinin daha sağlıklı bir temelde ilerleyebilmesine olanak tanımak adına, gerek kuramsal birikimden gerekse diğer ülke örneklerinden yararlanarak, süreç ve içeriğe ilişkin geniş kapsamlı bir metin hazırlamak gerektiği ortaya çıkmaktadır.
Anayasa mahkemesi başkanının haklı olarak çıkışı, artık yeni bir anayasa hazırlamanın kaçınılmaz olduğu noktasındadır.
Yeni anayasayla birlikte başkanlık sistemi de tartışılmaya devam ediyor. Meseleye nereden bakarsak bakalım, 2014 yılında üç sandık konacak önümüze; mahalli seçim, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve Anayasa referandumu.
Eğer ülkemiz demokrasiyi özümseme durumundaysa; mutlaka kendisini yönetecek, kendisi adına karar verecek olan halka sorulması, halkın görüşünün alınması en doğru olanıdır. Nasıl ki, milletvekillerini, muhtarları, belediye başkanlarını, İl genel meclis üyelerini seçiyorsak; Cumhurbaşkanını, Başkanı, yeni anayasaya da onay vermemiz önemlidir.
Yeni anayasa, yeni bir ülke, yeni bir Türkiye, en önemlisi; darbesiz, terörsüz, kalkınmaya namzet, dünyada söz sahibi, Orta Doğu’da sözü ünlenen itibarlı bir dış politikaya sahip onurlu ülke demektir!
PAYİTAHTA RUH VERENLER
DOSTLARDAN KURTULUŞ YOK
RUBAİLERİMDEN SEÇMELER
VATAN SEVGİSİ LAF İLE OLMAZ
AYMANAS’TA ZAMAN
İNSANLIĞI KAYBETMEYELİM!
ASR-I SAADETTE ŞİİR
GERÇEKTEN SAMİMİ MİYİZ?
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
HAYATA BAKIŞ