Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
AİLE VE MUALLİMLİK
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
FIRSAT
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Allahım Yardım Eyle!
Mazlumlar ezilirken birer birer,
Allahım bize nusratını gönder!
Uyandır müslümanları
Kaldır ayağa inananları!
Aç gözlerimizi şerre karşı,
Tut elimizden, utandırma.
Zalimlerin ateşiyle yandırma!
"Rahatça ibadet ediyoruz, huşu içinde namaz kılıyoruz,"diyen Müslümanlar; başınızı camiden çıkarıp dışarıya bakın!
Ne görüyorsunuz?.. Akan kanları, aç ve susuz insanları, harap olmuş evleri ve içlerindeki yoksul insanları görüyor musunuz? Ya açlıktan ölen masum çocukları… Peki tecavüze uğrayan kadın ve çocukların çığlıklarını işitiyor musunuz?..
Yaşadığımız dönem, gaflete kapılma, sessiz kalma, umursamaz davranma, yalnızca kendini ve ailesini düşünme, dünya hayatındaki çıkarların ardına düşme, nefsani tartışma ve çekişmelerle vakit öldürme dönemi değildir. Milyonlarca Müslüman böylesine büyük zulüm yaşarken ve çözüm İslam Birliği iken çaba göstermemek vicdansızlık olur. Her Müslüman, Allah'ın emri gereği, İslam ahlakının yaygınlaşması için gayret etmeli. Dünyada bu sorumluluğu üzerine almaktan kaçınan insan ahirette bu sorumsuzluğunun altında ezilebilir.
Her Müslüman dünyanın her yanındaki akan her damla kandan, zulme uğrayan, yaralanan ya da yaşamını yitiren her insandan sorumlu. Zulme son verecek büyük güç olan İslam Birliği için hiçbir çaba içerisine girmeyen kişi, bunun ağır vebaline de hazır olmalı.
İnsanların birçoğu Pakistan’da, Irak'da, Kırım'da, Çeçenistan’da, Keşmir’de, Patani’de, Burma’da, Çad’da, Doğu Türkistan’da yaşananlar hakkında bilgili değil. Hatta bu bölgelerin yerini bilmek bir yana, adını bile duymamış insanlar var. Oysa bu bölgelerde yıllardır şiddet gören, zulme uğrayan, baskı altında, aç ve yoksul yaşayan insanlar bizim din kardeşlerimiz.
Diğer taraftan yaşanan zulüm ve haksızlıkların bilincinde olduğu halde yardım edebileceğini düşünmeyen bir çoğunluk da var. Bu kişiler zulmün engellenmesi için kendisinin de çabası olabileceğini aklına bile getirmez. Dahası elinden bir şey gelmeyeceğine kendisini o denli inandırmıştır ki, kendi rutin yaşamını vicdanında hiçbir kıpırdanma olmadan rahatça sürdürür. Samimi iman sahibinin ise zulme dair okuduğu haberler ve gördüğü görüntüler karşısında vicdanı sürekli diridir. Çünkü her duyduğundan ve her gördüğünden sorumlu olduğunun bilincindedir.
Sevgililer sevgilisi Peygamberimiz(sav): "Mü’min kardeşinin derdiyle dertlenmeyen, bizden değildir.” Buyurur.
Yüce Allah: “Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: “Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize Katın’dan bir yardım eden yolla” diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz?” (Nisa/ 75)
Umursamaz, kayıtsız, kendini kurtarma peşindeki bir yaklaşım Müslüman’a yakışır mı?.. Bir Müslüman, dünyanın herhangi bir köşesindeki bir Müslüman’a gelen zarardan nasıl olur da sorumluluk hissetmez? Kesinlikle herkesin, acı içindeki masum insanlar, tecavüze uğrayan kadın ve çocuklar için yapabileceği bir şey vardır.
Yeryüzündeki zulmün temelinde dinsizlik vardır ve inanan her insan dinsizliğe karşı fikir mücadelesi yapabilir. Allah'ın varlığını, gücünü anlatmak, Allah’ı tanıtmak, Allah korkusunu ve sevgisini öğretmek, ahireti, cenneti, cehennemi ve dünyadaki sorumluluklarımızı hatırlatmak, bu acımasızlıkların son bulması için atılacak ilk adım. Ve bu adımı her samimi insan atabilir, atmalı. Kur'an’ın güzellikleri olan adalet, merhamet, sevgi, özveri, bağışlayıcılık gibi üstün ahlak özellikleri yeryüzüne hakim olursa, adalet, barış, huzur ve güven dolu mutlu bir dünya oluşur.
İslam Birliği bugün kaçınılmaz bir ihtiyaç. Güçlü bir beraberlik ve dayanışma zorunlu. İslam aleminin ortak sesi olacak, dünyaya hoşgörüyü öğretecek, Müslüman olan ve olmayan her insana refah ve huzur getirecek olan İslam uygarlığının yeniden inşası için çaba göstermek, Allah’ın ipine hep birlikte sarılmak en önemli sorumluluklarımızdan olmalı.
"Yapabileceğim hiçbir şey yok, elimden bir şey gelmiyor" diyen Müslüman, İslam Birliğinin kurulması için Allah'a samimi ve yoğun bir şekilde dua edebilir. "Hayır, bunu da yapamam" diyen kişiye şunu hatırlatmalı; zulme rıza gösteren, göz yuman, karşı çıkmayan, zulme ortak demektir.
AİLE VE MUALLİMLİK
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
NE KADAR SAMİMİYİZ?
MIZRAK ÇUVALA GİRMEZ
MANKURTLAR
SELÇUKYA NELER YAPIYOR?
GÖNÜL FATİHLERİ
16 KONYA EFSANESİ
ERENLER DÜNYASI
VAKT-İ MUHABBET