Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
AİLE VE MUALLİMLİK
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
FIRSAT
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Ebu’l-Ala el-Ma’arri’nin Risaletu’l-gufran Adlı Eseri
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Organize İşler
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Aileyi şöyle tarif ederler; "Toplumun en küçük birimi”. Bu, şu anlama gelir; toplumun temeli, toplumu oluşturan sağlam yapı taşları, milletlerin temeli…
Nasıl ki bir binanın temeli ve temel taşları sağlam olursa, o toplum binası da sağlam olur; ufak tefek sarsıntılarda yıkılmaz. Toplum ve aile; fertlerden, kişilerden meydana gelir. Sağlam karakterli, sağlam bünyeli, sağlam inançlı fertlerin oluşturduğu, aileler de, millet de, devlet de sağlam olur.
Ailelerde önce imanı ikame etmek şarttır. Hiçbir aile, evladına, çocuklarına, geleceğine, ahlaktan daha güzel bir miras bırakamaz.
Kıymetli yazar ve aile uzmanı gönül dostum Cemil Paslı; Ailenin temel taşlarının; (9 S) Sohbet birliği (iletişim), Sofra birliği, Seccade birliği (inanç), Seyahat birliği, Sevgi birliği, Sayfa birliği (okumak), Samimiyet, Sistem ve Sabır birliği olarak belirtir.
Her geçen gün aile kurumunda çatırdamalara şahit oluyoruz. Bunda bütün kabahatin bizde, yani ailelerde olduğunu düşünüyorum. Zira aileler, tamamen dünyevi gailelere bürünmüş, her şeyin çözümünün maddeden geçtiği, maddesiz hayatın hayat olamayacağı anlayışı içimize iyice yerleşmiştir.
Evet bütün kabahat bizde derken, böyle kalsın, inceldiği yerden kopsun, nereye giderse gitsin… deme şansımız yok. Mutlaka kopukluğu gidermek, yanlışlara çare bulmak zorundayız. Gençler, evlenmekten, yuva kurmaktan korkar hale geldiler. Televizyon dizilerinin, olumsuz programların etkisi elbette oluyor! Ama Allah akıl, fikir, iz'an, idrak vermiş. Oturup; "Bu halimiz ne olacak? Böyle nereye gideceğiz? Oğlumuz veya kızımızın yanlışlardan dönmesi, kötü yol arkadaşlarından uzaklaştırılması için aklımızı terletmek durumundayız.
Bize en doğruyu, en sağlamı ve en şaşmaz yolu; Kur'an ve Resulullahın hayatı gösteriyor. Bunun dışında yol aramak beyhude yere çabalamak olur. Allah'ın kopmaz ipine (Kur'an ve Sünnete) sarıldığımız, her meselemizi, her işimizi onların ışığı ve rehberliğinde yaptığımız zaman dünyamız cennet, aileler huzurlu ve mutlu olur.
Öncelikle şunu uygulamalıyız; her akşam aile olarak bir araya gelip, en az bir saat birbirimizin gözünün içine bakarak, gönüllerine hitap ederek iletişime girelim. Gönülleri fethetmeden huzuru sağlayamayız. "yorgunum, akşama kadar benim ne çektiğimi bir Allah, bir de ben bilirim, bir de sizinle uğraşamam” sözleri, aileye dökülen bir benzin gibidir. Hele televizyonun başına geçerek gece geç saatlere kadar ekran karşısında kendimizden geçerecesine dizilere, programlara odaklanmak kadar çocukları ve aileyi yıpratan ve üzen bir şey olamaz. Tabii televizyon da izlenecek ama aileye gerekli ilgiyi, alakayı gösterdikten, çocukların dertleriyle dertlendikten, tabir yerindeyse onlarla oynaştıktan sonra olacak şeydir.
Aileler bize Allah'ın emanetidir. Onları ilgisiz, sevgisiz bırakmak, emanete ihanet etmektir. Allah bizi başıboş yaratmadı. Hepimizin sorumluluğu var. En ağır, en büyük sorumluluğumuz da ailedir.
Kaybettik!
Ekmeğimizi paylaştığımız,
Dost ellerini, ünden kaybettik,
Sevgi bağında dolaştığımız…
Dost diyarları tümden kaybettik!
Dualı sudan içtiklerimiz,
Dost köprülerden geçtiklerimiz,
Sevgiye pazar açtıklarımız…
Gönül dostunu dünden kaybettik!
Toplu eğlenip, hep güldüğümüz,
Tüm ahbaplarla, can bulduğumuz,
Sevgiyle bakan, göz olduğumuz,
Canlarımızı, günden kaybettik!
Can insanların tebessümünü,
Yardımlaşma ve teşebbüsünü,
Dostluk ve yârân olma süsünü…
Tarihe gömdük, ünden kaybettik!
Yalnızlık nedir bilmediğimiz,
"Gurbet” illeri bulmadığımız,
Gözyaşlarımız salmadığımız…
Sıcak yuvayı, tümden kaybettik!
Kalplerimizin sessizliğini,
İnsan olmanın eşsizliğini,
Mutlu olmanın "en”sizliğini…
Maddeye boğduk, sonra kaybettik!
Hakka kulluğun, özden yâdını,
Resulümüzün, kutlu adını,
Kur'an'ca hayat, sürme tadını…
Ne yazık ki hep, dünden kaybettik!AİLE VE MUALLİMLİK
“KEŞKE” DEMEMEK İÇİN
NE KADAR SAMİMİYİZ?
MIZRAK ÇUVALA GİRMEZ
MANKURTLAR
SELÇUKYA NELER YAPIYOR?
GÖNÜL FATİHLERİ
16 KONYA EFSANESİ
ERENLER DÜNYASI
VAKT-İ MUHABBET