Konyaspor İstediğini Aldı
İMSAK “İ”LERİMİZİN 4. SÜ
Şubat ayı enflasyon verileri merkez bankasının faiz indirim kararını kolaylaştıracak
YAŞA ONU
Şeytanı Ne Davet Eder?
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
BEREKET, HUZUR, UMUT...
TERÖR VE TERÖRİZM
DOLDURUŞA GELEN, UKRAYNA GİBİ OLUR.
SURİYEYİ BEKLEYEN TEHLİKELER
28 ŞUBAT POST MODERN DARBESİNİ UNUTMAYACAĞIZ VE UNUTTURMAYACAĞIZ!
Ortadoğu’da Yeni Oyun: Silahla Olmadı, Parayla Dene
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Honda Civic Yenilendi
Eğitim de denetim de şart
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
İmam Hatip Okulunda öğrenciydim. Sınıfta; konuşmasıyla, giyim kuşamıyla, davranışlarıyla, vakur tavrıyla kendini belli eden, herkesi imrendiren birisi vardı. Her halinden olgun olduğu belliydi. Bu vasfından dolayı sınıf başkanı olmuştu.
Ahmet Özcan, derslerinde de başarılıydı. Bir mesele sorunca, anında çözüm bulur, hallederdi. Pratik zekaya sahipti. Çalışkanlığı, akademik hayata da yansımıştı. Sanırım ömrü vefa etseydi akademisyenliğe devam ederdi. İşte bunun için olacak ki, İlahiyat Fakültesinde doktorasını tamamladı.
Değerli dostum ve arkadaşım Ahmet Özcan'ın bir süre sonra KON TV Genel Müdürü olduğunu öğrendim. Bana telefon açtı; "Kazım, gel de bir görüşelim, sohbet edelim” dedi. Okul çıkışı KON TV'ye gittim. KON TV o zaman Koyunoğlu müzesindeydi. Odasına vardım, çaylar, kahveler içildi. Bana;
-"Kazımcığım, buralar hepimizin mekanı. Hizmet etmeye, inancımızı anlatmaya, insanlara mesaj vermeye en müsait yerler. Gel sen de bize destek ver program yap, el ele çalışalım” dedi. Ben de kıramadım, "olur” dedim. Onun teklifi ile; "HAYAT VEREN PRENSİPLER” isimli programım birkaç yıl devam etti.
Ahmet Özcan, bir ara Diş Hekimliği Fakültesinde sekreter olarak görev yaptı. Sonra İl Milli Eğitim Müdür Yardımcılığı yaptı. O görevdeyken, Milli Eğitim ile ilgili sorunların çözümünü Özcan'a sorarlardı. Zira o, kısa yoldan çözüm bulur, meseleyi hemen çözerdi.
Rabbim, Ahmet Özcan'a rahmet eylesin, merhametiyle muamele etsin. İyi insanlar, hayatlarında sevildikleri gibi, öldükten sonra da unutulmazlar. Aslında her birimiz Ahmet Özcan karakterinde olamayız belki ama onun gibi; çalışkan, onun gibi sevgi veren, insanlara hizmeti ibadet kabul eden bir yaşantı sergileyebiliriz.
Vefasızlık ediyoruz insanlara karşı. "Vefasızlık” adeta bizim vazgeçilmezimiz olmuş! Mesela, yıllarca emek vermiş, hayatını; Edebiyata, ilme, kültüre, hizmete adamış değerleri, yaşarken arayıp sormuyoruz. Öldükten sonra da unutup gidiyoruz! Hani bir söz var; "çıra dibine karanlık” şeklinde. Biz, kendi yanı başımızdaki kıymetlerim kıymetini bilmiyor, uzaklardan kıymet arıyoruz! Kendi şehrimizdeki değerlere önem vermiyor, hiç tanımadığımız, bilmediğimiz, insanlara, "ye kürküm” hesabı veya yaranmak için bin bir takla atıyoruz! Dolayışla en yakınımızdaki değeri de kaybediyoruz!
Ah Vefa!
Gerçekten vefa nerede?
Yoksa bir semt ismi mi?
Veya bir anka kuşu mu?
Serap gibi görünen hayal mi?
Kendimizi aldatmayalım,
Avutmayalım da!
Nerede o samimiyet, içtenlik?
Dost deyince canını verecek!
Aşk deyince ölecek!
Kendisi için istediğini,
Dostu için de isteyecek,
Ahde vefa gösterecek!
Bir fincan kahve için,
Kırk yıl hatır güdecek,
Hayatını insanlığa hibe edecek!
İMSAK “İ”LERİMİZİN 4. SÜ
28 ŞUBAT DEYİNCE!
“İ” LERİMİZ (3)
SEVGİYE AÇILAN KAPILAR VEYA DİLARA
“İ” LERİMİZ (2)
“İ” LERİMİZ
DÜŞÜNCE ÜZERİNE
ALTI ŞUBAT DEPREMİNİN ARDINDAN
ŞİİR MEKTEBİ
O KADAR MI ZOR?