AĞUSTOS ZAFERLER AYI

Ağustos ayının Türk tarihinde çok önemli yeri var. Şöyle, kronolojik biçimde hatırlayalım;

Malazgirt Meydan Muharebesi, 26 Ağustos 1071

Otlukbeli Muharebesi, 11 Ağustos 1473

Çaldıran Meydan Muharebesi, 23 Ağustos 1514

Mercidabık Zaferi, 24 Ağustos 1516

Belgrad'ın Fethi, 29 Ağustos 1521

Mohaç Zaferi, 29 Ağustos 1526

Kıbrıs'ın Fethi, 1 Ağustos 1571

Erzurum Kongresi, 5 Ağustos 1919

Sakarya Meydan Savaşı, 23 Ağustos 1921

Büyük Taarruz, 26-30 Ağustos 1922

Hepsinde tek gaye vardı; vatanın bütünlüğü, birliğimizin korunması, huzurun, barışın sağlanması…

Zafere ulaşmada; İman, sabır, azim, kararlılık, samimiyet… çok önemli husustur. İman; ölümü şeb-i Arus yapar. İmana sahip olanlar; vatan için ölürse şehit, kalırsa gazi olarak yad edilir. İmana sahip gönüller ölümden korkmaz. Onlar ölümü öldürenlerdir. Onun için Malazgirt'te Sultan Alparslan; "Ölürsem kefenim olsun” dediği beyaz bir elbiseyle askerin karşısına çıktı ve şöyle dedi: "Ben, Müslümanların camilerde bizim için dua etmekte oldukları bu saatlerde düşmanın üzerine atılmak istiyorum. Galip gelirsek arzu ettiğimiz sonuç gerçekleşmiş olur, yenilirsek şehit olarak cennete gideriz. Bugün burada ne emreden bir sultan ne de emir alan bir asker var; ben de içinizden biri olarak sizinle birlikte savaşacağım; benimle gelmek isteyenler peşime düşsünler, istemeyenler serbestçe geri dönebilirler.”

Türklerde gönülleri gergef gergef işleyen mana erleri vardır. Bunlar; Abdalan-ı Rum (Anadolu erenleri), Bacıyan-ı Rum (Anadolu kadınları), Gazıyan-ı Rum (Anadolu akıncıları). Bu gönül erleri, önce gönülleri fethetmiş, gönüllere girmiştir. En önemli mesele kalelerden önce gönüllerin fethidir.

Mesele; gönle girmek, kalpleri fethetmek, gönül Kâbe'sini tavaf etmek. Gönüllere girenler asla mağlup ve mahcup olmazlar. Gönül insanları; insanların huzuru, ülkelerin bağımsızlığı, adaletin sağlanması, inançların serbestçe yapılması, hürriyet, kardeşlik… anlayışıyla hareket eder.

Bugün Türklerin elinde olan memleketlerde; başka dinden, başka ırktan, başka düşünceden…. Olanlara asimilasyon uygulanmamaktadır. Örnek mi? İbadethanelerine bakmak yeterli. Eğer asimilasyona tabi tutulmuş olsalardı bugün hiçbir; Hıristiyan, hiçbir Yahudi, hiçbir Ermeni, hiçbir Maruni… kalmazdı. Türkiye'de yaşayan gayri Müslimler, durumlarından gayet memnun. "Viyana'da kardinal külahı görmektense Osmanlı sarığı görmeyi yeğlerim” sözü bize çok şey anlatır tarihte Türklerin yaptıkları savaşların sebebi budur. Bu yüzden Rabbimiz zafer nasip etmiş ve nasip etmeye de devam ediyor.

"İbrahim'lerini yetiştirmeyen milletler, Nemrut'un ayakları altında ezilir.”

Muharrem ayında, hicretin yaşandığı ayda Rabbim hepimize; gönül hicretimizi nasip etsin. Gönül hicretini yaşayanlar, ebedi mutluluğu tadarlar. 26 Ağustos Malazgirt Zaferimizin yıl dönümünü tebrik ederim. "Sen doğru olursan, eğri zarar veremez.” "Emir olunduğun gibi dosdoğru ol”.


Yazarın Diğer Yazıları