ABD’DE SİYAHİ MÜCADELE! (2)

AMERİKA'DAKİ KÖLELİK YASASI

 

Afro-Amerikan Nüfusun Kısa Tarihçesi

İlk siyahi nüfusun Amerika kıtasına gelişiyle ilgili çeşitli belgeler ve görüşler mevcuttur. Ancak bu konuyla ilgili çoğu araştırmacının kanaati, siyahilerin ilk olarak 1619 ve sonrasında Kuzey Amerika kolonilerine geldiği ve Virginia'da yerleştiği yönündedir.[1] Bilinenin aksine o dönemde ne Virginia'da ne de başka bir eyalette tam anlamıyla bir kölelik sistemi vardır. Hatta siyahilerin o yıllarda toplumdaki diğer herkesle benzer haklara sahip bireyler olarak yaşamlarını sürdürdükleri ifade edilmektedir.[2] Sosyolog Orlando Patterson bu ilk dönemde, farklı ırklar arasındaki münasebetlerin sonraki dönemlere nazaran çok daha yakın olduğunu söylemektedir. Ayrıca, az sayıdaki köle arasından yetenekli olanların da özgürlüklerini elde edebildiklerini ve kendi servetlerini kazanabildiklerini aktarmaktadır. Fakat 17. yüzyıl sonlarına doğru bu durum değişmeye başlamış ve birçok koloni, köleciliği yasallaştırarak hızlı bir köle piyasası oluşturmuştur. Tabii ki bunda kölelerin fiyatının ve kendilerini sözleşmeyle bağlamak isteyenlerin sayısının azalmasının büyük etkisi olmuştur. Köle iş gücü, sözleşmeli işçilerden daha ucuz bir hale gelince durum daha da karmaşık bir boyut kazanmış ve kölelik hızla yayılmıştır. 1750 yılında Amerika'daki bütün kolonilerde kölelik yasası yürürlüğe konulmuştur.[3]

1750'li yıllar itibarıyla Amerika'ya getirilen köle sayısında hızlı bir artış yaşanmıştır. Hatta bir süre sonra Birleşik Devletlerdeki köle sayısı Amerika kıtasındaki diğer ülkelerde bulunan toplam köle sayısından çok daha yüksek bir rakama ulaşmıştır. Siyahiler genellikle temel gıda ürünleri yetiştirilen çiftliklerde çalıştırılmıştır (Maryland, Virginia ve Kuzey Carolina'da tütün tarlalarında; güneydoğu eyaletlerinde ise pirinç tarlalarında). Fakat siyahilerin yaşam koşulları gün geçtikçe daha da ağırlaşmış, hatta bununla ilgili hukuki bir altyapı dahi oluşturulmuştur. Örneğin 1705 Virginia Kölelik Yasası'ndaki ilgili madde, siyahilerin durumunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Siyahilere en temel insani hakların dahi tanınmaması, onların sosyoekonomik olarak gelişmeleri önündeki en büyük engel olmuştur. Bütün bunların yanında, siyahilere okuma-yazma öğretilmesi de yasaklanmış, bu yasağa karşı gelenler sert bir şekilde cezalandırılmıştır.[4]

1705 VİRGİNİA KÖLELİK YASASI:

"Bu yönetim bölgesindeki tüm zenci, melez ve Kızılderili köleler taşınmaz mal olarak elde tutulacaktır. Herhangi bir köle efendisine karşı direnirse sahibi ıslah etmeye çalışırken asi köleyi öldürecek olursa böyle bir kaza hiç olmamış gibi köle sahibi tüm cezalardan muaf tutulacaktır.” demektedir."

Öte yandan ABD'deki siyahi nüfus Batılı yaşam tarzına göre şekil almış ve Güney Amerika ülkelerinin aksine kökenlerine ait Afrika kültürünü koruyamamıştır. Bu minvalde, siyahilerin ABD ve Güney Amerika'daki sosyal ve kültürel durumlarının Katoliklik ve Protestanlık bağlamında ele alınması yerinde olacaktır. Katolik olan bölgelerde tanrı önünde eşitlikten söz edilirken, Protestanlığın hâkim olduğu yerlerde Katoliklikteki gibi bir eşitlik anlayışı olmadığı görülmektedir. Buralarda "Master” denilen efendilere, kölelerine karşı hiçbir ahlaki sorumluluk yüklenmemiştir.[5] Güneydeki çoğu siyahi, Güneyliler arasında yaygın olan Hristiyanlığı kabul etmiştir. Birçok köle sahibi, Hristiyanlığın ilkelerinin köleliği haklı gösterme çabalarına darbe vuracağından endişe etse de bazıları, kölelerin -kendileri için ayrılmış bölümlerde ibadet etmeleri kaydıyla- kiliseye gitmesine müsaade etmiştir. Hristiyanlık etkisi siyahilerin kendi kiliselerini kurmasına ve Güneyli beyazların kiliselerinden ayrı olarak Hristiyanlık geleneklerini kendi sosyoekonomik durumlarıyla doğru orantılı bir şekilde yorumlamalarına sebep olmuştur. Beyazlar, Hristiyanlığı köleliği haklı çıkaracak şekilde yorumlarken, siyahiler dinî törenlerde Musa'nın İsrailoğullarını kölelikten kurtarış öyküsünü ön plana çıkarmıştır. Kısacası din, siyahiler için önemli bir umut ve teselli aracı olmuş ve ABD İç Savaşı'ndan sonra siyahilere ait kilise ve mezhep kurumlarının sayısı bir hayli artmıştır. Kilisenin siyahi topluma sağladığı manevi güç, demokrasi mücadelesinin barışçı yollardan sürdürülmesinde ve bir sivil haklar hareketinin doğmasında katalizör işlevi görmüştür. Kilise ayrıca, sivil haklar hareketinin başarısında da önemli rol oynamıştır.[6] Bunlar dışında, siyahiler arasında aile müessesesinin öneminden de bahsetmek yerinde olacaktır. Zira aile bağları siyahiler arasında ırk ayrımcılığı ve ekonomik eşitsizliğin de etkisiyle oldukça güçlenmiştir. Özellikle güçlü kadınlar etrafında toplanan aileyi dağıtma tehdidinde bulunan köle sahipleri, bazen de bu bağı teşvik etmiştir. Siyahi Amerikalıların kurduğu güçlü aile bağları ve inanca dayalı kurumları, gelecek nesillerin demokrasi mücadelesinde çok önemli bir yere sahip olmuştur.[7] Ancak kölelik nedeniyle birçok siyahi ailenin paramparça edildiği de bir vakıadır. Bu durum özellikle Güney'deki siyahi aileler arasında büyük bir sorun olarak ortaya çıkmış, öyle ki köleliğin kaldırılmasından sonra Güneyli siyahi ailelerin öncelikli konusu, kölelik zamanında parçalanan ailelerini bir araya getirmek olmuştur.[8] (https://insamer.com/tr/amerikada-ayrimci-politikalar-ve-siyahi-mucadele-tarihi_542.html)


Yazarın Diğer Yazıları