5 İlke

Memleketimizin, her zamankinden daha çok; “birlik, beraberlik, kardeşlik ve dayanışmaya ihtiyacı var. Bunu her kesim, her kurum ve kuruluş, her insan bilmeli ve elini taşın altına koymalı. “Armudun sapı, üzümün çöpü var” deme vakti değil. Hele hele; “bana ne, terörü, kaosu, problemi… Hükümet çözsün” demek kadar yanlış, akıl dışı bir şey olamaz.
Diyanet İşleri Başkanlığı, FETÖ ve DEAŞ gibi İslâm’a zarar veren örgütlere karşı uyarmak için 30 kadar cemaat ve tarikatla ön görüşme yaptı.
Gerçekleştirilen buluşmalarda Diyanet’in, Cemaat ve Tarikatlardan istediği, olmazsa olmaz olan şu 5 ilkeyi belirledi;
1. Tekfir etmeyeceksin; Sadece kendini Hak bilip, kendin gibi inanmayan, kendin gibi düşünmeyen ve kendin gibi yaşamayanları dinden çıkmakla suçlamayacaksın.
2. Ötekileştirmeyeceksin; kendin gibi inanmayanı ve yaşamayanı ötekileştirmeyeceksin, azınlığa düşürmeyeceksin.
3. İslâm’dan ayrılmayacaksın; İslam ilminden ayrılmayacaksın, İslam’ı kendine göre yorumlamayacaksın.
4. Şahısçı Olmayacaksın; Şahısları hakikatin yerine ikame edemezsiniz. Bazı hakikatleri, fan i şahsiyetler üzerine bina edemezsiniz. İrademizi br faniye teslim edemeyiz.
5. Şiddete karşı Duracaksınız; Kim olursa olsun, şiddete başvurduğu zaman, toplum olarak, millet olarak hepimizi karşısında bulmalı.
 Evet, şapka çıkartılacak ilkeler bunlar. Aslında her birimiz, aynı gemide olduğumuzu bilmek, geminin su alıp batmaması için neler yapılması gerekiyorsa yapmak, en başta insanlık görevidir. 
Mevlana der ki:
Beri gel, beri! Daha da beri!
Bu yol vuruculuk ne zamana kadar?
Mademki sen bensin, ben de sen;
Nedir bu senlik ve benlik?
Biz Hakk'ın nuruyuz, Hakk'ın aynasıyız.
Şu halde kendi kendimizle ne diye çekişip duruyoruz?
Bir aydınlık, bir aydınlıktan neden böyle kaçıyor?
Haydi, şu benlikten kurtul, herkesle anlaş, herkesle hoş geçin.
Sen kendinde kaldıkça, bir habbesin, bir zerresin;
Fakat herkesle birleştin, kaynaştın mı, bir ummansın, bir madensin!
Dünyada çeşitli diller, çeşitli lügatler var;
Ama hepsinde de anlam bir..
Hacı Gürhan’ın şiiri de bize bir şeyler söylüyor;
 
Ben Anadolu’yum
 
Bir yanımdan şafak sökerken bir baştan bir başa
            Her gün selam veriyor güneş kurda kuşa
Dört mevsim bir yaşarım, yok cihanda böyle eş,
Akşam sefasından ufuklardan batıyor güneş.
İşte ben Anadolu’yum, yiğidim çatıktır kaşım,
Bir babanın öz oğluyum, yedi kardaşım.
Yedi oğlum var biri Aras’tır bir ucunda serhat,
Bir kızım var Dicle’dir, bir oğlum var Fırat,
İki ikizim var; Seyhan, Ceyhan kıskançlık verirler ya da,
Her nesneye can verilir, yeşil Çukurova’da.
Bir oğlum var, uzun boyludur rengi kızıl ya,
Bir kızım vardır, kaşları hilaldir adı Sakarya.
İşte benim ben, ben Anadolu’yum.
Ben Türk’üm, Kürd’üm, Zaza’yım, Laz’ım, Çerkez’im, Dadaş’ım
Dedik ya bir babanın oğluyum, yedi kardaşım
Ben Karadeniz’de Laz’ım, Hazar denizinde Abaz’ım
Bir elimde kemençe, bir elimde sazım.
İşte benim ben, ben Anadolu’yum.
Ağrı dağında güvercinim. Bitlis’te Ahlat, Van’da Gevaş’ım
Ben Bingöl dağlarında çobanım, Muş ile kardaşım.
Hakkari’de Ahmed-i Hani Fekiye Teyran’a kuşum
Ben Cizre yollarında Mem-u Zin ile yoldaşım
Batman’da petrol, Diyarbakır ovasında pamuk,
Melikahmet dükkanında kumaşım.
Siirt’te Koçero, Mardin’de Süryani, Antep’te Şahin,
Urfa’da Halil-ul Rahman sofrasında aşım.
Ben Erzincan’da Terzi Baba Elazığ’da Gagoşum.
Ben Munzur’da alevi, Sıvas’ta kızılbaşım.
İşte benim ben, ben Anadolu’yum
Ben Hatay’da Arab’ım Habib-i Neccar’a yandaşım.
Ben Malatya, Adıyaman, ben Maraş’ım,
Ben Kayseri, Kırşehir, Kırıkkale, eğilmez başım.
Ben Yozgat, Tokat, Ankara vatan duvarında taşım.
Adana, Antalya, İzmir, Bursa’dan hoşum.
Sakarya, İzmit, İstanbul aşkıylan sarhoşum.
Ey sevgili ! kendine gel, sen bensin ben sizim.
Çanakkale’de yatan binlerce kefensizim.
Beni benden ayırmak ne mümkün,
Aynı bedenim, aynı kemiğim, aynı tırnağım, aynı dişim.
Ben anayım, ben babayım, ben dayı, yegenim, ben eşim.
Ya Rabbi sana arzu-yu niyazım var ayırma beni haktan.
Ya Rab koru beni düşmanlardan dış mihraklardan.
Otuzbeş yıldır ne baharım var ne yazım, mevsimde kışım.
Ben üzgünüm, ben kırgınım, ben ağlayan gözlerde yaşım.
Ben GÜRHAN’ım, garip ozanım, bu topraklarda vatandaşım.
Hacı  GÜRHAN

Yazarın Diğer Yazıları