24 Haziran’a Doğru

Saygı değer gönül dostları, kıymetli kardeşlerim! Allah, ülkemizi kaosa sürükletmesin, aklımızı başımızdan aldırtmasın, mankurtlaşmaktan, aklımızı kiraya vermekten uzak kılsın.

Evet değerli dostlar, Türkiye'nin istikbali ve istiklali olan 24 Haziran'a 5 gün kaldı. 24 Haziran Pazar gününü saymıyorum. Seçim yaklaşırken propagandalar da arttı. O kadar ki muhalefet her türlü, yalan, iftira, saldırı ve cinayetleri kışkırtmaya çalışıyor!

Takip ediyorum, Erdoğan dışında hiç birisinde ele alınacak, dişe dokunacak, yaramıza merhem, hislerimize tercüman olacak, gönül tellerimizi titretecek, gönlümüzü fethedecek, içimizi ferahlatacak "hah, işte ben de bu işlerin yapılmasını istiyordum…” diyebilecek bir şey yok!

Birisi çıkıyor; "Ayran böyle içilir, sen ayran içmeyi bilir misin? Ayran içmek için terlemek lazım. Şöyle testiyi kaldıracaksın kafana dikeceksin. Tırpan kullanmayı da bilmezsin…” miting alanında platforma bisiklete binerek geliyor…

Bir başkası; "Erdoğan'ın izlerini sileceğim, Tika'yı kaldıracağım, 3. Havaalanını iptal edeceğim…”

Bir diğeri; "Cumhurbaşkanı adayı hapiste olabilir mi? Selo'ya özgürlük…” lafları ediyor!

bir söz var ya; "eğri oturalım, doğru konuşalım” denir. Neden eğri oturulup, doğru konuşuluyor onu da anlamış değilim. Her neyse, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın, ülke için, Türkiye için yaptıklarına, yapacaklarına bakıyorum, hiçbir sözünde, hiçbir cümlesinde ne abartı var, ne asılsız vaadler var, ne de yalan ve iftira var.

Bu fakirin laf kalabalığına karnı tok. Laf ile peynir gemisini yürütenlerle aynı kulvarda olmadı ve olmayacak. Ülkesine hizmet eden, ülkesi için canını, kanını, her şeyini verecek, kefeniyle yola çıkan, "Baldıran zehri çeriz” diyen, vatansever insanların yanında yer almak, kalkınan, büyüyen, kendi yağıyla kavrulan, yerli ve milli malını kullanan, ezanı dindirtmeyen, bayrağı indirtmeyen, Kur'an'a saldırtmayan, dini, milli, insani değerlere saygıda kusur etmeyen…yöneticilere ihtiyacımız var. Bu yöneticilere destek vermek; hem Allah'ın emri, hem milli bir duygu, hem de insani bir davranıştır.

İstikrarın bozulmaması, Türkiye'mizin karanlık günlere geri dönmemesi, koalisyonlarla boğuşmaması, darbelere maruz kalmaması için hali hazırdaki hükümete ve Erdoğan'a; "evet” demek gerekiyor.

Bakınız; MHP, BBP, ANAP, Tansu Çiller, Merhum Esat Coşan hocamızın oğlu, merhum Erbakan hocamın oğlu Fatih Erbakan ve bir çok aklıselim sahibi "Cumhur ittifakına” "evet” diyor.

Cumhur ittifakına "EVET” demek için o kadar sebep var ki!

"Bir de diğerlerini deneyelim” demek, Türkiye eski günlerine dönsün, darbe heveslilerine gün doğsun, ülke yangın yerine dönsün…demekle eş değerdedir. "Görmeden, bilmeden, daha denemeden nereden bu kanaate varıyorsun?” diyenlere; "görünen köy kılavuz ister mi? Düne bak, tarihi karıştır, yaşadıklarını gözünün önüne getir…” demek lazım.

24 Haziran'da, Türkiye'mizin beka meselesini oylayacağız. Unutmayalım dere geçerken at değiştirilmez. Hep birlikte ERDOĞAN VE AK PARTİ demeye mecburuz.

Bu Sevda!

Yediden yetmişe sürecek bu sevda,

Lafla olmaz, kıyamla sürecek bu dava!


Yazarın Diğer Yazıları