2016 yılında çok badirelerden geçtik. Ama buna rağmen milletçe dik durmasını, vatana sahip olmasını, ezanımızın susmaması, bayrağımızın inmemesi için imanlı yürekler kenetlendi.
15 Temmuz darbe girişimini unutmak mümkün değildi. Fakat, darbe girişiminde bulunan vatana ihanet etme sevdalılarının unuttuğu, akıllarının ucundan bile geçiremediği bir şey vardı; bu millet, bu necip vatan evlatları; “biz daha ölmedik, bizim cesedimizi çiğnemeden buradan geçemezsiniz” diyerek, istiklal savaşındaki, Çanakkale’deki, Bedir’de, Uhut’ta, Hendek’te… gösterdiği cengaverliği, yiğitliği burada da gösterdiler.
Necip Fazıl’ın, Sakarya Türküsü’ndeki; “Yokuşlarda susamak” sözünü çok önemsiyorum. Türkiye’yi hep yokuşlarda susatmak için her türlü çirkinliği, her türlü ayak oyunlarını oynadılar, oynuyorlar ve oynamaya devam edecekler! Türkiye olarak, yokuşlarda susamamak için, kendi çalışmamızla, kendi çaba ve gayretimizle, aklımızı ve alnımızı terleterek bu cennet vatana sahip olmak zorundayız.
“Neden şimdiye kadar Türkiye üzerinde oyun oynandı?” diye kendime soruyorum. Tarihe bakıyorum, geçmiş olayları inceliyorum. Bunun tek sebebine ulaşıyorum; iki başlılık, ülkeye hayır getirmemiş. İki başlılıktan kastım; kararların tek elden çıkmaması, birinin ak dediğine, diğerinin kara demesi, uyumun olmaması…bu yüzden ülkemiz, koalisyonlarda çok zaman kaybetmedi mi? zaman oldu, Cumhurbaşkanını seçmek için günlerce, haftalarca kısır döngü içinde kalınmadı mı? Cumhurbaşkanı, Başbakana anayasa kitabı atmadı mı? “Benim gibi düşünmüyor” diye, Başbakan ile sürtüşen Cumhurbaşkanları olmadı mı?
Şimdi diyeceksiniz ki; “bunlarla 2017 neler getirecek sözünün anlamını kuramadık.” 2017 yılı, 2016 yılından daha etkin, daha çok atılıma önem veren, kararların daha çabuk alındığı, ülkenin yapacağı yatırımların bir an önce uygulamaya konulması, Başkanlık sistemiyle, yeni anayasayla, dünyaya kendini kabul ettirmiş BÜYÜK TÜRKİYE meydana çıkıyor!
TBMM’den çoğunluğun oyuyla yeni anayasa ve başkanlık sistemine geçiş için referandum yolu açılmış oldu. Konu halkın huzuruna gelince sanırım hepsinin olmasa da, kahir ekseriyetinin; “EVET” diyeceği bir sonuç çıkacağa benziyor.
Tabii bu süreçte; “evet” diyecek olanlar da, “hayır” diyecek olanlar da meydanlara inecek, meseleyi halka anlatacaklar. Halk, sağduyusuyla, ferasetiyle, yapılanları gözleyerek ve vicdanının sesini dinleyerek bir karar verecek.
Diyelim ki referandumda halkımızın çoğu; “HAYIR” dedi ne olacak? Halkın dediği olacak. Halk, her zaman doğru karar verdiğine göre yine doğru kararını verecektir. Şöyle hafızanızı bir yoklayın; Adnan Menderes’in haksız nedenlerle idam edilmesinden sonra Sol Partiler, tek başına iktidara gelemedi. Hep, halkın yanında olan, halktan olan, halkın değerlerine önem verenler, başarılı olmuşlar, milletin maşeri vicdanında yerlerini almışlardır.