15 TEMMUZ’U; UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ, UNUTTURMAYACAĞIZ!

Demokrasi ve Millî Birlik Günü, Türkiye'de her yıl 15 Temmuz'da kutlanan bir resmî tatildir. 15 Temmuz Darbe Girişimi sırasında ölen 240'ı aşkın sivil, polis ve askeri anmak için genel tatil günü ilan edildi.

15 Temmuz 2016 akşamı "Fethullahçı Terör Örgütü” (FETÖ) milletimize ve hükümetimize karşı kanlı bir darbe girişimi başlattı.

15 Temmuz gecesi Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik Yurtta Sulh Konseyi yönetimindeki Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığı'nda Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timi üyelerince yapılan suikast ve darbe teşebbüsüdür.

15 Temmuz 2016, Türkiye'nin en uzun ve en karanlık günlerinden biriydi. TSK içindeki FETÖ üyesi hainlerin kalkışması, milletin sağlam iradesi ile önlenirken, darbe girişimi 22 saatte bertaraf edildi. Peki 15 Temmuz darbe girişimi nasıl başladı?

O gün önce kara bir leke, ardından da bir destan olarak kazındı akıllara. Sakin başlayan günün akşamında anormal bir hareketlilik vardı. Saat 21.30'da Genelkurmay Karargahı'ndan silah sesleri yükseldi.

Karanlık ellerdeki F-16'lar Ankara semalarında alçaktan uçmaya başladı. Yaşananlar ne bir tatbikattı ne de bir bomba ihbarı... Çok geçmeden Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları rehin alındı.

Sadece Ankara değil, İstanbul'da da hainler sahnedeydi. Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprüleri geçişe kapatıldı. İstanbul'un birçok noktasından çatışma haberleri geliyordu.

Tarihte; Firavunlar, nemrutlar, Şeddadlar, Tagutlar, Ebu Cehiller, Ebreheler….eksik olmadı ve olmayacak! Şeytan, şeytanlığını yapacak! Köpeğin görevi ısırmak! Eğer bunun aksini yaparsa, özelliğini kaybetmiş, görevini yapmamış olur! Bu belli bir şey. Yani malumun ilamı. Bu konuda konuşmaya, söz söylemeye bile gerek yok.

Asıl bendenizi ilgilendiren ve devamlı olarak da söylediğim, Kur'anî bir ilke var; "sen doğru olursan, eğri sana zarar vermez”. "Emir olunduğun gibi dosdoğru ol”. "Niçin yapmadığınızı söylersiniz?”…evet iş, dönüp dolaşıp buraya geliyor.

Necip Fazıl merhum, Sakarya Türküsü'nde; "Yokuşlarda Susamak” tabirini kullanır. Evet, Türkiye'yi durmadan yokuşlarda susatmak, sıkıntı üstüne sıkıntı verdirmek, attığı taşın ileri gitmemesi için her türlü oyunu oynamak, akla hayale gelmeyen ayak oyunları içinde olmak, yalanı, hileyi, iftirayı, masum insanları karalamayı marifet saymak… gibi daha sayamayacağım bir çok numaralarla kündeye getirmek, pes ettirmek istiyorlar!

Daha dün, yani 15 Temmuz hain darbe kalkışmasında Türkiye'nin kahramanlarının ne yaptığını, nasıl tankların önüne yattığını, nasıl darbecilerin burnunu kırdığını, nasıl, generale kurşun sıkıp, güle güle şehadete gittiğini unutmadık!

Kurtuluş savaşında cennet vatanın kurtulması, esarete boyun eğmemesi için can siperane gayret gösteren atalarımız, imanın verdiği güzellikle pes etmedi! 250 Kg'lik mermiyi manevi güçle topun ağzına verdi ve düşmanın gemisini batırdı!

Daha 15'indeki çocuklar, okullarından cepheye giderek; "vatan elden gitmesin, bu cennet yurda namahrem eli değmesin de ben ya şehit, ya da gazi olayım” anlayışıyla savaşa gülerek gitti! Annelerimiz, yavrularının başına kına yakarak savaşa, vatan savunmasına gönderdi kınalı kuzularını!

Fatma Bacılar, Şerife Bacılar, Nene Hatunlar, Sütçü İmamlar, Şehit Kamiller…iman yurdu, İslam yurdu, cennet vatanın düşman eline, hainlere, Haçlı sürülerine, Ermeni palikaryalarına peşkeş çekilmemesi için, çocuğunun üstüne örtmesi gereken battaniyeyi, ıslanmasın diye mermilerin üstüne örten, Fransız gavurunun, başı örtülü bacımın örtüsünü açmak için yaptığı hakaretlere tahammül edemeyerek kahramanlık destanı yazan, gavur bayrağını Türk kalesinde dalgalandırmamak için ölümü göze alan yiğitlerimiz, atalarımız, büyüklerimiz, eli öpülesi değerli vatanseverler, saygıyla eğildiğim ve duadan eksik etmediğim şehitlerimizin mücadelelerini bir kenara atabilir miyiz? Bu yapılanları; "Türkiye ilerlemesin, yeter ki kaos olsun, şehitlerden bana ne, ben rantıma bakarım” diyerek o şehitlerimizin kemiklerini sızlatmaya hakkımız var mı?

Hala anlamamakta direnen ahmaklar var! Hala Türkiye'deki güzellikleri görmek istemeyen, kalkınmaya yönelik, ilerleme için atılan adımlara gözünü, kulağını, kalbini, ruhunu, idrakini kapayanlar mevcut!

"Gevşemeyin, yılmayın, eğer inanıyorsanız üstün gelecek olan sizlersiniz.” Aman aramızdaki hainlere dikkat edelim. Kendi kendimizin ayağına çelme takmayalım. Birliğimizi bozmayalım. Öyle, saçma sapan sözlere ve haberlere itibar etmeyelim. Samimi olalım. Riyakarlık etmeyelim.

 

Geçit Verilmez!

 

(15 Temmuz üstüne)

Düşmanlara karşı, ülke ayakta,

Vatanı satana, geçit verilmez,

Askerim polisim, her an ayakta,

İhanet katana, geçit verilmez!

 

Hainler soysuzlar, köprüyü tuttu,

Yiğit evlatlarım, birer umuttu,

Silahı susturdu, tankı yamulttu,

Darbeye batana, geçit verilmez!

 

Tarifi bilinmez, kara geceydi,

Dillerim lal oldu, sessiz heceydi;

Saatler durduran bir bilmeceydi,

Terörü tutana geçit verilmez!

 

Seccade ıslandı, seher vaktinde,

Tüm eller duada, şahit akdinde,

Erlerimiz mutlu, şehit ahdinde,

Niyazsız yatana geçit verilmez!

 

Kalplerde inşirah, başlar secdede,

Dere, tepe, ırmak, taşlar secdede,

Genç, yaşlı, kadın ve eşler secdede,

Kaosa itene geçit verilmez!


Yazarın Diğer Yazıları