AHİRETİ ÖNCELEYEREK DÜNYA NİMETLERİNDEN FAYDALANMAKTA BİR SAKINCA YOKTUR
Sınırları Zorlarken 2025 Mesajı
Öğretmenlik Akademisi eğitim fakültelerine anlatılmalı
DELİLER, DAHİLER, KAPILAR, KÖPRÜLER SEN BEN O
Fedakârlık sırası yüksek gelir gruplarında…
DÜNYA EDEBİYATLARINDA ŞEHİR VE ŞEHİRLİ İNSAN
KAİNATIN AŞKI
Kaybedilen İki Puan
Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
2000'li yıllarla birlikte çok büyük bir toplumsal değişime tanık oluyoruz. Artık anne – babalar evlatlarından evlatlar anne – babalarından haz etmiyorlar. Kardeşler bir araya gelip oyun oynayamıyor. Komşular, akrabalar birbirlerinin acı ve sevinçlerinden haberdar olmuyor. Gençler ne yaşadıkları ülkeyi sevmiyorlar. Havasını soludukları topraklara, birlikte yaşadıkları milletlerine karşı en ufak bir muhabbet ve sorumluluk hissetmiyorlar. Hepimiz her gün daha çok kalabalıklaşan şehirlerde daha çok yalnız ve sevgisiz bir yaşama mahkûm oluyoruz. Bu yaşam tarzı pek çok psikolojik ve ruhsal hastalığı tetiklerken mutsuzluk hepimizi ve milletimizi içten içe çürütüyor, hasta ediyor antidepresan bağımlısı haline dönüştürüyor.
Artık evlerde yemek pişmiyor. Aileler sofrada bir araya gelmiyor. Eskiden bir yastıkta kocamak diye bir şey vardı. Modern yaşam önce karı – kocanın yastıklarını ayırdı sonrada sofrada hep birlikte kaşık salladığımız tabaklarımızı ayırdı. Aslında ayrılan şey yastık ve tabaklarımız değil kalplerimizdeki sevgi bağlarıydı. Bakıyorum en gariban kenar semtlerin sokaklarında dahi yemek dağıtan kuryeler vızır vızır dolaşıyor. Artık yemek yapma zahmetine dahi girilmiyor. Kültürümüzde ocağın tütmesi diye bir kavram vardır. Ocağın tütmesi o evde saadetin, huzurun, hayatın varlığının alametidir. Evin bereketi mutfaklarda ocaklar yanmıyor. Önceden tek göz sobalı evlere sığan kocaman aileler vardı. Daha da önemlisi büyük kentlerde her yer stüdyo daire adı altında bir sürü yeni yaşam modeli hızla yaygınlaşıyor. Türkiye gayri meşru ilişkilerde bu alanda dünyaca meşhur olmuş Tayland'la kumarda da Las Vegas'la yarışır hale geldik.
Anneler sabah eşlerini işe, çocuklarını okula gönderir göndermez soluk soluğa televizyonlardaki sabah programlarının başında yerlerini alıyorlar. Birde yetmiyor apartman koridorlarında izlenen programlardaki skandalların kritikleri yapılıyor.
Sosyal medya ortamı adeta bir batakhaneye dönüşürken akıllı telefonlara sahip olma yaşı artık ilkokullara kadar indi. Tüm bu ortamda ne okulların nede ailelerin çocuklarına terbiye verme, edep ve saygıdan bahsetme şansı kalmadı. Bazıları tüm bu gelişmeler karşısında devlet nerede sorgulaması yapmaya çalışıyor. Ancak devletin herkesin kapısına bir ahlak polisi dikme şansı yok. Devletin sorgulandığı ortamda hiç kimse kendisini sorgulamıyor. Televizyonlarda sabahtan öğleye kadar sabah kuşağı içerisinde tüm ana akım medya kanalları akıllara ziyan aile facialarını ve ahlaksızlarını işliyor. Üstelik bu programlar inanılmaz reytinglere ulaşıyor. Ve bu programları hazırlayan programcılara büyük parala ödeniyor. Programlara reklam veren kuruluşlar korkunç rakamlar ödüyorlar.
Söz konusu ahlaki yozlaşmanın en büyük gerekçesini oluşturan dijital platformun egemen güçleri hem ülkenin genetiği ile oynuyor hem de bu işten milyonlarca dolar gelir sağlıyor. Mevcut ülke topraklarımızda ki hâkimiyetinin devamı için de siyasete yatırım yapıyorlar. Bu düzeneğin sahipleri devlet otoritesini zafiyete uğratmak ve hâkimiyet alanlarını genişletmek adına küçük partilere maddi destek sağlıyorlar. Kendi doğrularını ifade eden bilim adamlarının kariyer süreçlerini destekliyorlar. Kendi projelerine destek olmaları şartıyla... Onlarda devletin her türlü sosyal medya üzerindeki kontrol etme çabasını özgürlükler engelleniyor diyerek karşı geliyorlar. Netfilix, Disney Channel hem toplumları zehirliyorlar hem de bu yaptıkları işten milyon dolarlar kazanıyorlar.
Eğer bugün uyanmaz ve çevremizi uyandıramazsak yarın artık bizim için çok geç olabilir. Aslında manevi dünyamızdaki yıkım 2023 yılının 6 Şubat tarihinde yaşadığımız asrın felaketi olarak tanımlanan deprem faciasının getirdiği yıkımdan daha büyük. Bizler gün gelir yıkılan binalarımızı yeniden inşa edebiliriz. Ancak yıkılmış bir manevi dünyanın yeniden inşası o kadar kolay değildir.
Son sözü Kur'an-ı Kerim söylesin;
Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor. (NAHL: 90)
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
25. EVREN DENEYİ VE İNSANLIĞIN KARANLIK GELECEĞİ
DÜNYAMIZIN MANYETİK ENERJİ KANALLARI, LEY HATTI
İNSANLIK TÜKENİYOR, MİLLETLER YOK OLUYOR
KÜRESEL GÜÇLER TARİHİN GERÇEKLERİNİ KARARTIYOR
KÜRSEL GÜÇ MERKEZLERİNİN TÜRKİYE PLANI, “KAOS”
KIYAMET SAVAŞI SENARYOSU VE TÜRKİYE GERÇEĞİ
ORTA DOĞU ŞEYTAN ÜÇGENİNDE TÜRKİYE KUŞATILMASI
DÜNYANIN ALGI YÖNETİM MERKEZİ; TOVİSTOCK
ROTHSCHİLD HANEDANLIĞININ KARANLIK TARİHİ