İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ

                                                                                                                    

 

İngilizler Hindistan'a ayak basmadan önce Babür Krallığı son derece başarılı bir yönetim politikası izlemiş ülke zenginlik ve bayındırlıkta göz kamaştıran bir noktaya gelmişti. Babür Devleti büyük Türk sultanı Timur'un soyundan gelen bir devletti. Son derece zengin bir kültür ve medeniyet hayatı inşa etmiş günümüz Hindistan'ına büyük bir tarihi miras bırakmıştı.

Aslında Hindistan'daki sömürgecilik bir Türk – İslam devleti olan Babür Hanlığının çöküşü ile başlamıştır. O zamanlar için dünya ticaretinin % 23'ü Hindistan eliyle gerçekleştiriliyordu. Bu ticaret hacmini günümüzle kıyaslayacak olursak Tüm Avrupa'nın veya Amerika'nın toplam ticaret hacmine denk düşüyor. Dolayısıyla Hindistan ekonomisinin bu zenginliği sömürgeci İngilizlerin iştahını da kabartıyordu. 1757 yılında Robert Clay Bengal Krallığı ile savaşır ve savaşı kazanır. Robert Clay İngiltere destekli bir Uzak Doğu şirketinin başkanıdır. Bu olayı takip eden 100 sene içerisinde şirket Hindistan'ın belli başlı üretim merkezlerini ve doğal kaynaklarını kontrol altına almayı başarır. Elde ettiği gelirlerle çok rahat bir şekilde Hind Yarım Kıtasının yöneticilerine vermiş olduğu yüksek meblağlı rüşvetlerle satın almayı başarır. Sadece Hindistan'da değil İngiliz bürokrasisinde de kritik yerlere yapılacak atamalarda etkili olmuştur.

1834 senesinde Hindistan dünya tekstil ihtiyacının % 25'ini karşılıyordu. Üstelik o yıllarda da Hindistan dünyanın yine en kalabalık ülkelerinden birisi olup 200 Milyona yakın insan barındırıyordu. Yani hem 200 Milyon insanın ihtiyacını karşılıyor hem de dünya tekstilinin % 25'ini. Ancak ne var ki İngiliz politikaları neticesinde Hindistan kendi ülke içi ihtiyacının sadece % 8'ini karşılayabilecek duruma düşmüştü.  Ülke ihtiyacının geri kalanı İngiltere fabrikalarında işlenerek ülkeye geri dönen ve Hindlilere satılan ürünler sayesinde karşılanıyordu.  Yani İngilizler Hindistan'a kendi malını elinden çarpıp işliyor ve sonra tekrar o ülkeye satıyordu. Bu arada Hindistan'da dokuma yaparak Hind pamuğunu işlemeye kalkan 50.000 insanın sağ eli kesilerek cezalandırılıyordu. Böylelikle bu insanların bir daha üretimde çalışması imkânsızlaştırılıyordu. Suçları İngiliz tekstil sanayini tehdit eden faaliyetlerde bulunuyor olmalarıydı. Sırf aileleri açlık çekmesinin önüne geçmek için gizli gizli evlerinin bodrumlarında üretim yapmaya çalışan gencecik çocuklara dahi acımamışlardır.

İşte vahşi emperyalizm tamda budur. Önce ülke kaynaklarına el konulur. Sonra ülkede işbirlikçi iş adamları ve devlet adamları kritik noktalara yerleştirilir. Sonra ülke hızla fakirleştirilerek hiçbir şey üretemez duruma getirilir. Daha sonra ülke nüfusu köleleştirilerek ucuz işçi durumuna düşürülür. O insanların ihtiyaçları kendi ülke sanayisinde ürettiklerini satarak karşılarlar.  Bunu da söz konusu ülkeye modernlik, çağdaşlık demokrasi adı altında pazarlarlar. Doğu Hindistan Şirketi'nin yöneticilerinden olan Lord Willim Bentting günlüğünde yaşanan dramı şu şekilde tasvir eder, "Hindistan'ın beyaz pamuk tarlaları açlıktan ölen Hintlilerin kemikleri ile beyaza bürünmüştü.”

Yaklaşık 150 yıl süren bu sömürü döneminde Hindistan'dan İngiltere'ye yaklaşık 45 Trilyon dolarlık zenginliğin aktarıldığı tahmin edilmektedir. Bu tam Türkiye'nin 45 senelik gayri safi milli hasılasına denk düşmektedir. İşin en dramatik yönü İngilizlerin sömürgeci anlayışı I. Dünya Savaşı ile tavan yaptı. Savaşta kendisi için savaşacak insan kaynağına ihtiyaç duyan İngiltere bu bakımdan da zengin olan Hindistan nüfusunu değerlendirdi. I. Dünya Savaşı'nda yaklaşık 1 Milyon Hintli, 2. Dünya Savaşı'nda ise 2,5 Milyon Hintli İngiliz ordusuna katılmıştı. Bu rakam İngiliz ordusunun 3'te 2'sine tekabül ediyordu

İngilizlerin bu acımasız uygulamaları sırasında Hindistan'da yaklaşım 40 Milyon insanın açlıktan öldüğü tahmin edilmektedir. Bu konuda dönemin İngiltere Başbakanı Winston Churchill fikri sorulduğunda, "Tavşanlar gibi üreyen bir milletten bahsediyoruz. Sorun olmayacaktır.” Şeklinde cevap vermiştir. 

 

İNGİLİZ EMPERYALİZMİNİN SÖMÜRÜ TEKNİĞİ

1. İdare edilen bölgeyi her yönüyle, derinlemesine tanımak ve kavramak

2. Geleneklere, kültüre ve farklı inançlara müdahale etmemek

3. Birbirine rakip ve düşman fraksiyonlar arasındaki rekabeti körüklemek

4. İç sorunlar ve çatışmalar karşısında -görünürde- tarafsız kalmak

5. İşleyen bir yönetim sistemi, anayasa ve kurumlar oluşturmak

6. İngiliz kültürünü, elitler eliyle toplumda yerleştirmek

7. Ve son olarak, komşu ülkelerle sınır ihtilafı oluşturmak

 


Yazarın Diğer Yazıları