KÜRESEL GÜÇLER TARİHİN GERÇEKLERİNİ KARARTIYOR

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı insanlık tarihinin en eski yerleşim noktası olarak keşfedilen Göbeklitepe'yi ve çevresinde yer alan diğer sit alanları ile birlikte "TAŞTEPELER” adlı bir proje ile tüm dünyaya duyurdu. Ancak ne var ki bu buluş ve devletimizin keşif çalışmaları insanlığın zihin dünyasını yalan tarih anlatımı ile teslim alan bir takım küresel güçleri rahatsız etti. Nihayetinde küresel güç merkezlerinin resmi buluşma noktası olan Davos buluşmalarında bu kamuoyunu gündeme getirilerek bölgede her türlü araştırma faaliyetlerinin durdurulması ve ayrıca sadece şu anda koruma altına alınan Göbeklitepe kazı alanının muhafazası ile faaliyetlerin sınırlandırılmasının doğru olacağı kararı alındı.

 

Bu kararla birlikte ne yazık ki tarihin bize sunduğu ve muhteşem bir hazine değeri taşıyan bu yerleşim bölgesindeki kazılar durduruldu. 1995 yılında başlanan kazılar sonrasında yaklaşık 29 yıl içerisinde Göbeklitepe'nin sadece % 5'lik bir kısmı açığa çıkarılabilmiştir. 2008 yılından sonra ise kazı çalışmaları tamamen bitirilmiştir. Tam son 16 yıldır hiçbir kazı çalışması yapılmamaktadır. Gelecekte de bir kazı planlaması yok. Küreselcilerin istekleri doğrultusunda Göbeklitepe kazıları gelecek nesle bırakılmış. Kazı yapılarak bölgenin tarihi gerçekliğinin ortaya çıkartılması yerine bölgenin bir turizm merkezi olarak değerlendirilmesi planlanmış. Bunun içinde yabancı (!) bir firma ile 20 yıllığına anlaşma yapılmış. Bu firmada bakanlığa 15 Milyon dolar ödeme gerçekleştirmiş. Ancak söz konusu firma bölgeyi bir turizm alanı olarak tanzim etme bahanesiyle adeta tüm kazı çalışmalarına son vermeye yönelik bir takım uygulamalar gerçekleştirmiştir.

 

Öncelikle yapılan anlaşma gereği firma kazı alanını güya olumsuz hava şartlarından koruma bahanesiyle şemsiye ile örtmüştür. Ancak şemsiyenin ayakları ve seyir noktası öyle planlanmış ve kazı alanına ayaklar saplanmış ki adeta kazının daha fazla genişlemesini engellemek amaçlanmıştır. Radarlarla tespit edilmiş yer altındaki kazı yapılmamış alanlar artık kazı yapılamaz hale getirilmiştir. Buda yetmemiş Göbeklitepe'nin etrafı meyve ağaçları dikilerek ağaçlandırılmış. Yani bölgede kazı yapılması imkânsız hale getirilmiş. Ayrıca da bölgeye gelen turistlerin ziyaretini kolaylaştırmak bahanesiyle sit alanının üzerine tam 900 metrelik beton yürüyüş yolu inşa edilmiş. Yani adeta tüm kazı alanının üstü bundan sonra hiçbir arkeolojik çalışmaya fırsat vermeyecek şekilde kapatılmış 

 

Göbeklitepe'nin keşfini ve ilk kazı çalışmalarını gerçekleştiren Alman arkeolog Klaus Smith 2014 yılında vefat etti. Ölünceye kadar buraya müdahale edilmesini engelledi. Ancak kendisini ortadan kaldırdılar. Sonra katliamı başlattılar. Eşi kendisi de arkeolog olan Çiğdem Köksal Smith bu sefer mücadeleyi sürdürdü. Ancak tüm müracaatları neticesiz kaldı.

Aslında ülkemizin üzerinde bulunduğu muhteşem tarih ve medeniyet hazineleri üstünde oynanan ilk oyu bu değildir. 1973 yılında Van'da Urartular dönemine ait olduğu düşünülen bir heykel bulunur. Heykel bir uzay aracı içerisinde yolculuk yapan astronotu temsil etmektedir. Buluntu İstanbul Arkeoloji Müzesine teslim edilir. Ancak eserin yaşını, niteliğini araştırmak yerine paketlenip depoya kaldırılır. Müze müdürlüğüne neden eseri sergilemiyor, üzerinde araştırmalar yapılmasına izin vermiyorsunuz? Diye sorulunca cevap, "eser dönemin şartlarına ve imkânlarına uyumlu olmadığından dolayı sahte olduğunu düşünüyoruz cevabını verirler. Durumdan haberdar olan ünlü Alman arkeolog Zekeriya Sitchin Türkiye'ye gelerek heykeli inceler ve söz konusu heykelin sahte olmasının mümkün olmadığını söyler. Sonunda onun ısrarı ile bir müddet eser İstanbul Arkeoloji Müzesinde sergilenmişse de sonradan yine depolara kaldırılarak insanların ilgi ve dikkatinden kaçırılmaya çalışılır.

Burada sorulması gereken can alıcı soru şu olsa gerek, neden? Dünyamızın güç merkezleri neden insanlık tarihin gerçeklerinin ortaya çıkarılmasından rahatsızlar. Çünkü yüzyıldır insanları seküler, tanrısız ve bir yaşam tarzına mahkûm etme amacına yönelik sahte bir tarih algısı oluşturdular. Bu tarih algısını evrimci anlayış üzerinden kurguladılar. Kutsal kitaplardaki insanlığın geçmişi ve yaratılışına ilişkin tüm anlatımları inkâr ettiler. Böylelikle tanrısı kendilerinin olduğu diğer insanlarında kendilerine tapındığı bir yeryüzü düzeni kurmayı hayal ettiler. Şimdi bu planlarının yıkılmasından ve firavunun akıbetine uğramaktan korkuyorlar.


Yazarın Diğer Yazıları