KÜRESEL AKLIN OPERASYON MERKEZİ G. KORE

Maddi ve manevi büyük bir dayatmanın içerisindeyiz. En çok gençliğimiz büyük bir tehditle karşı karşıya. Günümüz dünyasının küresel şeytani aklı onları etkilemenin yollarını çok iyi biliyor. Kim zaman müzikle, kimi zaman dizilerle, çoğu zaman da sosyal medya ortamıyla gençliğimizin ruhuna, hücrelerine kadar nüfuz edebilecek bir etki alanına sahipler. Gençlere gayet masum gibi gözüken ama özünde onları kendi geleneklerinden, inançlarından, doğdukları büyüdükleri topraklardan hatta kendi öz bilinçlerinden yabancılaştırmayı amaçlayan bir örgütlü şeytani akıl yapılanmasına sahipler.

 

Günümüz dünyasında gençliğimizin zihin ve ruh yapısını deforme eden en tehlikeli gelişme misyonerlik ve cinsiyetsizleştirme çabalarıdır. Güney Kore misyonerlik faaliyetlerinin en yoğun gözlemlendiği bir ülke olmakla birlikte ülkemizde faaliyet gösteren misyonerlerin büyük bir çoğunluğu da Güney Kore kökenlidir. Ülkemizdeki misyonelerin faaliyetlerini kolaylaştıran onların yaptıkları etkinliklerde hedefledikleri amaçlarını gerçekleştirmelerine imkân sağlayan en büyük vasıta da Güney Kore kökenli diziler, müzik gruplar ve onlarla bağlantılı sosyal medya ortamları oluyor. Hemen hemen tüm Güney Kore kökenli dizilerde, kliplerde sürekli, dini semboller ve vurgular, imajlar kullanılıyor. Gençler arasında Korece öğrenme salgının bir neticesi olarak hemen hemen bütün büyük şehirlerimizde Kore dil kursları açılmış durumda. Ayrıca Kore restoranları ve benzeri mekânlar adeta ülkemizdeki küresel şeytani aklın yürüttüğü misyonerlik çalışmalarına destek sağlıyorlar.

 

Bu etkinlikler o kadar masumca ve o kadar saf ve temiz niyetle kılıflandırılıyor ki sürecin akıbetine ilişkin hiç kimse bir kanaat belirtemiyor, gerçekleşmesi söz konusu olan büyük sosyal facianın farkındalığı oluşmuyor. Örneğin Koreli sanatçıların, dizi oyuncularının aşırı makyaj yapması, feminen kıyafetler giymesi gençler arasında asla yadırganmıyor. Aslında bu davranış şekli küresel şeytani akıl tarafından Kore'ye taşınmış ve başarıyla sonuçlandırılmış olan bir proje… Artık Kore'de erkeğin kişisel bakım adı altında makyaj yapması ve abartılı, cinsiyetini temsil etmeyen kıyafetler giymesi o ülke için gayet normal bir durum. Hatta Kore'de bu davranışları gerçekleştirmeyen erkeklere yadırganıyor ve dışlanıyorlar. Kendi bedeniniz üzerinde, yaşam tarzınız konusunda tercih yapmak sizin en doğal insani hakkınız. Bu nedenle özgür olun ve hayatınızın tadını çıkarın mesajı verilmek isteniyor. Tabi böylesi mesajları varlığında temsil eden sanatçı ve artistler tüm takipçisi olan fanlar tarafından rol model olarak kabul ediliyorlar.

 

Koreli sanatçıları takip eden kitlelerin en önemli yoğunluk kazandığı grup 15 – 24 yaş arası kız çocuklarından oluşuyor. Ancak ne var ki günümüzde bu yaş sınırı 10 yaş grubuna kadar inmeye başladı. Ve bu kızların hemen hepsi kişisel bakımına özen gösteren, makyaj yapan, vücudunda kıl barındırmayan, erkeksi tavır ve davranışlar (maçoluk) sergilemeyen erkekleri tercih ettiklerini ifade ediyorlar. Bu durum kaçınılmaz olarak erkek genç nüfusun davranmışlarını ve sosyal yaşam alışkanlıkları üzerinde bir baskı oluşturuyor.

 

Sosyal medya ortamında Koreli müzik gruplarını ve dizi oyuncularının yaşamlarına ilişkin her türlü detaylı bilgiye ulaşmak mümkün olabiliyor. Bu nedenle gençler, hangi sanatçı hangi konserde hangi kıyafetleri giyiyor, özle yaşantıları, yedikleri, içtiklerine kadar son derece onlara ait detaylı bilgilere ulaşabiliyorlar. Sosyal mecra ortamında inanılmaz bir etkinliğe sahipler. Örneğin bir müzik grubunun fanlarından oluşan ekip kendilerini "army” olarak adlandırıyor. Yani kendilerine ordu diyorlar. Ve uykuları dışında kalan tüm zamanlarında adeta büyülenmişçesine bu gruplara ilişkin paylaşımlar yaparak, onların reklamlarını, tanıtımlarını yaparak harcıyorlar.

Yine bir başka Kore grubunun fan ekibinin kullandığı slogana dikkatinizi çekmek istiyorum, "Adoraable representative m.c for youth” yani "Gençliği Tapınılası Temsilcisi.” Yine bu gruplar tarafından temsilciliği yapılan "Love Myself” hareketi var. Yani "Kendini Sev”… Gayet masum gibi görünen bu kavramın karaltısında narsist, kendisine hayran ve sadece kendi hazlarına, bedenine hizmet etmeyi bir yaşam gayesi haline getirmiş gençlik kitlesi oluşturmayı amaçlıyorlar. Bu kavram çatısı altında gençlere, "kendinizi sevin ve kendi varlığınızı, kişiliğinizi, yaşamınızı, kendiniz belirleyin. Hiç kimsenin siz bir şeyler dikte etmesine, öğretmesine, öğüt verim yaşantınıza müdahalede bulunmasına izin vermeyin” mesajı verilmek isteniyor. Tabi ki bu mesaj ile genç kitlelerin kendi yaşam ortamlarındaki her türlü geleneklerinden, maneviyatlarından ve hatta eğitim sisteminin, anne babanın çocukları ile olan duygusal ve zihinsel bağlarından kopartılması amaçlanıyor.

 

Tabi ki bu mesaj özellikle ergen çağlardaki gençler için inanılmaz cazibe oluşturuyor. Kendi toplumunda, aile yapısında yakalayamadığı değeri, özlemini duyduğu hazları bu masaj çatısı altında kurgulanmış bir hayatta yakalayabileceğine inanıyor.

 

Dolayısıyla artık bugün davranış bozukluklarına tanık olduğumuz gençleri suçlamak yerine "söz konusu olan bu sürece nasıl bir strateji geliştirebiliriz?” sorusuna cevap aramamız gerekiyor.

Yazarın Diğer Yazıları