ORTA-DOĞU’DA KARTLAR YENİDEN DAĞITILIYOR.
ŞİİR MEKTEBİ
ARAP EDEBİYATÇILARININ TÜRKİYE VE TÜRKLERE BAKIŞI 2
MERHAMET ETMEYEN KİMSEYE MERHAMET OLUNMAZ
YÜZYILIN SOYKIRIMI SONRASI BARIŞ
Kutup Yıldızı
Yıldız mı, Ay mı, Kara Delik misiniz?
Değerli Galibiyet
Ruhun şad olsun ağabey
Konya için tehlike çanları çalıyor
Eğitim de denetim de şart
FACİALAR KADER DEĞİL
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
AVRUPA’NIN KARANLIK TARİHİ
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -3-
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Alfa Romeo Junior
Bizim toplumda insanlar birbirlerini neden sevmezler? Neden güvenmezler insanlar birbirlerine?
Çok mu ikiyüzlüyüz acaba?
Çok mu içten pazarlıkçıyız?
Yaptıklarımızla dediklerimiz birbirine uymadığından mı?
Çok mu yalan söylüyoruz?
Karun gibi yaşayıp da sefillik içinde olduğumuzdan mı dem vuruyoruz her yerde?
Allah’a inanıp da O’na güvenme konusunda problemlerimiz mi var?
Nedir bizi birbirimize karşı güvensiz kılan?
Sanırım yukarıda sorduğum tüm sorular hepimizin ortak özellikleri ve sanırım ki herkes bunun farkında.
Temel felsefesi özgürlük olan solcu ya da komünist dediğimiz kimseler kendisi gibi olmayan kimselere özgürlük hakkı tanımıyor.
Yaradılanı sev Yaradan’dan ötürü felsefesini kendisine şiar edinmiş muhafazakârlar Yaradan’ı sevdiklerini, O’na iman ettiklerini her fırsatta dile getirip, O’nun yarattıklarını sevmiyor, hoşgörüye sıfır tolerans tanıyorlar.
Düşüncede, teoride tamamen kapitalist karşıtı solcu kesim yaşamında markadan ödün vermiyor, kapitalist sistemin çarkları arasında devridaim yapıyor.
Allah’a sonsuz iman etmiş bir Müslüman’ın Allah yokmuş gibi davranması, ben yaparım, ben ederim, ben olmazsam çocuklarım aç, sefil kalırlar vb. kaderi değiştirme potansiyelini kendisinde görmesine ne demeli?
Hiç kimsenin görmediği veya görmeyeceğini zannettiğimiz yerlerde yaptıklarımızdan sonra oturup acaba bana neden güvenmiyor insanlar, beni neden sevmiyorlar? Diyebiliyoruz.
Karşımızdaki insana da kendimiz hiçbir şey yapmamış gibi, sadece o yalan söylemiş gibi tavır koyuyor, sadece o sahtekârlık etmiş gibi ona güvenmeyiveriyoruz.
Sürekli kendimize birilerinin merhamet etmesini bekliyor kendimizi acındırıyoruz, başkasının merhamete, ilgiye ihtiyacı yokmuş gibi tafralarımızdan geçilmiyor.
Zenginlere etmedik hakaret bırakmıyoruz, çok mal haramsız, çok laf yalansız olmaz, demekte beis görmüyor lakin elimize zengin olma fırsatı geçtiği zaman da deveyi hamuduyla götürüyoruz.
Birileri herhangi bir makama geldiği zaman onun o makamı haketmediğini söyleyip anında yaftayı yapıştırıyoruz bize makam teklif edilmeyi bırak makam verilsin diye aşındırdığımız kapıları kimse görmüyor düşüncesiyle bol keseden savuruyoruz.
Hâsılı, sevmiyoruz birbirimizi, sevemiyoruz, güvenmiyoruz da!
Oysa biliniyor ki, herkes senin gibi, benim gibi, onun gibi, biz birbirimiz gibiyiz.
Karanlıkta yere tükürüyorsan kimseyi ahlaksızlıkla suçlamayacaksın ki, onlar da seni suçlamasınlar.
Samimi olacaksın, insan sana güveneceğini ya da güvenmeyeceğini bilmeli. İnsanları boş ver kendine olan saygın varsa yapmalısın bunu.
Yalancının, hırsızın bile samimi olanı; sinsi, dedikoducu insanlardan daha az tehlikelidir.
Eğitim de denetim de şart
Konforlu iş belediye başkanlığı
Şöhretin sancıları
Devlet aklını anlamakta zorlananlar
Her devirde kayığa binenler
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Batılı eğitim sistemi ne zaman iflas eder?
Hainliğin kitabı yeniden yazılıyor
İki yüzlülüğün nirvanası
Öğretmenlik Akademisi eğitim fakültelerine anlatılmalı