Neyi Çekiyorsunuz? (Rezonans-Çekim Yasası)

 

İnsan; altın oran kuralı ile yaratılan ve yönetilen evrenin tam olarak merkezindedir.

Evrenden neyi çekeceğine ya da neyi iteceğine insanın beyincikle birlikte yürütmeden sorumlu olan kalbi karar verir.

Kalbin kararları yasamadan sorumlu akıl/beyin ve iradenin süzgecinden geçmeli; yargıdan sorumlu vicdan tarafından da adalet açısından denetlenmelidir.

İnsan kâinat içerisinde cismen küçük ama beyin ve kalbinin sınırsızlığı sayesinde; evrenden de büyük ve değerli bir varlıktır.

Kosmozun bu değerli parçası kendini bilir, tanır ve misyonunun gereğini yerine getirebilirse huzur ve mutluluğa ulaşır.

Rezonans-Çekim kanunu, evrendeki her şeyin birbirleriyle titreşimler aracılığı ile nasıl iletişim halinde olduğunu ifade eder.

Vücudumuzun her bir organı ve hücresi de dâhil olmak üzere dünyadaki bütün nesnelerin ve canlıların kendilerine has bir titreşimleri vardır ve vücut kendi içinde birbiriyle bağlantılı olduğu gibi aynı vücut evrenle de bağlantılıdır.

O halde insan aktif bir akıl, eskilerin deyimi ile hüşyar/uyanık bir kalp, temiz bir vicdan ile temiz duygu/düşüncelere sahip olmalı ve bu düşünceleri pozitif/olumlu cümlelerle ifade etmeli kısaca; evrene güzel mesajlar göndermelidir.

Şah damarından daha yakın ve arşın sahibi insandan her çıkan her şeyi –ona çok değer verdiği için- ciddiye alıyor ve değerlendiriyor.

Küçük büyük demeden insanın aktiviteleri kayda alınıyor ve ona yol-su-köprü ve elektirik olarak döndürülüyor.

Maturidi rezonans-çekim yasasını şöyle tarif eder:

"Sözlerinize dikkat edin! Kader sözlerinizin vekilidir. Ağzınızdan çıkan her şey sizin kaderiniz olur.”

Mevlana rezonans-çekim yasasını şu beytiyle tarif eder:

"Sen kıymetli bir inciyi aradıkça, o, inci olursun, sen ekmek peşinde koşar, sadece ekmek düşünürsen ekmek kesilirsin. Sen bu nükteli ve rumuzlu(şifreli) sözü anlarsan her şeye aklın erer: Neyi arıyorsan, neyin arkasından koşuyorsan, sen, o sun, o şeysin.”

Dış dünya seni yıkamaz, yalnızca sen kendini yıkabilirsin.

"İnsan hayatı kısa ve tek gerçeği erdemdir. Dışarıda ne olup bittiği önemli değil, önemli olan ruhumuzun hangi ahlaki zeminde durduğudur.” (Marcus Aurelius)

Biz insanlar; Âdem babamız ve Havva annemiz ana vatanımız cennette yaratıldığından; cennetin kodlarına sahibiz ve hep orayı istiyor, orayı özlüyoruz.

Dünyada Mevlana'nın "ney metaforu”nda bahsettiği gibi kamışlıktan kesilmiş gurbette olarak inliyoruz.

Dünyada mutluluğun tamamını değil belki, numunelerini görmek istiyorsak; evrendeki sonsuz zenginliğin bir parçası olmak ve onunla uyum için hissettiğiniz ya da düşündüğünüz her şeyin, olumlu ya da olumsuz bir rezonans-çekim alanı oluşturduğunu ve hem bizi hem de çevremizdekileri kalıcı olarak değiştirebileceği gerçeğine göre hayatımızı düzenlememiz gerekiyor.

Kuantum düşünce tekniğinin temelinde yer alan Rezonans-Çekim Kanunu'na göre sizi isteklerinizi gerçekleştirmekten alıkoyan sınırlar yalnızca kalbinizdedir.

Çıkın nefsin ve şeytanın size çizdiği dar haz âleminden,

Takın gönül kanatlarını ve evrenin derinliklerine doğru yükselin.

"Sana senden gelir bir işte 'dâd' lâzımsa

Zaferden ümidin kes gayriden imdad lâzımsa.

Yüksel ki yerin bu yer değildir;

Dünyaya gelmek hüner değildir.

Bize gayret yaraşır, merhamet Allah'ındır.

Hükmü ati ne fakirin, ne de şeyhin şahındır.” (Namık Kemal)


Yazarın Diğer Yazıları