AHİRETİ ÖNCELEYEREK DÜNYA NİMETLERİNDEN FAYDALANMAKTA BİR SAKINCA YOKTUR
DEVLETİN İHMALLERİ VE GENÇLİK
Sınırları Zorlarken 2025 Mesajı
Öğretmenlik Akademisi eğitim fakültelerine anlatılmalı
DELİLER, DAHİLER, KAPILAR, KÖPRÜLER SEN BEN O
Fedakârlık sırası yüksek gelir gruplarında…
DÜNYA EDEBİYATLARINDA ŞEHİR VE ŞEHİRLİ İNSAN
KAİNATIN AŞKI
Kaybedilen İki Puan
Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Osmanlı’nın çöküşüyle başlayan ve sanırım kıyamete kadar da devam edecek olan “dış güçlerin” Türkiye’yi yönetme arzusu herkeste bıkkınlık meydana getirmiştir.
Adamların başka işi gücü yokmuş gibi, Müslümanların dünyada söz sahibi olmaması için tüm çabalarını bu yöne kanalize etmektedirler.
Halifeliği kaldırtıp İslam dünyasını öksüz bırakma ve ardından hepsini sömürüye açık hale getirme girişiminden tutun da, Harf İnkılabıyla Türk milletini geçmişinden koparma gayretlerine ve ardından ülkeyi yönetecek olan kimselerin Mason olmasına kadar her konuda söz sahibi olmak istemeleri neye delalet?
Türkiye’yi istedikleri kişiler yönetirken her yer güllük gülistanlık olurken, hiçbir kargaşa çıkmazken, halkı afyonla uyuşturup istediklerini elde ederken toplum mühendisleri de yan gelip yatarken, ülkemizde huzur vardı.
Ne zaman ki Türkiye, kendi ayakları üzerinde durmaya başlıyor, Osmanlı özlemi ağır basıyor, dünyada söz sahibi olmak için “ben de varım” diyor,
Ülkeyi karıştırmak, kaos planları yapmak, yerli işbirlikçileri devreye sokmak için, toplum mühendislerinin uykusu kaçıyor.
Medyanın en önemli köşelerine adamlarını yerleştirip önce algı yönetimi yapıp, kamuoyu oluşturup ardından düğmeye basılıyor.
Sistemleri de öyle dizayn edilmiş ki tıkır tıkır işliyor. Menderes ile başlayan, Özal’ın ölümü ile devam eden ve ardından patlak veren 28 Şubat…
Görev yükledikleri kişilerin birçoğunun kalemlerinden ülke aleyhine tek söz çıkmaması, çoğunun vatansever kisvesi altında işleri hatasız yürütmesine ancak şapka çıkartılabilir.
2002 yılından beri sürekli takip ettikleri Tayyip Erdoğan’dan umduklarını bulamayanların son yıllarda başvurdukları yöntem yemin ediyorum, şeytanın bile aklına hayaline gelemeyecek bir yöntemdi.
Kim derdi ki, ülkedeki muhafazakârlar birbirine düşecek, selam bile vermeyecek hale gelip düşman olacaklar?
İp it oğlu itin elindeyse ve sen de yularını baştan bir yerlere teslim etmişsen, ne kadar mümin olduğunun, Allah’tan ne kadar korktuğunun bir önemi yok.
Adamlar alttan girip, üstten girip bir şekilde ülkeyi karıştırmayı başarabiliyorlar.
Cemaat denilen yapının tabanındaki insanların böyle bir oyuna geleceklerini, dün kardeşim dediği başbakana bugün hırsız diyebileceklerini kimse öngöremezdi herhalde.
Algıyı yönetmek böyle bir şey işte.
Ortada oynanan müthiş bir oyun var. Oyun o kadar açık oynanıyor ki, her türlü hile bile halkın gözünün önünde cereyan ediyor, saklanan, gizlenen hiçbir şey yok ama gel gör ki, cemaat mensupları ve diğer muhalif kesim, burnunun dikine gitmekte beis görmüyor.
Anlatamıyorsun, anlamıyorlar, anlamak istemiyorlar. Aynı zamanda, oynanan oyunu görenlere de onlar aynı şeyi söylüyor. Hırsız var ya! Nasıl bu kadar kör olabilirsiniz, diyorlar.
Oysa bu hırsız algısını o sevimli “dış güçler” isteselerdi bundan 5-6 yıl evvel de devreye sokarlardı. O zamanlar da Gülen’i değil de, ağlayanı oynatırlardı sahnede.
Sen gene anlamayacaktın. Anlayamayacaktın. Çünkü beyninle düşünmüyorsun!
Öğretmenlik Akademisi eğitim fakültelerine anlatılmalı
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Sesi çok çıkanın haklı sayılması
Sesi çok çıkanın haklı sayılması
Devlet belediyelere dur demeli
Zulüm içimizde!
Konjonktür garantili kutuplaşma
Sorunlu değil sorumlu muhalefet
Savaş bize yaklaşıyor
Milattan önceki gençler