ORTA-DOĞU’DA KARTLAR YENİDEN DAĞITILIYOR.
ARAP EDEBİYATÇILARININ TÜRKİYE VE TÜRKLERE BAKIŞI 2
MERHAMET ETMEYEN KİMSEYE MERHAMET OLUNMAZ
YÜZYILIN SOYKIRIMI SONRASI BARIŞ
Kutup Yıldızı
O KADAR MI ZOR?
Yıldız mı, Ay mı, Kara Delik misiniz?
Değerli Galibiyet
Ruhun şad olsun ağabey
Konya için tehlike çanları çalıyor
Eğitim de denetim de şart
FACİALAR KADER DEĞİL
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
AVRUPA’NIN KARANLIK TARİHİ
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -3-
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Alfa Romeo Junior
İnsanoğlu doyunca sofradan kalkar ama sofrayı kurana da teşekkür eder.
Sofra kurulumunda emeği geçene minnet duyar.
Sofranın sahibi de isterse o minneti kötüye kullanır isterse sadece ikram etmekle yetinir işine bakar.
Sofrayı kuranların amacı insanlar doyduktan, sofra kaldırıldıktan sonra belli olur.
Sofrada bulunan insanların her birinden herhangi bir şeyler istenir;
"Yediğin lokmanın hakkını ver.” denirse, sofrayı kuranın niyeti belli olmuş olur.
Sofrayı kuran kişi sadece ikram amaçlı sofra kurmuşsa, yol arkadaşlarının karnını doyurmaksa gâye, bu sefer sofradakilerin tavrına bakılır.
Hani son zamanlarda meşhur bir söz dolaşıyor ortalıkta:
"Aynı sofrada yemek yedik, karnı doyan düşman oldu!”
Karnı doyanın düşman olması yenilir yutulur bir şey değil.
Bunun adına kimisi vefasızlık der, kimisi hainlik der, kimisi başka kötü şeyler söyler.
İçine atılacak bir mevzu değil yani bu olay…
Karnı doyanın düşman olması ne demektir? Bir insan yediği kaba ve kabın sahibine nasıl düşmanlık besleyebilir?
Karakterini, tıynetini beğenmediğin bir insanın sofrasında ne işin vardı, demezler mi insana?
Madem beğenmiyordun, madem sırtından hançerleyecektin, ne diye oturdun o sofraya?
Hatta kendinle yetinmedin, yakınlarını da oturttun, yakınların da yediler, semirdiler…
Sonra? Sonrası vahim…
Düşman oldun işte.
Anadolu bu tür konularla ilgili nice sözlerle dolu…
Yediği ekmeğe kan doğrayanlar iflah olmazlar, sofrasına oturduğun insanın sırtına hançer saplayanların geleceği olmaz, onlar asla deva bulmazlar.
Bu dünyada matematiksel olarak gülerler belki ama öbür taraf çok çetin geçer.
Orada hâkimin kendisi şahittir.
Sen beni kandırabilirsin, uğradığın haksızlığın mantıksal açıklamasını yapabilirsin ama mesele sen değilsin ki kardeşim.
Mesele, vatandır. Mesele bir dünya mefkûresidir.
Mesele yarınlarımızdır.
Anadolu insanı delikanlı olur, eli kanlı değil!
Anadolu insanın, Anadolu irfanının hoş görmediği, cevaz vermediği hiçbir planın devamlılığı olmaz.
Hele ki birlikte sofraya oturduğun, seni sofranın başköşesine oturtan insana olan ihanetin seni hem bu dünyada hem ahirette belhümadal yapar…
Peygamber Efendimizin bu konudaki fikri oldukça nettir:
"O kimsedir ki, dünyevi bir maksatla devlet reisine biat ve itaat eder, devlet reisi ona istediğini verirse sadık kalır, istediğini vermezse buğzeder, ahdini ifa etmez.”
Sofrada tıkınırken akla gelmeyen ilkeler, sofradan kalktıktan sonra dile geliyorsa, en büyük ilkesizlik odur aslında…
Eğitim de denetim de şart
Konforlu iş belediye başkanlığı
Şöhretin sancıları
Devlet aklını anlamakta zorlananlar
Her devirde kayığa binenler
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Batılı eğitim sistemi ne zaman iflas eder?
Hainliğin kitabı yeniden yazılıyor
İki yüzlülüğün nirvanası
Öğretmenlik Akademisi eğitim fakültelerine anlatılmalı