İnsanlara yol gösterin.
Onlara rehberlik edin.
Gittikleri yol yol değilse o yolda yürümemeleri için onları ikna yoluna gidin.
Elinizde yeterli bilgi varsa tabi.
Tecrübelerinize de güveniyorsanız.
Hani ne derler, konunun uzmanıysanız, akil’seniz, bir bilenseniz, duayenseniz…
Önlerine düşün insanların. Kışkırtın. Kitleleri harekete geçirin.
Oturduğunuz yerden ahkâm kesmeden ama!
Onların önüne düşün, taşın altına gövdenizi koyun ki başkalarından ellerini koymasını isteyebilesiniz.
Ama insanlara asla umut vadetmeyin.
Kendiniz fildişi kulelerde otururken onları sokağa dökmeyin.
Uçuruma gideceklerini bildiğiniz halde peşinizden gelmelerini istemeyin, siz nasılsa uçurumun kenarında bir ağaç bulup ona tutunacaksanız, kitleleri aşağıya dökmenin lüzumu yok…
Onlar gönüllü de olsalar yapmayın bunu… Yazıktır, günahtır.
Önce gururlarını okşuyorsunuz. At gözlüğü taktığınız için dünyayı yalnızca sizden ibaret sanıyorsunuz. Mahallenizde yangın varsa tüm dünyanın yandığını düşünüyorsunuz.
Sizi de bi ’şey biliyor sanıyorlar, peşinizden gidiyorlar.
Onlara ne türlü eziyet ve işkence ettiğinizin farkında mısınız?
Bu son, illaki kazanacağız, artık yeter, freni patlamış kamyon gibi geliyoruz, yakıp yıkacağız, diyorsunuz…
Kişiliğini geliştirememiş, kendinin ne olduğunun farkında olmayan bir yığın insanı kandırıp cukkasını cebe indiren Kişisel Gelişimci umut tacirleri gibi ortalıkta boy gösteriyorsunuz…
Utanmıyorsunuz da üstelik! Umut vadettiğiniz kişiler mağlubiyetin bunalımına girince siz viskilerinizi yudumluyorsunuz, onlar perişan halde eşekten düşürülmüş karpuz gibi darmadağın oluyorlar.
Sonra yeniden aynısını yapıyorsunuz.
Bozuk plak gibi baştan sarıyorsunuz, cızırtılı da olsanız size kulak veren olmuyor değil.
Kendinize acımıyorsanız onlara acıyın. Onların insan olduğunu unutmayın!
Hani sizler hümanistsiniz ya!
Hayvan da seversiniz. Kapınızın önüne su koyarsınız sokak hayvanları içsin diye, evlerinizde kedi köpek beslersiniz. Bu kadar duyarlı olmanız takdire şayan…
Fakat bu duyarlılığı kendi insanınızdan neden esirgersiniz?
Aynı yola baş koymuş yoldaşlarınıza bari yapmayın bunu!
Siyasilere diyecek lafım yok. Muhalif köşe yazarlarına sesleniyorum!
Siz ne derseniz deyin aynısını papağan gibi çıkıp meydanlarda dile getiren siyasilere, başaramadınız artık defolup gidin diyorsunuz ya? Biz düşeni satarız diyorsunuz ya?
Onlar da:
Nasıl yani? Rehberimiz, önderimiz sizdiniz?
Sizin çizdiğiniz yolda yürüdük…
Biz istifa edersek siz n’apacaksınız? Diyorlardır…
Kaybedenler kulübüne hükümetin acilen psikiyatri kliniği kurması lazım.
Yazık olacak onca insana, neticede hepsi bizim insanımız