ORTA-DOĞU’DA KARTLAR YENİDEN DAĞITILIYOR.
ŞİİR MEKTEBİ
ARAP EDEBİYATÇILARININ TÜRKİYE VE TÜRKLERE BAKIŞI 2
MERHAMET ETMEYEN KİMSEYE MERHAMET OLUNMAZ
YÜZYILIN SOYKIRIMI SONRASI BARIŞ
Kutup Yıldızı
Yıldız mı, Ay mı, Kara Delik misiniz?
Değerli Galibiyet
Ruhun şad olsun ağabey
Konya için tehlike çanları çalıyor
Eğitim de denetim de şart
FACİALAR KADER DEĞİL
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
AVRUPA’NIN KARANLIK TARİHİ
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -3-
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Alfa Romeo Junior
Bize bir şehri düşlemek düşer, şehrin ışıkları düşer gözlerimizden, gözlerimiz yorgun düştüğü zaman.
Bir yanımızda gökdelenler yükselirken, yükseltmek isterken gökdelenleri, bir yanımız bir varoş semtinin saflığını, samimiyetini düşler.
Gözümüzü toprak doyursundur aslında, toprağa çıplak ayakla basma fikri ertelenirken. Harcayarak bitiremediğimiz heveslerimiz kalır şehrin aydınlık sandığımız karanlık ışıkları altında.
Nicedir itiraf edemediğimiz tatminsizliğimiz düşer zengin kimselerin aç kalkılan sofralarına.
Gururumuzdan, matah gibi görünen yaşantımızdan ödün vermeyip de, bize acıyanlara üst perdeden bakmak düşer.
Elimizdeki kalemin, dilimizdeki kelimelerin, boşa geçen ömrümüzün hatırlatılmaması için kabuğumuza çekilip uzaklaşmak düşer.
Bir yağmur düşer gökten, hani el açmışız ya, semaya el açtığımızı unutmak düşer.
İçimizde ne kadar iyi haslet varsa ortaya çıkarmak, yeşertmek içindir düşen her yağmur damlası, bize onları nadasa bırakmak düşer.
Bir yetimin başını okşarken, içimize hardal tanesinden daha büyük, dağlar kadar kibir düşer.
Yüksek makamlarda gözü olanlara, gözün çıksın diyerek, alttan alta, altımıza koltuk çekme derdi düşer.
Etrafımızdaki tüm insanları uzaklaştırıp kendimizden, anlaşılamadığımıza, farklılığımıza, sıra dışılığımıza methiyeler dizmek düşer.
Parayla saadetin olmayacağını cümle âleme ilan edip, payımıza maldan mülkten başka bir şey düşünmeme yanılgısı düşer.
Birilerini yaftalarken, arkasından olumsuz sözler sarf ederken, kendimizin ne kadar da iyi olduğunu düşünmek düşer.
-----
Düşer ellerimize ruhumuzun kirleri, yüzümüze çarpacak kimselerden uzak durur, yüzlerine çarparız ne kadar kirimiz varsa, bencilliğimiz, ikiyüzlülüğümüz varsa!
Cenneti garantilemiş, her kalbe girmiş, riyakârlık binasını yıkmış, gururumuzu ayaklar altına almış, başımızı yastığa koyunca huzur içinde derin bir uykuya dalmış kimseleriz biz artık.
İçimizdeki vicdanı, sızlamaması için dondurup, tüm aynaları Don Kişot gibi parçalamış, etrafımıza çelikten bir zırh inşa etmiş kaygısızlarız biz.
Yanılgılarımız, çelişkilerimiz, sığlığımız, maskelerimiz, önyargılarımız kurtarma yeleği gibi bizi alabora olmaktan kurtarır belki fırtınalı dalgalarla savaşırken lakin ayağımıza bağladığımız gurur, riyakârlık, samimiyetsizlik, ikiyüzlülük, tahammülsüzlük gibi hasletler de çeker, içinde meymenetsiz ve suratsızların cirit attığı okyanusun dibine!
Bize ışıklarını söndürdüğümüz bir şehri aydınlatmak düşer de, üşeniriz ışıkları yakmaya, kalkmak cesaret işi!
Eğitim de denetim de şart
Konforlu iş belediye başkanlığı
Şöhretin sancıları
Devlet aklını anlamakta zorlananlar
Her devirde kayığa binenler
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Batılı eğitim sistemi ne zaman iflas eder?
Hainliğin kitabı yeniden yazılıyor
İki yüzlülüğün nirvanası
Öğretmenlik Akademisi eğitim fakültelerine anlatılmalı