Yerli yersiz size karşı yapılan eleştirilerin hepsine kulak verin.
Vay efendim eleştiri yapıcı olmalıymış, yıkıcı eleştiri olmamalıymış falan…
Hayır, eleştirinin hepsi kutsaldır.
Kim yaparsa yapsın, hangi amaçla yapılırsa yapılsın, eleştirilere kulaklarınızı tıkarsanız sonunuz hüsran olur…
Özellikle Ak Parti, iktidarda olması hasebiyle tüm eleştirilerin hedefi haline gelmiştir. Bu çok doğaldır, olması gerekendir.
En içten dışa doğru sıralayalım:
Bir bakan veya üst düzey bir bürokrat veya Ak Partinin atadığı bir rektör hükümeti eleştiriyorsa, buna içten bir eleştiri diyerek hemen kendine çekidüzen vermelidir Ak Parti yöneticileri.
Çünkü bu insanlar gelebilecekleri makama gelmişler ama yanlışı görebiliyor ve hatta bunu dile getirebiliyorlar, bir üst kademeye atlama dertleri yok.
Gelelim ikincisine:
Ak partiye gönül vermiş herhangi bir gazeteci veya işadamı veya sıradan bir insan, hiçbir makam mevkii talebinde bulunmamış hatta kendilerine teklif edilen makamları reddetmiş, şaibeli hiçbir ihaleye girmemişler, Ak Partinin yanlışlarını dile getiriyorlarsa bunlara da kulak verilmeli ve hemen o yanlışın üzerine gidilmelidir.
Üçüncü tipler çok sakat tipler:
Etrafınızda yığınlarca vardır bunlardan. Bülent Arınç gibi, Hüseyin Çelik gibi tipler. Yapıp ettikleriyle bünyeden dışarı atılmış ter gibidirler, yeniden vücuda girme şansları olmadığından, bir zamanlar o vücudun gerçek sahipleri olduğunu söyleyip, içten eleştiri yapıyor(muş) gibi yaparlar, bunları da dinleyin, dinliyor(muş) gibi yapmayın. İçte bir çürüme varsa, bunlar kaybedecekleri bi ’şey olmadığı için çok rahat konuşurlar, dalakları dışarıdadır artık, ciddi anlamda kulak verin ve çürümeyi önleyici tedbirler alın.
Dördüncüsüne gelmeden sayfa bitti ama onlara da değinmek zorundayız:
Bu güruh ne yaparsan yap, hangi karara imza atarsan at eleştirecektir. Doğan medyası, Pensilvanya ayısının medyası, ulusolcular, CHP, HDP/PKK…
En çok bunlara kulak verilmelidir.
Ortaya bir konu atın, konunun önemi yok. Mutlaka karşı çıkacaklardır.
Ama önemli bir konuysa, durun bir dakika. Eleştirinin şiddetine bakın.
Çok şiddetliyse eleştiriler… Tam gaz devam edin o işi yapmaya…
Hele ki de ülkemizin güvenliği söz konusuysa; PKK’ya vurmayın, Suriye’ye girmeyin diye feryat figan ediyorlarsa olanca gücünüzle, gözünüzü tamamen karartıp gidin, neticeyi alın ve gelin.
Çünkü onlar kendi beyniyle hareket eden tipler değil. Netice illa ki olumlu olacaktır, ağababalarının öngörülerine göre hareket ediyorlar.
Düşünsenize 7 Haziran’da bozulan ateşkes sonrası onların dediği gibi davranmış olsaydı hükümet ve Kandil istediği gibi at oynatsaydı, barış çığlıklarına kulak verilmiş olsaydı hendekler Ankara’ya doğru uzanacaktı…
Biz Tayyip Erdoğan’a boşuna Abdülhamid gibi demiyoruz…