AHİRETİ ÖNCELEYEREK DÜNYA NİMETLERİNDEN FAYDALANMAKTA BİR SAKINCA YOKTUR
DEVLETİN İHMALLERİ VE GENÇLİK
Sınırları Zorlarken 2025 Mesajı
Öğretmenlik Akademisi eğitim fakültelerine anlatılmalı
DELİLER, DAHİLER, KAPILAR, KÖPRÜLER SEN BEN O
Fedakârlık sırası yüksek gelir gruplarında…
DÜNYA EDEBİYATLARINDA ŞEHİR VE ŞEHİRLİ İNSAN
KAİNATIN AŞKI
Kaybedilen İki Puan
Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Hiç unutmam ortaokul yıllarıydı galiba...
Bizim Erciyes dağının eteklerindeki Tekir yaylasında Hicret konulu geleneksel Hicret Günleri yapılırdı...
Yaz mevsimine denk düşmüştü o zamanlar Hicri yılbaşı...
Konumuz o değil de...
Orada yarım ekmek içinde et satılıyordu, öyle güzel et kokusu gelmişti ki, param olmadığı için alamamış eve dönene kadar hiçbir şey yememiştim, sabah erkenden gittiğim için kahvaltı da yapmamıştım.
Bir hafta boyunca başımın ağrısı geçmemişti.
Bir keresinde de ilkokul son sınıfta iken ot çayı satmaya gitmiştim ilçeye.
Üç yüz liraya satmıştım o günün parasıyla.
Yüz elli lirasına dondurma almıştım. Her şerde vardır bir hayır o dondurmayı yedikten sonra dondurmadan iğrenmiş bir daha mümkün olduğunca yememiştim dondurma.
Yüz elli liram kalmıştı. Avucumun içinde terliyordu para.
Dayımın zengin oğlu lokantaya götürdü beni.
Pilav yemek için. O ısmarlar sanıp gitmiştim.
Yedik pilavı, kendi parasını verdi çıktı. Ben de kalan parayı pilava verdim.
Sonra ne oldu?
On kilometre yolu tek başıma yürüyerek gittim köye.
Bunları niye anlattım? Birinci sebep akşam üzeri o kokuyu hissettim, burnumun koku almamasına karşın...
İkincisi, duygu sömürüsü yapmak için anlattım niye olacak?
Üçüncüsü de, belki bir genç okur da haline şükretmesine vesile olur kim bilir, diye düşündüm.
Gençlere eskilerden bir şeyler anlatmak onların haline şükretmesine vesile olur mu?
Şuanki sahip oldukları nimetin kıymetini bilirler mi?
Ne yaparsak gençlerin kalbine gireriz?
Bizimkisi, önce bahçeyi kendi haline bırakıp sonra o bahçede bilinçsiz tarım yapıp daha sonra da bahçeye uzaktan bakmak gibi.
Bahçeye girmişler, bizim çok fazla gübre verip de daha iyi olacağını sandığımız meyve ağaçlarını başkaları aşılamış...
Başka başka meyveler olmuş bahçemizde.
Harap olmuşuz harap ettikten sonra.
Yeniden aşı yapsak hangi dalından başlayacağız?
Aynı ağaçta değişik değişik meyve mi yetiştireceğiz?
Neresinden tutarsak elimizde kalıyor.
Yarım ekmeğin içindeki etin kokusu da yok artık.
Gençler et yemeyi bile sevmiyorlar.
Onlara iyilik olsun diye yedirdiğimiz pizza ve burger meftunu olmuşlar.
Hele kimisi tuhaf tuhaf karışımlar yiyor. Az kaldı dört gün sonra tablet yemekler çıkacak. Bir tablet alıp akşama kadar tok kalacaklar.
Bu gençlere o etin kokusunu anlatmak ne işe yarayacak ki?
Umurlarında mı olacak?
Eskiden deniz kenarındaki akrabanın evine tatile gidilir bunu da gençler arkadaşlarına ballandıra ballandıra anlatırlardı.
Şimdi akraba evini bırak düşük yıldızlı otellerde tatile götürülen gençler ana babasına isyan ediyor...
Gençleri bu hale getirenler olarak ne kadar utansak az...
Öğretmenlik Akademisi eğitim fakültelerine anlatılmalı
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Sesi çok çıkanın haklı sayılması
Sesi çok çıkanın haklı sayılması
Devlet belediyelere dur demeli
Zulüm içimizde!
Konjonktür garantili kutuplaşma
Sorunlu değil sorumlu muhalefet
Savaş bize yaklaşıyor
Milattan önceki gençler