Dünyada “En eğlenceli ülkeler hangileri?” diye bir araştırma yapılsa eminim ülkemiz onca sıkıntısına rağmen ilk başlarda yer alır.
Siyasetle kıyısından köşesinden uğraşanlarla siyasetin tam merkezinde olanlar bu eğlencenin baş aktörleridir.
Ülke nüfusunun üçte ikisi sabah uykudan uyanır uyanmaz hemen sosyal medya aracılığıyla olanı biteni takip etmekte…
Özellikle genç nüfus.
13 yıldır kesintisiz iktidarda kalan bir parti var. Bu parti doğaldır ki, kendi iç dinamiklerini geliştirmekle kalmamış, kendisine karşı kemikleşmiş bir muhalefet de ortaya çıkarmıştır.
Bu çok olağan bir durumdur, özellikle ülkemizde.
Başka ülkelerde kemikleşmiş muhalefet yoktur bildiğim kadarıyla.
Ülkenin tartışılmaz tek lideri olan Recep Tayyip Erdoğan’ın ayağına taş takılsa;
Tayyipseverler üzüntüye gark olurken, o taşın dış mihraklarca yoluna koyulduğundan dem vurmaya başlarken muhalif kesim zil takıp oynamaktadır.
Eskiler bilirler, döviz büroları vardı her köşe başında…
Saniye saniye dolar artışı izlenir, cebinde döviz olanlar veya döviz borcu olanlar akşama kadar hop oturup hop kalkarlardı bu büroların önünde.
Şimdilerde maşallah herkesin elinde son model ve en pahalısından akıllı telefonlar…
Gündem takip ederek renkten renge giriyorlar.
Erdoğan Putin ile Cami açınca, Putin satılmış oluyor.
Rusya uçağı düşürülünce satılmış Putin’e; Haydi koçum bitir şu Tayyip’i diye gaz veriyorlar.
İran düne kadar, şeriatçı, molla, Acem iken; Erdoğan’a karşı sinsi planlarını devreye sokunca anında İrancı oluveriyor bu muhalifler.
Obama Erdoğan ile görüşmeyeceğim deyince sabah erken kalkan klavyeye sarılıp modaya uygun capsleri havada uçuşturuyor.
Görüşeceğim deyince de beri tarafın capsleri havada uçuyor.
Tam inişli çıkışlı bir siyaset meydanı.
Bundan daha renkli ülke olur mu?
Çözüm sürecinde PKK ile masaya oturan satılmış hain Erdoğan, birden bire PKK’ya bomba yağdıran masum teröristleri öldüren bir katil oluveriyor…
Kimisi olanı biteni bıyığının altından gülerek izliyor, kimisi de canhıraş bir şekilde yandaş-muhalif kavgasına tutuşup üste çıkmaya çalışıyor.
En keskin ve acı gerçek de:
Bizler birbirimizle uğraşırken bizi diskalifiye edenler yanı başımızda sınırlar çiziyorlar…
Biz de kim altta kaldı, kim üste çıktı derdindeyiz!