Yeni Türkiye kendisini yavaş yavaş hissettirmeye başladı.
15 Temmuz’dan sonra lafla değil gerçek anlamda “hiçbir şey eskisi gibi olmuyor” artık.
15 yıldır ülkeyi yöneten Ak Parti hükümeti eskiden ciddi bir karar alırdı, gelen tepkiler üzerine veya içeriden birilerinin takoz olması nedeniyle geri adım atardı. Bi’ nevi orta yol bulunmaya çalışılırdı.
Geri adım atmadığı konularda da geri adım atmadığına pişman ettirirler işler daha da sarpa sarardı.
Birçok örneği var.
Bunun nedeni ülkeyi yönetenlerin beceriksiz olması değildi. Zamanın ruhunu iyi okuyamaması da değildi.
İçeride öyle hainler vardı ki…
Tabiri caizse, ip it oğlu itin elindeydi.
Rus uçaklarının düşürülmesi, Uludere’de sivillerin bombalanması, Suruç ve Ankara katliamı bu takoz koymanın birer örnekleriydi.
Mesela devlet kendi inisiyatifi dışında gelişen uçak düşürülme olayına sahip çıkmak zorunda bırakılmıştı.
Sonra gerçekler bir bir ortaya çıktı.
15 Temmuz darbe girişimi bu yönden herkesin gözünü dört açmasına vesile oldu.
Şimdi artık yeni bir Türkiye kuruluyor!
Devlet kendi elini zayıflatan kim varsa hepsini birer birer diskalifiye ediyor.
PKK’ya destek verenler de FETÖ’ye destek verenler de öyle istediği gibi at oynatamayacaklarının farkına varıyor.
Birkaç üst düzey çakalın içeri atılması, onların ardından kuyruk sallayanları coşturuyordu.
FETÖ’cü bir gazeteci içeriye atılsa devletten maaş alan çakallar devlete başkaldırıyor hatta meydan okuyorlardı.
PKK’lı pardon HDP’li belediyelere devlet tavır koysa kamudan maaş alan memur kılıklı teröristler eteklerini giyip ağda yaptırmadan sokaklara fırlıyorlardı.
Devlet her ne kadar askeriyle, polisiyle bunlara karşı koysa da içimizdeki hainler bir şekilde takoz olmayı başarıyorlardı.
Artık devir değişti.
Algı yönetimi yapmakta pek de mahir olanlar, kitleleri peşinden sürükleyenler, sosyal medyada gündem oluşturanlar ‘tag’ diye kıçlarının üstüne oturdular.
Daha bu başlangıç…
Kazığın yalnızca ucu sivri, şimdilik acıtmaz.
Herkes şunu öğrendi:
Devletin şakası olmaz!
Öyle her önüne gelen, elini kolunu sallayarak terör örgütlerine destek verilemeyeceğini gördü, anladı!
En bariz örneği de, Eğitim Sen denilen sendikanın üyelerindeki rekor azalma!
PKK’lılara ev sahipliği yapan bu sendikaya üye olanlar kuyruğu dik tutarlardı eskiden.
Meydansa meydan, eylemse eylem derlerdi.
N’oldu?
Devletin çelik yumruğu enselerine inince kendilerine çekidüzen vermek zorunda kaldılar.
İçlerinde gerçekten vatan haini olmayan ama ideolojik yönden kendilerine yakın buldukları bu sendikanın neye hizmet ettiğini öğrenenler birer birer ayrılmaya başladı.
İyi de ettiler!
Bu ülkenin ekmeğini yiyenler, bu ülkeye hizmet etmek zorunda. Bu gerçeği anlayamayanlar da en kısa zamanda anlayacak!