Çözüm süreci, son yüzyılın en önemli “Kardeşlik Süreci” idi.
Üzerinde çok şey yazıldı çizildi.
Süreci başlatanlara hain, bölücü dediler, terörle masaya oturdu dediler.
Demedikleri söz kalmadı.
Ak Parti içinden de homurdanmalar oldu, muhalif kesimin tamamı da karşıydı zaten.
Destek verenlerin çoğu da “kerhen” destek verdiler.
Eleştirenlerin içinde samimi eleştiri yapanlar da vardı, tekere çomak sokanlar da…
Samimi eleştiri yapanların eleştirilerinin başında:
Terör örgütü doğuya yığınak yapıyor, silah depoluyorlar, PKK kendi mahkemesini kurdu, asker de polis de eli kolu bağlı olayları izliyor, buna engel olsun devlet.
Evet, bu doğru bir eleştiriydi.
Kim ne desin, bu eleştirileri yapanlara “kötü” gözle bakılamazdı.
Lakin öyle bir güruh vardı ki; hükümet hangi adımı atarsa atsın mutlaka engel olmaya çalışıyor, ileri giderse geri çekiyor, geri giderse ileriye itmeye çalışıyorlardı.
İkinci güruhun şu anda hiçbir şey demeye hakkı yok.
Gelelim birinci güruha, eleştirilerini samimi bulduğumuz kişilere…
Çözüm sürecinin akamete uğramaması için yapılan silah yığınına göz yuman hükümetin gözünü çıkarmakla uğraşanlarla aynı safa geçmeleri tuhaf.
Cumhurbaşkanı da kendileri bizzat zaten durumu itiraf etmesine karşın, var gücüyle saldırıyorlar dört bir koldan.
Fakat bir şeyi ıskalıyorlar:
Çözüm süreci iç ve dış düşmanlar tarafından akamete uğratılmasaydı, o yapılan yığınak hiçbir işe yaramayacaktı.
Öyle bir yığınak yapılmamış olsaydı bile, ülkeyi karıştırmak için hainler gene bir yolunu bulup ülkeyi karıştıracaktı.
Ankara’da patlayan bomba, Ankara’ya silah depolanması neticesinde patlamadı.
Ak Partiyi, öyle mi vururum, böyle mi vururum mantığıyla hareket ettiğiniz zaman elinizde birçok koz mevcut olabilir.
Ama halisane niyetle, analar ağlamasın projesine hem zamanında destek vermeyip sürecin başarısız olmasını sağlayıp hem de ‘bak senin süreç elinde patladı’ şerefsizliğinin herhangi bir açıklaması olamaz.
Ak Partinin içinden yapılan eleştirilere de özellikle Hüseyin Çelik gibi, tüm sürecin canlı şahitlerinden birinin de şimdiler de çıkıp, “biz demiştik” masalını okumasına kimse kulak asmasın.
Doğuda şu an halk kazılan hendeklere destek vermiyor da, devletine karşı ayaklanmıyorsa, çözüm sürecindeki barışçıl havanın bunda en büyük payı vardır.
Ne yaparsanız yapın, ülkemizdeki barışa gerçekten inanan Kürt kardeşlerimizi devletimize karşı ayaklandıramayacaksınız!