ŞARA-MAZLUM ABDİ ANLAŞMASI VE AKLA TAKILAN SORULAR
SANA DÜN ALAADDİN TEPESİNDEN BAKTIM AZİZ KONYA
Yusuf Tekin’in mücadelesi
BUHARİ KIZ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ’NDE İFTAR
KUR’AN-I KERİM’İ OKUYUP, ANLAYIP, HÜKÜMLERİNE UYGUN YAŞAMALIYIZ
Altın ekonomik belirsizliklere karşı koruma kalkanı olabilir
AH! YETSİN..
Kim neden bir suçlu arıyor?
Neyi Çekiyorsunuz? (Rezonans-Çekim Yasası)
Konyaspor’da Kötüye Gidiş Sürüyor
Kadın Çiçek Değil, Kadındır
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
TERÖR VE TERÖRİZM
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Honda Civic Yenilendi
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Gece yarısından sonra Ak Parti yalakası, yandaş ve bağnaz ve koyun tabir edilen, bidon kafalı, göbeğini kaşıyan gazetecilerden bir kısmı gene yandaş bir televizyonda hummalı bir tartışma yapıyorlardı.
Tartışmayı canlı olarak salonda izleyenler olduğu gibi, o saatte uyanık, normalde uyuyan bir kitle de ekranları başındaydı.
Başından vurulmuşa dönen gazetecilerin söyledikleri şeyler, yenilir yutulur gibi değildi. Ekranları başında izleyen sayın seyirciler, gazetecilerin söylediklerine öyle hayran kaldılar ki, salon alkışla inliyordu.
Bir grup yandaş gazetecinin tavsiyelerine geçmeden önce, kendimden geçerek bir konuya değinmek istiyorum.
Bu yandaş gazeteciler, satılık kalemleriyle hükümetin hırsızlığını örtbas etmek uğruna daha neleri göze alabilecekler meraktayım.
Gündem değiştirmek mi amaçları yoksa seçimlerde tarafı oldukları partinin elini zayıflat mı? bilemedim.
Ya da şöyle bir soru da sorabiliriz; bu bir grup gazetecinin gerçekten hiçbir fikri alt yapısı yok mu? Manipülasyonlarla gündemde kalmaya, halkı tahrik etmeye, ortalığı germeye çalışarak, kendilerine konum mu elde etmek istiyorlar?
Lafı fazla uzatmadan bu bir grup yandaş ve yalaka gazeteci gecenin karanlığını daha da artırmak suretiyle, izleyicilerden aldıkları elektriğin de etkisiyle coşuverdiler ve dediler ki:
Ey halkım! Ey muhafazakârlar! Ey aklını kiraya veren, makarna ve kömüre aldanıp oyunu satan, koyun gibi her seçimde sürü psikolojisiyle gidip hırsızlara, yolsuzlara, iş bilmezlere, memleketi batıranlara oy verenler!
Ey Osmanlı istikbalinin evlatları!
Artık bundan böyle, dergâhta, divanda, kanepede, oturma grubunda, koltukta, girdiğiniz her ortamda, bayansanız, çarşafa gireceksiniz, çarşaf terletiyorsa ferace giyeceksiniz! Erkeklerle asla bir arada bulunmayacak, erkek görünce kaçacak delik arayacaksınız.
Erkekseniz, başınızdan takkeyi, sırtınızdan cübbeyi, elinizden doksan dokuzluk tesbihi, dilinizden Kur’an’ı eksik etmeyeceksiniz. Kadınlarla asla bir arada bulunmayacak, tüm çalışan kadınlarınızı işten çıkaracak, eşlerinizden çalışanlar varsa onları da eve hapsedeceksiniz!
Her türlü ibadeti toplu halde yapacaksınız. Sokaklarda El Kaide militanlarının kıyafetleriyle dolaşacaksınız, sakallarınız uzadıkça uzayacak…
Evet! Bu dediklerimizi de “İnadına!” yapacaksınız.
Yüzde elliyi aşkın oyunuz var. Ülkeyi baştan aşağıya dönüştürme görevi sizin.
Bunlar o yandaş televizyon kanalında söylenince, ülkemizde yer yerinden oynadı.
Eli klavye tutan her çapulcu yiğit haklı olarak başladı küfretmeye.
Hem de ne küfürler…
Toplum baskısı, mahalle baskısı, iktidar şımarıklığı, gibi sözlerin tesiri kalmayınca yeni yetme, sonradan görme sözler buldular.
Tüm muhafazakârlar artık hedefteydi.
Televizyon binasını bastılar önce, sonra twittleri ikiye katladılar, paralel destek aldılar, zinde kalmak için köpük banyosu yaptılar.
Ak Parti’den kurtulmak için rakı içip, haşhaş çektiler.
Kızlı erkekli otururken aralarına sıkışmaya çalışan, başörtülü cemaat ablalarını önce terslediler, baktılar ki onların da kafa iyi, hemen aralarına aldılar.
Önümüzdeki seçimde, CHP’den bi ’şey olmayacağını anlayınca, HDP’ye oy verip PKK sempatizanı partiyi sırf Ak Parti’nin önünü keser düşüncesiyle, meclise sokma kararı alıp, var güçleriyle çalışacaklarına rakı içip, haşhaş çekerek ant içmeyi unutarak yola revan oldular.
Ve dillerinde yeri göğü inleten o meşhur marş:
Çıktık açık bedenle, on yılda her seçimden
Yusuf Tekin’in mücadelesi
Çözüm değil sonlandırma süreci
Eğitim de denetim de şart
Konforlu iş belediye başkanlığı
Şöhretin sancıları
Devlet aklını anlamakta zorlananlar
Her devirde kayığa binenler
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Batılı eğitim sistemi ne zaman iflas eder?
Hainliğin kitabı yeniden yazılıyor